Bayram için Yalova'ya doğru yola çıktık, benzin istasyonundayız.
Ali Deniz "Anne dinazoy sesi! Buyaya gelsin" "Var mı oğlum dinazor?"
"Vay, oymanda! Ben bebekken vaydı, beni yuttu, midesine gittim. Sonya tıymandım tıymandım, ağzından çıktım!"
"Sonra?"
"Sonya senin ağzına giydim, sonya kaynına indim, sonya doktor karnını kesti, beni çıkaydı!"
Yalan yani çocuğumu 9 ay karnımda büyüttüğüm falan, dinazorun midesinden çıkıp benim karnıma girivermiş güzel oğlum :)))
****
Yağmur yağıyor dışarda, Ali Deniz koşa koşa yanıma geldi "Anne yağmuy vay?" "Evet annecim, yağmur yağıyor" "O zaman bugün yağmuy, yayın kay???" "Hayır annecim, kar yağması için havanın çok soğuması lazım, hemen yağmaz öyle kar!" Seninki pek bir mutsuz ayrıldı yanımdan. Dün okuldan alıyorum Ali Deniz'i ayakkabılarını giyiyor, diyor ki "Anne, bugün okula gelirken ellerim çok üşüdü, kay yağacak??" Soğuk gelmiş, kar yine gelmemiş ;) Dereceyle söylemeliydim di mi, 0'ın altı falan diye? Soğuk da yetmiyor kar yağmasına, çocuğumun elleri üşüdüyse lütfen şu karı yağdır Allahım :) Dört gözle bekliyoruz ;)
****
Her gece sektirmeden aynı senaryo.. Aylardır böyle bu! Bıkmadı çocuk. Her gece yatağa gir, önce "Anne ben susadım!" arkasından "Çişim geldi!" arkasından "Anne ben yine susadım!" sonra "Çadıy yapalım babaya!" Çek kafana yorganı, gizlen güzelce, Ali Deniz girmeden önce "BABAAAAAAAA!" diye haykırarak babasını çağırsın! Baba gelsin ve desin ki "Aaa, nerde bunlar, gitmişler!" Sonra biz yorganın altında 3'e kadar sayıp "Bööö" diye fırlayalım! Yetmesin, Ali Deniz her seferinde "Ben kendim de çadıy yapıcam babama!" Bu sefer yine çağırsın babasını ama nasıl çağırsın bu sefer "
baba" diye, korka korka, hani Züğürt Ağa'da Şener Şen nasıl domates satıyorsa öyle işte ;))) Sonra babası sinirlenerek hafiften bir kez daha numarasını çekiyor, bizimki mutlu, eğer olmadıysa, babası erken geldiyse, yorgan altında yakalayamadıysa, elinden oyuncağı alınmış çocuk suratıyla bakar babasına, ağladı ağlayacak... Ağlamasın di mi, en azından böyle şeyler için biz ağlatmayalım di mi, ağlatmıyoruz zaten merak etme ;)
Bunları anlatıyorum ama sevgili okur, bunları
Nehir'e bıraktığım hatıra gibi Ali Deniz'e de bugünlerden bir seda bırakabilmek için anlatıyorum. Sen de belki zevkle belki sıkılarak ortak oluyorsun hatıralarımıza ama esas sen düşün Ali Deniz 30 yaşındayken bunları okuduğunda ne hissedecek. Çünkü ben Nehir'le ilgili pek çok şeyi unutmuşum bile! :( Ne yazık ki unutuyoruz, hafızamız yeni şeyleri güzelce yerleştirirken, eskileri atıveriyor en ücra köşelerine beynimizin... Bu sebepten Ali Deniz'den İnciler'e hoşgeldiniz ;)
**************
Tanıdığım en bi yetenekli amigurumist
Sevilim bize yaptığı oyuncaklarla birlikte bi dünya mutluluk bağışladı. Ali Deniz'in dinazor düşkünlüğünden, paylaştığım bir fotoğraftan bize bu aşağıdaki gördüğünüz güzellikleri gönderdi işte. Hem beni hem çocuklarımı nasıl mutlu ettiği resimdeki yüzlerimizden aşikâr di mi ;)
Ben her yaptığına bayılarak bakıyorum, ifadeler, kıyafetler, her bir ayrıntısı çok özel ördüğü oyuncakların ama gerçekleri fotoğraflarına bin basar inanın, nasıl muntazam işlemiş, nasıl falsosuz, nasıl nasıl size anlatamam , çok ama çok büyük emeklerle hazırlandığını gözlerimle görünce, bir kez daha dedim ki kendi kendime "Ne ki yaptıkların senin, asıl yetenek bu işte kızım, sen öyle takıl dur!" Yeminle böyle dedim, istiyorum ki her yaptığını tek tek incele bloğundan, bayılacaksın sevgili okur, hele bir at var ki yaptıkları arasında, ben anlatmayayım bulup kendi gözlerinle şahit ol, böyle bir at gördün mü yeryüzünde. Haklısın abartmayı severim, bunu sevdiğimi de sık sık söylerim ama bu sefer ekmek, Kuran, mussaf çarpsın ki abartmıyorum, çocukluk yeminimi ettim işte daha ne ;)
Sevil yaaa, çok teşekkür etmez dostlar birbirine dedin ama bir kez daha ediyorum işte "Çok teşekkürler güzel arkadaşım, ellerin dert görmesin"
|
AYI LARA Nehir öyle koydu adını, Lara'ları tenzih edelim, en çok da Antalya'daki güzel suratı :) Kirpikleri çok belli olmamış ama nasıl uzun, ok gibi :)) Tüm şehlalığına rağmen, ki şehlalık da güzeldir ;) |
|
DİNAZOR KULE Adını öyle buyurdu Ali Deniz, durmadan öpüyor, seviyor, elinden düşürmüyor, "Anne ben buyu çook sevdim" deyip duruyor :) |
|
Bu da benim Cebi Fareli Kedim :) Anahtarlık yapmış bana da, bayıldım renklerine, cebindeki faresine :) |
|
MUTLULUK ÇOCUKLARDA, OLMADI ÇOCUKLUKTA SAKLI... |
************
Sonra sevgili okur dedim ki kendi kendime "Ne lüzumsuz işler yarabbim!" "Ne fuzulisin dünya böyle fuzuli insanlarla!" "Bak dedim sen kendi işine, bak kızım!" "Yak sen yine çiçeklerini, dön sen kendi zepzengin içdünyana! Kapat kendini bir müddet, su akar yolunu bulur elbet... dedim ve yine çiçek yaktım iyi mi ;) Bir gelincikli çanta daha yaptım, iki Hello Kitty'li çanta daha (Neden bu kadar taktın bu Hello Kitty'li çantalara dersen şayet, Ali Deniz'in okulundaki kızlara doğum günü hediyesi bunlar ve ben birine yaptım ya, diğerleri üzülür diye hepsine yapıyorum tek tek doğum günleri geldikçe, zevkle üstelik, bir kocaman keyifle ;) Ben bunları yaparken, aslında kendi dantelli, kanaviçeli, beyaziş perdeli pencerelerimi ilkbahar sabahına açarmış gibi, ferah ve temiz havayı ciğerlerime çekermiş gibi hissediyorum. Ben yaşıyorum o zaman sevgili okur, tavsiye ederim, bunaldıysan, yüreğine bir öküz oturmuş gibi hissediyorsan ve bir hobin yoksa, mutlak edin, kursuna git, internetten araştır, konu komşuya danış ve bu sayede ciğerlerini temiz havayla doldurmak için açabileceğin yeni yeni pencereler bul e mi, lütfen bul...
|
KEÇE ÇANTA |
Not: Ödevim var sevgili okur, Makale Özeti çıkarmam lazım :( Nasıl yapacağımı bilmiyorum, el yazısıyla dosya kağıdına yazıcam sonra. Keşke bayramda köye gidince babamdan dolmakalem alsaydım, ortaokuldaki gibi yine onunla yazsaydım Kendime çizgili kağıt da yapmam lazım dosya kağıdının altına koymak için, yoksa yamuk yamuk yazarım, vakit de daraldı :( Hadi inşallah...