Nehir 20 günlük falandı en fazla. Koltuğa yatırmıştım da, demiştim ki masmavi gözlerinin en içine bakarak "Sen şimdi burda böyle uslu uslu dur, ben balkona çamaşır asıp hemen geliyorum." Anlamıştı da içinden içinden "Tamam annecim" deyivermişti, gözlerimin te içine bakarak... Ve tembihlediğim gibi uslu uslu beklemişti, Zaten Nehir 40 gün hiç ağlamadı diye meraklanıp,, azcık da endişelenip "Hiç ağlamayan bebek mi olur? Doktora bi danışsak mı?" dememiş miydim? Ziyadesiyle uslu kızım hep öyle olmaya, sakin, yumuşak, usul usul büyümeye devam etti. Yormadan, üzmeden, döküp saçmadan, öyle kendi halinde ahenkle akan nehirler gibi tıpkı. 10 yaşını doldurmakla meşgul şimdilerde. Ergenliğe doğru yürümekte. Buna mukabil, bebekleriyle evcilik oynamaya, hayal dünyasında kurduğu oyunlarla bir o kadar da uzak gibi o demlere..
Ali Deniz hastaneden eve gelir gelmez o borazan sesiyle, bütün mahalleye ilan etmişti gelişini. Amann dedik, yandık! Ablasının aksi, gürültücü galiba bu japon dedik ama şükür o kadarla kaldı ;) O da sakince, usulca, güzelce, ablasıyla güle, oynaya büyüdü.Tam 5,5 yaşına geldi. Bi ilkbahar, bi yaz geçecek, sonra sonbahar gelecek ve Ali Deniz ilkokulda! :)
Bilmiyorum formulünü, yoktur da muhtemelen. Yani çocuklarımın -hamdolsun- böyle olmalarının, problemsiz, gürültüsüz, sakince büyümelerinin, hep mutlu, neşeli, gülen çocuklar olmalarının bir formülü yoktur bence. Ve yine muhtemeldir ki bizim de buna pek dahlimiz de yoktur... Dışardan müdahale, eğitim vs. elbette mühimdir de kişilik yapılarıyla doğuyorlar sanki, öylece geliyorlar dünyaya, Hiç de anlamam aslında bu tür şeylerden ve çocuk bakımı-eğitimi kitaplarını Nehir'de biraz karıştırmakla birlikte, yıllardır çok da uzağım literatüre... Bu yüzden o mikemmel anneler gibi ahkam kesecek halim de yok ama nacizane anlatmak bir yere kadar sanki, sonrası gördüğü, tecrübe ettiği! Sen ayna oluyorsun bir yerde çocuğuna. Sen saygılıysan çevreye, insanlara, senden görerek öyle oluyor o da, başka türlüsünü bilmiyor ki zaten. Sen elindeki en minicik çöpü bile "Cebime koyayım, çöp görünce atalım" diyorsan, onun eli de varmıyor yere çöp atmaya. Sen bakkala girince, "Merhaba, günaydın" dersen, hatır sorarsan, onun başka türlüsü olmuyor ki zaten. Senin enerjin yüksekse, çabuk neşelenen, küçücük şeylerden mutlu olan biriysen, çocuğun da bundan olumlu etkileniyor elbette...
Pardon yahu, kime anlatıyorum ki ben bunları ;) Sen de ben gibisin zaten sevgili okur, benzer fikirlerimiz, görüşlerimiz ;)
Diyeceğim o ki, ne çabuk büyüyor bunlar arkadaş! Bak şimdi şu resme ve sen söyle şimdi, zaman "zalim" değilse ne...
|
Ali Deniz 40 günlük, Nehir 4,5 yaşında, sene 2010, köy... |
***********************
O vakit nazar değmesin bize ve kimsenin yuvasına, evlatlarına diyerek, pazenden yaptığım iki yeni güzide nazarlığımla veda edeyim :)
|
NAZARLIK |
|
NAZARLIK |
Not: Elbette unutmadım pizza tarifini ama istersen sen unut artık! Yani n'olur unut ki ben böyle her postun sonuna not koymak zorunda kalmayayım. Yani aslında niyetim şöyleydi, yaptığım pizza fotoğrafıyla tarifi birlikte vermek ama kısmet olmadı, olmuyor arkadaş! Çünkü biz onları her seferinde fotoğraf çekmeyi unutup, acele acele yiyoruz :))) Hem senin için pizza dediğin ne ki, yap hamurunu, üstüne koy salçalı domatesli sosunu, üstüne malzeme, at fırına :) Bunun için mi üzeceksin beni şimdi ;)
Dipnot: Projeye başladım ve fekat hocalarım duymasın ama anladım ki ben proje adamı değilim, vallahi değilim. Ig'de ki onca proceye rağmen, bu proje yazma işi çok saçma ve lüzumsuz geldi bana. Amma velakin bunu da yapmadan adama diploma vermiyorlar. İşim zor yani...
Enbidipnot: Köyde çektiğimiz video yayında :) Merak eden
tıklasın... Abone de olsun elbette ;)
Kal sağlıcakla sevgili okur :) Muhabbetle...