29 Nisan 2016 Cuma

GEZELİM YAHU!

Yaşıyorum ama nasıl? Kendi sınırlarım içinde, açılmadan, uzaklaşmadan, korunaklı alanımdan çok çıkmadan...
Doğu Anadolu'ya, Güneydoğu Anadolu'ya hiç gitmedim misal, halbuki ne çok istiyorum Mardin'e, Urfa'ya gideyim! Baba memleketim Tunceli'ye Munzur Şenlikleri'nde gideyim, mümkünse babamın doğduğu köye de varayım.
Akdeniz'e bir kez gitmiştim yıllar yıllar önce, Antalya'ya. Halbuki istiyorum ki dünya gözüyle Hatay'ı göreyim, yemeklerinden tadayım... Misal Şeb-i Aruz törenlerinde Konya'da olmayı, o havayı ciğerlerimin te ücra köşelerine kadar solumayı çoook istiyorum. Doğu Karadeniz çok istiyorum mesela, annemin dedelerinin memleketi Batum'a kadar uzanmak istiyorum. Yaylalarda, yağmur altında birkaç günüm geçsin istiyorum.
Safranbolu da istiyorum, Odunpazarı da, Eskişehir'i zaten yıllardır hep çok istiyorum...
Ne kaldı? Misal Datça olsun diyorum, Alaçatı'yı bir de ben tecrübe edeyim istiyorum.
Kıbrıs istemiyorum ama misal tek bir yurtdışı hakkım varsa o da Balkanlardan olsun, mesela Yunanistan'ı göreyim, Selanik'e uzanayım istiyorum.
Zülfü Livaneli'nin bir şiiri var, hüzünlü bir müzikle söylediği, "'Doğdukları yerde ölenler!" der orada, elbette o kadar değil ama 44 yaş itibariyle geldiğim nokta, neredeyse ona yakın!
Çocuklar doğsun, biraz ayaklansın, okula başlasın, ikinci çocuk da büyüsün, sen biraz çalış, biraz daha çalış, sen çok çalış, hep çalış... Sonra okullarını bitir bakalım önce bi! Okul da bitmek üzere, bakalım sonra ne mazeret bulacağım, sanıyorum biraz korkağım ben bu hususlarda. Yoksa nasıl açıklanır ki, insan her tatilde her fırsatta niye koşa koşa memlekete gitsin ki, niye gitmesin deniz aşırı yerlere! Sahi insan niye hiç uçağa binmesin ki bu yaşa kadar?
Ay, sinir geldi bana yazdıkça şimdi, sahi niye? Niye korkar ki insan uzaklaşmaktan ;) Bildik, tanıdık yerlere böyle delice bağlılık niye ki?
Yılbaşında çayın şekerini bile bırakabilen ben, bu alışkanlığı mı değiştiremeyecek? Var mısın gezelim bundan gayrı ;) Hadi sen de el ver, küçükten, minik, kısa tatil planlarından başlayarak gezelim yahu! Alalım çocukları da yanımıza, güzelce, misler gibi gezelim artık! Hadi...

NEHİR KUZUSUYLA 

ŞEBOCUĞUMLA :) 

DOSTLARLA :) KAHVE BAHANE ;) 


KEÇE NAZARLIK 
KEÇE NAZARLIK
KEÇE NAZARLIK


GELİN TACI


KAHVE BAHANE :)
Sahi yaaa,  cansız eşyalar bile bu kadar zarifken, insanların bu kadar kaba, bu kadar zarafetten uzak olmasının izahı nedir?
Not: 
Youtube kanalına yeni videolar eklendi :) Kumaş kenarı sabitlemeyi anlattım :) Abone olmayı unutmadan ;) 


21 Nisan 2016 Perşembe

RENK LAZIM BİZE...

Ben şimdi burayı çiçek bahçesine döndüreyim.  Gel sen de benim güzel ellerimden çıkanların renklerinin yaydığı enerjiye yoğunlaş...
De ki sonra sen de benim gibi, "evet yahu, binbir renk var, ama solo ama koro, ama ebruli,  ama açık ve dahi -Ali Deniz'in deyimiyle- ama kapalı! Renkler var işte, gözünü açıp da görebilene, renkler kıyamet!"
Sen -ve elbette ben de- yönümüzü o yana çevirelim, diyelim ki "Şükürler olsun!" Hem öyle diyelim , hem de "Hamdolsun Rabbimize!" diyelim ki katlanarak artsın şükür sebepleri...

Diyeceklerim bundan ibaret, gel şimdi seni alayım cennet bahçeme doğru :)




















7 Nisan 2016 Perşembe

KÖY'DEN BAHAR GETİRDİM SANA...


Hafta sonu köydeydik biliyorsun, gittik, gördük, test ettik ağaç evi :) Nasıl güzel, nasıl serin, ferah, geniş hem de ummanlar kadar :) Nehir İstanbul'dan götürdükleriyle dekore ediverdi hemen :) Ananesi de kilim, yastık, sehpa ve dahi sehpa örtüsüyle tastamam ediverdi içini :) Babam pencerelerine cam bile takmış :) Harika yani :) Ve ben bir kez daha dedim ki, kocaman, koskocaman evlere gerek yok billahi, küçücük evler daha samimi, daha sıcak, daha muhabbetli :) 
Haydi gel sevgili okur, seni bizim köye götüreceğim :) Ya da dur, sana ben baharı getireceğim :) Az aşağı alayım seni :)

AĞAÇ EV'İN MUTLU ÇOCUKLARI
Duvardakilere dikkat :) 

Kapının önündeki süpürgeye dikkat :) 

BABAM VE ÇOCUKLARI :)
Yeşilmişik, sazmışık... 

DAYISI ve ALİ DENİZ



Nehir, Mayacığımla birlikte, dayısıyla röportaj yapıyor :) Sunum ödevi için çocuk kitapları yazarı dayısını seçti :)
Uğur'un çok güzel çocuk kitapları var üç boyutlu, bakmak isterseniz şurada 

LEYLAK'TA BİR KELEBEK
Bu leylak teee Nehir'e hamileyken dikildi, 11 yaşında yani :) Üstünde bir sürü kelebek vardı, biri de Beşiktaşlıydı ama ben sadece bana usluca poz veren bu kelebeğin fotoğrafını çekebildim :) 
ÇAĞLA VE KARAHİNDİBA :)
Dilek tutmayı unutmayın 
Daha ne var dersen, bol bol çiçek, bol bol bahar :) 


 **********
Gelelim son dönem yaptıklarıma :)
PAZEN NAZARLIK
Bu sefer mavi pazenle ::) 

KAPI ÇELENGİ
(Göstermiş miydim sana bilemedim, dönüp bakamadım da aceleden)

NAZARLIKLI ANAHTARLIK

KAPI ÇELENGİ
Mor ve sarının dansı :) 

Ve köyden kahve bahane :) 
kahve bahane :)
Misss...

Sağlıcakla, muhabbetle....
Mutlu haftalar olsun... 

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.