30 Eylül 2013 Pazartesi

KEÇE ÇANTALAR-İLHAM KAYNAKLARIYLA BİRLİKTE ;)

Hafta sonu Tuzla'daydık maaile, Elif'e gittik, annem de ordaydı, güzel güzel anne yemekleri eşliğinde bu aşağıda gördüğünüz çantaları yaptım. Aslında en küçüğü daha önce yapmıştım, en büyüğün de ön yüzünü tamamlamıştım, geri kalanları da cumartesi-pazar tamamladım.
Kariyerime bundan böyle çantacı olarak mı devam etsem sevgili okur ;) Evet bence de "Yuh!" daha önce de pek çok şey için böyle söylemiştim, her yeni şeyde bi önceki heves ettiğim şeyi es geçip yenisine sardırıyorum ;) Çok fenayım çoook, çok maymun iştahlıyım çoook :)) ama belki de sanatımı besleyen bu maymun iştahlılığımdır, kimbilir ;) 
Elif'in evinin bahçesini görüyorsunuz aşağıda (yani aslında ev sahibinin demeliydim galiba) nasıl güzel, nasıl huzur dolu, yeşillikler, begonviller içinde bir bahçe... İşte böyle bir bahçe içinde nasıl güzel şeyler yapar insan, ilham perileri akın akın nasıl dolar bünyeye, siz düşünün ;)
Ali Deniz'in bütün kaprislerine, huysuzluklarına rağmen çıkan işlerdir bunlar sevgili okur, o gözle bak e mi ;)
Tam 38 aylıkken Anne dedi çocuğum, daha doğrusu beni Anne diye çağırmaya başladı, çok mesudum çoook, öyle güzel söylüyor ki, tam olarak anne de demiyor "Annaaaaa" diye son sesiyle bağırıyor ama dünyada benden mesudu yok o anlarda :) Şükür yarabbi, bir kez daha :))
E okulu dersen o da çok şükür sorunsuz ;) Haftada üç günle başlatmıştık ama bu haftadan itibaren haftada 5 gün gidecek :)
Üniversitede İngilizce kursu başlayacak haftaya, çok heyecanlı ve hevesliyim, sonra bir de ders çalışmam lazım yavaş yavaş, okulu bu yıl bitirmem lazım,  çok işim var sevgili okur çoook, bu kış inşallah güzel ve verimli geçecek :) 


KEÇE ÇANTA

KEÇE ÇANTA 1-
Bu ilk yaptığım  çantanın ebatları çok büyük olunca, ben de dikişler sökülecek diye kesmek istemeyince, aklıma böyle bir fikir geldi, sap yerine tutma yerini çantanın içinden yapmak, böylece daha da büyümedi çanta. 
KEÇE ÇANTA 2-
Çantaların ön yüzlerini süslemeye bayılıyorum, dikişlerini yapacak gönüllü arıyorum ;) O kısmı birazcık sıkıcı, benim işim çantalara masal gibi yüzler yapmak olsa sadece???

KEÇE ÇANTA 3-
Bu çanta bir küçük kıza... Ağaç yapmak istedim, ağacın kalıbını nasıl çıkaracağımı bilemedim! Dedim ki koca kişisine, bi de kabiliyetli olsaydım, yanardı ortalık! :))) Çok kabiliyetsizim çizim, resim konusunda sevgili okur, çoook :(( Ağacın gövdesini kesersen, yanlardan çıkan uzun parçalar gelişigüzel döküldü keçeye, e dedim bunlar olur işte dal, dikiverdim bi güzel, oldu vallahi, al sana ağaç ;) Tamamen doğaçlama yani, tamamen tesadüfen, kolaycacık :))
Evin tabanı da yamuk gibi di mi, düzeltmedim onu da, varsın azcık kusurlu olsun dedim...

KEÇE ÇANTA 4-
Elif'e yaptığım etamin panodan esinlenerek bu çanta da, sade ve zarif oldu bence, gece gibi oldu azcık. Elif verdi bu çantanın fikrini, fikrine sağlık şekerim :) (Elif'in panosu da tam şurada

Toplamda 7 çanta yapmış oldum, biri burda (anneme verdim onu), öbürü burda (çekiliş hediyelerinden biriydi) ve ilk yaptığım çanta olan, benim kullandığım da tam şurda :)
Fotoğraflar için koca kişisine çok teşekkürler ;)

**********
Burdan sonrası beni pinnnnn parça eden pinterest'ten... Yaptığım keçe işleri için ilham kaynaklarımı sizin için tek tek koydum buraya, bakın bakalım bi, sizi de pinnnn parçaya bölecekler mi ;)
















RESİMLER İÇİN KAYNAK
BONUSS
AYŞEGÜL ALDİNÇ-AYLARDAN MAYIS

http://www.youtube.com/watch?v=0hZGaqBB6Ow
(videoyu ekleyemedim bir türlü, link koydum mecburen)

Linkteki şarkıyı, Facebook'tan Fatih hocam paylaşmış, bizim koca kişisiyle aşk hikayemizi okuyunca  (yok artık, hala mı okumadınız, şurda işte ;) bu şarkı düşmüş aklına, bayıldım ben, sözler tam da bizim için yazılmış gibi...
Teşekkürler Fatih'e ;)

********
Sevgili Filiz Türkocağı'nın internet sitesi yayında, kanaviçe desenlerini görmek için, yaptıklarına hayran kalmak için :
http://filizturkocagi.com/yayin.html
buyrun lütfen :)

Not: Evlilik yıldönümümüz için ne kadar güzel şeyler söylediniz, ne kadar güzel temennilerde bulundunuz, hem buradan hem facebooktan, hem de telefondan :) Süpersiniz, süperrrrr... Aşkın en güzeli, en delisi, en mucizelisi sizi de tez vakitte bulsun, varsa eğer aşkınız, o da bin yıl sürsün inşallah ;)

MUTLU HAFTALAR HERKESE ;)

26 Eylül 2013 Perşembe

AŞK İLE 10 YIL YA DA DİYELİM Kİ 25 YIL...

Kız dedi ki arkadaşına "Hadi bir kez daha inelim çarşıya, belki yine görürüz, lütfen..." Bir kez daha indiler çarşıya ve gün boyunca birkaç kez daha... Kâh sahilde rastladılar o yeşil gözlü sakallıya, kâh gençlerin takıldığı kahvenin dışarı bakan masalarında... Nasıl heyecanlanıyordu kız her gördüğünde, ilk o zaman keşfetti insanın midesinin bütün organlarından daha farklı olduğunu, basbaya tepki veren, çığlıklar atan, kelebekler uçuşturan midesinin capcanlı bir organ olduğunu ;) Kalp çarpıntısının nereye kadar varacağını, vardığı noktada kalbin gümbürtüsünün te öbür sokaktan duyulacak kadar şiddetli olduğunu o vakitler keşfetti... "Sakal" dedi adına, bir tek gözlerini bir de o yüzüne çok yakışan sakallarını hiiiç unutmadı sonraki onu hiç görmediği upuzun yıllar boyunca. O yaz öyle geçti gitti, hiç konuşamadan, sadece bir kez yanından geçerken sakalın kulağına-hala ne olduğunu bilemediği- fısıldadığı birkaç kelime ile bitiverdi o yaz... Yağmurlu, serin mi serin bir sonbahar günü son kez gördü... Aradan bin yıl geçti, aradan başka insanlar geçti, başka hayatlar... Ve 1988 yazından te 2000 yazına kadar sakal hiç gözükmedi, aynı kasabadayken de, sonrasında o şehir irisi İstanbul'dayken de hiç gözükmedi. Kız hiiç unutmadı o içinde hareler yanan yeşil gözleri, aklına düştükçe söyledi sırrını yakınındakilere, "Nerdedir acaba şimdi?" diye sordu hep...


2000 yılında, vakitlerden bir kış gününde aniden İstiklal Caddesi'nde karşılaştılar, öyle ani oldu ki, kız girdiği şoktan kurtulamadı, gördüğünün "sakal" olduğunu anlayıp, idrak edene kadar, şoku geçene kadar, yanına kadar gelen sakala bir ses veremeyince, nutku tutulunca,  uzaklaşıverdi, gidiverdi güzel gözlü adam... Kız bir daha göremedi, yine kaçırmıştı, yine pas geçmişti, yine "kısmet" olmamıştı. Sonraki hafta sonları birkaç kez daha aynı yerlerden geçti, bakındı durdu görebilme umuduyla ama nafile :(
Oldu mu sana yıl 2003, aylardan mayıs, mayıslardan 5... Hayal edin şimdi, kız hafta sonu için geldiği Yalova'dan feribota binecek ve işe gidecek o sabah, feribotun merdivenlerinin son basamağında, aşağıdan ona bakan birini görür, gayri ihtiyari döner veeeee "Sakal" :))) Yan taraftaki Kartal İskelesi'nde deniz otobüsüne binmek için bekleyen sakal ona bakmasın mı? Kız çabucak iner merdivenleri, bu sefer kaderin pas geçmesine izin vermeyecektir. İki dakikacık konuşurlar, kız kartını alır  ve o kartı nasıl saklayacağını hiç bilemez yol boyunca, kaybetmekten ödü kopar. O akşam buluşurlar, bir ay sonra nişan, beş ay sonra düğün :)) Kızın annesi der ki "Baban diyor ki, iyi düşünmüş mü?" (Çünkü upuzuuun bir dönem bizim babamla iletişim aracımız annemdi, iki taraflı ama, hem bizim, hem babamın söyledikleri annem aracılığıyla iletilirdi. Yok, şimdi öyle değil çok şükür)  Kız der ki, "Ne düşünücem, hiiiç düşünmedim ve düşünmiycem ;)" Kız hiiiç düşünmez gerçekten de, başka türlüsü Allah'a nankör gelmek olur çünkü, madem ki diledi, çok diledi ve gerçek oldu, e öyleyse her ne ise, her nasılsa "kabulü" olmasından başka yolu yoktur ki...
Diyeceğim o ki, size hiç anlatmadığım hikayemiz bu bizim, koca kişisiyle bin yıllık aşkımızın hikayesi, anlatıyorum ama çok yürekten bir "Maaşallah" istiyorum ;)


Öğrendim ki, büyük büyük laflar etmeye gelmeyecek bir hayat bu, öğrendim ki, "Asla" lar "Hayatta!!!"lar, "Daima"lar zor sözler ;) Bunların yerine temenniler lazım bize, "İnşallah"lar, "Dilerim"ler ;)



Ey koca  kişisi, diliyorum ki, hayatım seninle son bulsun, aşkımız her iki cihanda da sürsün...
Aramızdaki "aşk" bizi, güzel ailemizi hep bir arada tutsun, evliliğimizin10. yıldönümünde dileğim budur...





24 Eylül 2013 Salı

AZCIK SOHBET EDELİM Mİ SEVGİLİ OKUR ;)

Ne yani sevgili okur, gösterecek bişey olmayınca konuşmayacak mıyım, sohbet etmeyecek miyiz?
Anlatayım azcık, dilersen dinle sen de ;) (Mümkünse fikrini de söyle, sen de bana ses ver ki, ben de musmutlu olayım)
Bir müddettir üstümdekiler, elimdekiler, dolaptakiler vs. çok yük olmaya başladı bana. Kıyafetlerin en ince, en hafif en daraltmayanını, en az teferruatlı olanını, ayakkabının en en en rahatını istiyorum.
Bi kere deri kol çanta istemiyorum çünkü çanta boşken bile çok ağır oluyor. Günah değil mi narin omuzlarıma, içine bir ton eşyayla taşıyınca omzumdan sırtıma bir ağrı yayılıyor ki sorma! Kol çantası olunca, lüzumlu-lüzumsuz bir ton eşyayı içine koyuyorum, bunun çaresini bu yaz buldum, yaptığım aşağıdaki keçe çantayı taşıdım hep elimde, işe gidip gelirken, hafta sonları hep onunla gezdim ;) omzum bayram etti ;) E, el çantası taşıyınca da en en en bi zaruri ihtiyaçları taşıdım içinde, fuzulileri bıraktım evde. Almışım elişi çantamı komşuya gidiyormuş havalarında dolandım bütün yaz. Şimdilerde kararlıyım, bütün deri çantalarımı (bütün derken, bir-ikisini kıyamam belki, hepsi için söz vermeyeyim şimdi de mahçup olmayayım sana sevgili okur ;) dağıtmayı ve yerine hafif böyle azcık adi, ucuz ama güzel çantalar almayı planlıyorum. Misal kuru havalar için kumaş, yağmurlu havalar için su geçirmez laylon :)))
Boyundan çarpraz takılan bi deri minik çantam var misal, içine bi telefon, bi anahtar, bi de bozuk para anca sığar ama tatilde de hep onunla dolaştım Yalova'da, misss : ) Çocuklara hiiiç yedek medek almadan, ıvır zıvır doldurmadan, hem ne ki, ne ihtiyaç olursa var zaten etrafta, oğlanın burnu mu aktı, al bi selpak, kız susadı mı, koşsun kendi alsın büfeden ;)



Sonra bir de cüzdandan vazgeçtim ben, bizim cüzdan manyağı Elif'in bana verdiği (ki bu vermeler hep emanet, mutlaka bir müddet sonra verdiğine pişman olup geri alır ve bir başkasını verir) eşek ölüsü gibi ağır deri cüzdanlardan da vazgeçtim, bak ne aldım onun yerine, hem kendime hem kızıma, nasıl mutluyduk o gün ikimizde bir bilsen, sanırsın ki ben 5 taşlı pırlantayla, kızım en sevdiğim barbi elbiseyle ödüllendirilmişiz :))) Bi de ucuz, bi de ucuz sorma (Sor, sor, büyüğü 9, küçüğü 6 tl idi, Gratis'ten almıştım, bak bi bakalım, belki hala şansın vardır)
İçine hem bozuk para, hem kağıt para, hem telefon, hem kredi kartı, hem paso, hem üniversite tanıtım kartı sığıyor, haa bi de nüfus cüzdanı :)) Desenlerine ayrı bayıldım, üstündeki zarif, incecik, upuzun kadınlara :)



Sonra bi de ben bu yaz her tatilde, her hafta sonunda şalvar giydim, oooh öyle bi rahat öyle bi geniş, öyle bi sıkmayan, kasmayan kıyafet ki anlatamam (anlattım mı yoksa ;) Üstüne bi atlet, ayağına bi parmak arası, missss :))) Bayılıyorum şalvarlara, yeni modeller arıyorum yana yana, var mı bildiğin güzel bir şalvarcı ;)
Diyeceğim o ki, ben sıkıldım arkadaş, kasıntı kıyafetlerden, mecburiyetlerden, ağırlıklardan, hem omzuma, hem kalbime yük olan bütün her bi şeyden sıkıldım ve ufak ufak vazgeçmeye başladım.
Biraz çocuklara da sirayet etti bu durum üstelik, onların da kıyafetlerini çok çok almamaya çalışıyorum artık, misal indirimde diye 3 çift ayakkabı birden almıyorum Nehir'e, sırayla, yavaş yavaş, vakti geldikçe, çok harcamadan almaya gayret ediyorum, yeterli mi, maalesef henüz değil ama emin adımlarla ilerliyorum :)
Çocukların kıyafetlerini küçüldükçe  hiç bekletmeden ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorum misal, şimdilerde oyuncaklarını da dağıtmak istiyorum, Nehir'in Cemile serisi kitaplarını da, ne yapsak acaba? Ne dersin, birkaç barbi bebekle birlikte kitapları da fotoğraflayıp bloğa koyayım da ilk yorum yazan istekliye postalayayım mı, dur bakalım, yakında bu projemi gerçekleştireyim ;) Önce Nehir'in rızasını alayım bi (ki bu konuda çocuğumu çok takdir ediyorum, pek çok yardım kampanyasına pek çok oyuncak ve kitabını isteyerek, kendi seçerek verdi)
Sen nelerden vazgeçtin en son peki sevgili okur, nedir senin omzuna yük olanlar, kurtulabildin mi peki?
Çok alakasız olacak ama ne geldi bak aklıma, misal en son  ne zaman  kan bağışladın Kızılay'a? Misal organlarını bağışlayabildin mi? (Ben bunu gururla söylüyorum, tam 21 yaşında gittim bağışladım bütün organlarımı Çapa'da ve nasıl iyi hissediyorum kendimi bir bilsen, pek çok kişi için zor bir karar biliyorum ama benim için öyle kolaydı ki karar vermesi, uygulaması ise 5 dakika ;)
Böyleyken böyle, sağol beni dinlediğin için :)

BONUS
(Çok severim bu şarkıyı söylemeyi :)


22 Eylül 2013 Pazar

HAFTA SONU BİLANÇOSU, 10MARİFET KAHVALTISI EŞLİĞİNDE :)

Cuma
17.45 Eve giriş,
17.50-18.30 Ütü :(
18.30-19.30 Çocuklarla kuaföre gidip saç boyatmaca
19.30-21.30 Önce taze fasulye, ardından makarna pişirme, sofrayı hazırlama, yeme, toplama...
21.30-22.30 Çocuklarla oyalanma, Ali Deniz'le hamur oynama
22.30'dan sonra saat 01.00'e kadar bir adet cupcake magnet,  bir adet üçgen nazarlık ve iki kolye tasarlama, ölçüp biçme ve yapma...
Bu sadece bir akşamda yaptıklarım, görüyor musun sevgili okur, canım Cuma'nın bereketini, boşuna değil yani benim cuma aşkım ;) Yatarken bir akşama sığdırdıklarımı düşününce ben bile hayret ettim kendime, "Helal be sana! Yürüüü!" dedim de uyudum :))


Cumartesi sabahı 10marifet'in kahvaltısı vardı biliyorsunuz, bilmeyenler için 10marifet fotoğraflarla çok güzel özetlemiş kahvlatıyı ;)  Yaa okuyunca pişman oldun di mi Sevgili Okur, keşke gelseydin, ben sana demiştim di mi ;)
Çok güzel vakit geçirdik, ev sahiplerimiz, manzaramız, bizim için özenle hazırlanan bütün yediklerimiz, çayımız, sohbetimiz, mekan, kusursuz denecek kadar güzeldi. Pek çok yeni arkadaşla tanıştım, fikir teatisinde bulunduk (iki t ile söyleniyor ama yazılışı da öylemiydi bilemedim bu "teati"nin, öyleydi galiba, neyse!) Bir kez daha teşekkür edeyim buradan, devamı sık sık olsun inşallah ;)

10marifet Kahvaltısı'ndan
Bugün ağır bir misafirimiz vardı bizim, kırkı yeni çıkmış bir bebek :) Ozan geldi bize :) Küçücük bir adam, ona yumurta hazırladım, yumurtaları bir güzel kutuya koymak istedim ve tam da istediğim gibi bir kutuyu Tepe'de buldum :)) Çok ama çoook mutlu oldum :) Sizde de var mıdır, evinize ilk kez gelen bir bebeğe yumurta hediye etmek, una bulayıp da? Göstereyim şimdi size kutuyu, bir de Ozan'ı :) 



HAFTA SONU MAHSULLERİ BUNLAR DA ;)

 Keçe Nazarlık
(Gördün mü Sevgili Juliette, İKEA kataloğumuz gelmiş, çok sevindim kapıda görünce :))

 KEÇE CUPCAKE MAGNET
 1. KEÇE KOLYE (Bu sefer daha uzun yapıp, birer de muska iliştirdim, yok, merak etmeyin içi boş bu muskaların (nuska değil di mi doğrusu?)

 BUDA 2. KEÇE KOLYE BUNUN MUSKASINI ÖNÜNE DENK GETİRDİM, BİR SARIŞIN ARKADAŞA HEDİYE ETTİM, HEDİYE EDECEĞİM KİŞİYE ÖZEL ÇALIŞTIĞIM İÇİN DE BUNUN BÜYÜK NAZAR BONCUĞUNU SARIŞIN SEÇTİM :) (Niye böyle büyük harf yazdım bilmem ama silmeyeyim bu seferlik böyle kalsın, size de büyük harfli bir yazıyı okurken, yazan kişi sanki bağırıyormuş hissi geliyor mu?)
 Malzemelerimi koyduğum dolabım :) Çok şükür geldi, koca kişisi de bir güzel monte etti :) Nasıl sevindim anlatamam, baza kaldırıp indirmekten, malzemeleri nereye koyduğumu sürekli aramaktan kurtuldum :) Darısı hobi odasının başına diyelim mi :))
 Bunu da bu akşam yaptım, yaprakları, yeşil çiçekleri sonbaharı hatırlattı, yaptıktan sonra farkettim, e o zaman kenarlarına da sonbahara uygun kahverengi boncuklar yakışır dedim, böyle bir şey çıktı, kibarcık bir kalp gibi :)
 Bu nazarlığı da bu akşam yaptım, iki değil üç yuvarlaklı, bir de turuncusu var en üstte ama,  bulamadım tam olan resmini, aramadım da açıkçası, isabet olmuş :) Çünkü ilk yuvarlak çok falsoluydu, kötü kesmişim laf aramızda :)
Bu da bugün için hazırladıklarımı gösterir sofra (sofra düzeni tamamen Nehir'e ait, o yaptı peçeteleri öyle, dokunmadın ben de ;) )
 Kek: İyi, Elmalı Kurabiye: Güzel (Cumartesi gece 11'de yapıp, yatmadan hemen önce çayla bir güzel mideye indirdim iki tanesini, var mı peki vicdan azabı falan, yoook, zerre yok hem de, tuhaf mı peki bu durum, çok, çoook hem de!) , Peynirli Börek: Pekiyi, Kıymalı Börek: Orta (çünkü tuzu azcık fazla olmuş!) Kısır: Kötü (Çünkü caaanım kısır çok tuzlu olmuş ama kabahatin tamamı bana ait değil burda sevgili okur, annemin verdiği biber salçası çok tuzluymuş :(( Çok üzüldüm kısıra, ne güzel olmuştu halbuki :(

Peki, buraya tek tek yazmadıklarımı da listeleyerek, çıkaralım bakalım bilançomuzu :)
- Mutfak faaliyeti: 8 (Sayma tek tek, patatesli yumurtayı da ekledim, e o da sayılır, pazar kahvaltısına yaptım)
- Ziyaret: 1 (Babanne)
- AVM: 1
- Aktivite: 1 (10marifet kahvaltısı)
- Çocuk Yıkama (2)
- Ütü
- Saç Boyatma
- El Sanatları: 6
- Misafir Ağırlama
- Bloğa post girme

Ooooo, hakikaten helal yani, sen ne diyosun sevgili okur, hakikaten bir "maaşallah" lazım di mi bana, yok yahu, sadece bu haftalık, bakma sen, yoksa tembelin tekiyim ben ;)

Not: (Bu notu da postu çok uzatmamak için uydurdum, böyle yazınca sanki, post bitmiş de, sonradan aklıma gelenleri yazmışım gibi :)))
- Sevgili ve güzide takipçilerimden Bahar Akgöz, istediğin örtüyü fotoğrafladım ama örnek anlaşılsın diye pek çok oldu resimler, o yüzden bana bir mail adresi yazarsan oraya yollayayım hemen...
- Şükürler olsun, soket çorap mevsimi açıldı, bir ürperme, bi üşüme ;) Çok mutluyum çook (Yazsever arkadaşlar, çok özür diliyorum ama sahiden çok mutluyum sıcaklar gitti diye :))
- Uğradım hobici dükkanına geçen hafta, benim eserler pek sevmişler yerlerini sanırım, durup dururlar :)) Dur bakalım, hayırlısı :)
MUTLU HAFTALAR OLSUN SEVGİLİ OKUR, BEREKETLİ OLSUN BİR DE :)
BONUS: EYLÜL'DE GEL...
(Neden bilmem ama hem çok sevdiğim hem de içimi acıtan şarkılardan biridir!...)
 BONUS 2- KARDEŞ-LİK GÜZELDİR...
BONUS 3: PİSİ PİSİ
(Bu kıyağımı da unutma e mi sevgili okur, tam üç bonus :)






19 Eylül 2013 Perşembe

KEÇEDEN "AŞK" DUVAR SÜSÜ, MAGNET, NAZARLIK, KOLYE ve ÇEKİLİŞ SONUCU ;)

(KEÇE AŞK DUVAR SÜSÜ)
AŞK İLE...
(Dün akşam yaptım bunu, zevkle, aşkla, heyecanla veee sabırla, çok zormuş böyle kesilmiş harfleri dikip, içlerini doldurmak, bir daha dener miyim bilmem? Yegane olma ihtimaline karşı, bunu bizim için ayırdım. Nehir dedi ki, "Anne sizin odanın kapısına assana, aşıksınız ya hani babamla" :)  Olurrrrr, asalım tabii ;)
Pinterest'te dolanırken, gördüğüm güzelliklerle pin parça olmuşken geldi bunun ilhamı, kendim uydurdum bu sefer de, beğendiyseniz telif hakkını verdim gitti sevgili okur :)  Ama sakın, diğer örneklerdeki gibi "Love" yazma sen, hem bir harf tasarruf etmiş olursun Türkçe'sini seçersen :) 

Bu güzelim Aşk süsüne, bir şiir lazımdı, ben bunu uygun gördüm, sen olsan hangi aşk şiirini seçerdin acaba Sevgili Okur?Cemal Süreya? Nazım Hikmet? Özdemir Asaf? Ahmed Arif  Söylesene bi sevgili okur?

UYAN

Hadi uyan
Gün ışığı çilemeye başladı başucunda
Denizler bir mavilik edindi günden
Seher yeline uyup kuşlar tüneğine uçtu
Bu türküyü dinlemeyecek misin

Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için
Hadi uyan
Denizi dinle yaşamak desin
Toprağı dinle barışmak desin
Göğü dinle sevişmek desin
Bir plak konmuş gramofona
İşte aşk, işte özlem, işte savaşmak gücü
Uyan diyor, uyansana

Hadi uyan
Sevdiğim uyan
N'olur uyan


  Metin ELOĞLU


İlk fotoğraftakiler malzeme kutularımın hepsi ;) Ne çok di mi, halbuki başta sadece iki kutum vardı. 
İkinci resimdekiler Tepe Home'dan aldığım yeni kutularım ;) Nasıl büyük bir mutluluk kaynağı benim için bilemezsiniz. Hele o teneke olan, hani horozlu, işte o % 40 indirime girmesin mi ;) Derhal ona kalıplarımı, en büyüğe kumaşlarımı, lavantalıya da fisto, kurdelelerimi koydum. İçine bir tutam da neşe, mutluluk serpiştirdim koyarken, kutuların kapakları her açıldığında etrafa bir güzel enerji, bir güzel  ışık hüzmesi, sormayın gitsin ;) 

Keçe nazarlık, keçe cupcake magnet
(Çalışmalara devam, gerçi o beyefendi hiiiç aramadı o günden beri, "Üsküdar halkına yetiştiremiyoruz eserlerinizi, aman biraz daha yapın ivedi!" demedi :( Olsun, dur bakalım sevgili okur, olmadı başka şeyler düşünürüz bu yaptıklarımızla ;) 


Keçe Kolye (İlk kez denedim, mankenliğini de ben yapayım istedim ;) Sen şimdi bunu  bisiklet yakalı, beyaz tişörtle düşün, ya da kış olmuş, kar yağmış da biz siyah boğazlı kazaklarımızı çekivermişiz, hah tam onun üstünde düşün şimdi sen bunu? Eee, ne diyosnu şimdi?  Evet o hususta haklısın, bi 10 cm. daha uzun olmalıydı, olmuştu aslında biliyor musun ama misinayı iyi bağlayamayınca kopuverdi, e bu sefer de tekrar bağlayabilmek için çıkarmak zorunda kaldım güzelim boncukları ve keçeleri :(  Kısa oldu yani azcık, bir dahakine daha uzun yapayım ;)


Keçeli Boncuklu Kolye
Bir de yakından bakalım :)

ÇEKİLİŞE KATILAN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜRLER, LİSTEMİZ ŞÖYLEYDİ ;)

1-Nebihan Akça
2-bahar006
3-Feyza Altunay
4-tokideki ses
5-Emine Yıldız
6- LaSangria
7- Emel Şimşek
8- Juliette
9- Aylin
10- Mehlika Akgün
11- Harikalar Atölyesi
12- Serpil (stayinagoodmood@gmail.com)
13- Müge Ç.
14- nurtaç şen
15- Diren Tasarım
16- ayamaya
17- hayatın içinden
18- Hilal Akıncı
19- mutlu yuvam
20- sbl
21- Mehtap Kaya
22- Cebimdeki renkler
23- Serpil Çakıcı
24- Hanife Feride
25- minik
26- Vızvız
27- Deli İşi Bunlar
28- Adsız (Müge Güler)
29- NOWACRAFT
30- deniz öz
31- mihriban kakıcı
32- aslıhan (aslı üstün)
33- A.Diğdem Doğan
34- Çiğdem Oğuz
35- gönül tekin
36- sevgicini
37- emel güleç karaca
38- tubanne
39- nurcan öztürk
40- Sunam
41- irem srpçelk
42- Nilay Elginöz
43- filiz zulaltan
44- Semi M.Eller
45- LeylaK
46- suzan7814
47- moriçe
48- Closely Fashion
49- ihlinaz
50- İki Balık Bir Kedi
51- pervin
52- perihan
53- cangz
54- Evy Craft
55- reyhane
56- mehpare01
57- kendinin ruh doktoru
58- Adsız (gökperihan@yahoo.com)
59- ayçiçeğim
60- sihirlimavi







ALİ DENİZ ÇEKİLİŞİ YAPMAYI ISRARLA REDDETTİ. NEHİR ÇEKTİ TALİHLİYİ GEÇEN SEFER OLDUĞU GİBİ VEEE 13 NUMARAAAA, KAZANAN MÜGE Ç. TEBRİKLER :) AŞAĞIDAKİ HEDİYELERİN HEPSİ SENİNDİR :)

Çekiliş Hediyeleri





Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.