20 Ekim 2016 Perşembe

NAZARLIK...

Bloğun bendeki karşılığı, anlatmak, yazmak, dertleşmek  olsa da bu kez sadece son zamanda yaptıklarımı paylaşayım sizinle. Dar günlerdeyim biraz, geçecek biliyorum ama geçene dek yazıp da bloğun keyifli havasını bozmayalım Sevgili Okur...
Gel sen bu renk cümbüşüyle neşelen azcık ;) 


NAZARLIK
Pazenin üzerindeki çiçeklere azcık boncuklar takarak, deniz kakukları dikerek, kenarlara koyduğum sedef pulları boncuklarla kumaşa tutturarak, uçlarına envai çeşit, boncuk, mirik çanlar, aralara ince keçelerle hazırladığım muskalar ve saire...
Yalnız farketmişsinizdir boncukların sağ ve sol eğimleri farklı, olsun, sağlık olsun, böyle de çok güzel zaten ;) Kusursuzluk yaradana mahsus değil mi hem? 

DRIFTWOOD BONCUKLU SÜS
Nedir driftwood un tam karşılığı, bilsem de onu kullansam...
Bu da böyle yükte ağır pahada hafif bir duvar süsü. Ağır çonkü boncukların amamı cam boncuk. Aralara şeffaf kum boncuklar ekledim. O kalpli olan kısmı sonradan ekledim. Boş kalınca o kısım, diğerlerinden farklı bir sıra olsun istedim, böyle oldu... 

DRIFTWOOD NAZARLIK
Bu nazarlık da ilk ikisine oranla son derece sade. Kırmızı ve mavi tonlarında, çok yakıştırıyorum çünkü bu iki rengi birbirine. Bu da böyle bir deneme işte... 

DRIFTWOOD NAZARLIK
Oya, bu nazarlığın esas kızı o güzelim oya işte :)
Püsküller de ayrı güzel yapıyor nazarlıkları, fikri veren Gülay arkadaşıma selam olsun :) 

Not: Nazarlıkları Dükkana ekledim. İlginizi çekerse şurada

Dipnot: Unutuyordum neredeyse, Burcu'ya söz vermiştim halbuki

ANAHTAR
Bu anahtarı hatırlayan var mı içinizde? Geçen yıl Salı pazarından büyük bir hevesle almıştım da ne yapacağımı bir türlü bilememiştim hani! İşte vakti saati geldi, çok sevgili bir arkadaşıma ev hediyesi oldu. Anahtarları çok sevdiğini bildiğimden bu anahtarı aldım elime, sadece bir minik nazar boncuğu ekledim ve hayal ettim! Boş bir duvarda etrafında kırmızı bir çerçeve ile... Arkası duvar olsun dedim, bu kadar sade olsun istedim. Çerrçeveciden hayalime en yakın bulduğum çerçeve bu oldu. Bence çok da anlamlı oldu. Öyleyse dileyelim önünde beklediğimiz tüm kapılar bir bir açılsın, dileklerimiz karşılık bulsun... 
Enbidipnot: Az daha unutuyordum, geçen hafta sizlerin de tanıdığı güzel dostlarla buluştuk :)
Esra,

EMİNÖNÜ'NDE BİR GÜZEL BULUŞMA
Esra (bloğunu kapattı :(, cafe mola (aralıklı olsa da yazıyor çok şükür :) Mehtap Abla (Uzun zamandır yazmıyo :(  Sema (Uzun zamandır o da yazmıyor maalesef)
Çok güzel bir buluşmaydı :) Fotoğraftaki herkes bana bloğumun hediyesi :)
Yeni buluşmalara inşallah...

14 Ekim 2016 Cuma

AŞURE

Aşure yaptım dün akşam, önceki gece suda bekletttiğim buğday, nohut ve fasulyeyi, sabah erkenden bir taşım kaynatıp, akşam iş dönüşü bir güzel pişirdim. Tarifi tam şurada. Bilmeyenler için çok ayrıntılı bir tarif... Ve garantili :)
Mutlaka deneyin, korkmayın, annenizden, komşunuzdan beklemeyin, bu sene siz yapın, dağıtın, bereketlenin :)

Ezcümle aşure iyidir, hoştur, zenginliktir, berekettir, yapın e mi?

Öyleyse buyrun bu yıl ki aşureli fotoğraf galerime :) Belki heveslendirir tereddütte kalanları...


NAR-I AŞURE

AŞURE
Komşulara...

AŞURE
Kendime... 

AŞURE

12 Ekim 2016 Çarşamba

HOŞGELDİN 45 YAŞIM...

Betûl Mardin'in bir ropörtajında okumuştum, Araba kullanamıyormuş, Araştırmış sonra nedenini, yani araba kullanma yeteneğinin olmamasını. Doktor, tetkikler yapmış ve araç kullanma ile ilgili ya da mekanik şeyleri kullanmakla ilgili beynindeki ilgili merkezin zarar gördüğünü tespit etmiş.. Çocukluğunda dadısından başına aldığı darbeler yüzünden olmuş bu da. O yüzden araba kullanamıyormuş. -Bu röportajı bulmaya gayret ettim size,  tam O'nun cümleleriyle aktarayım diye ama bulamadım. Bulan olursa yoruma eklerse çok makbule geçer Videosu şurada Emel Türker'e çook teşekkürler paylaştığı için 🙏  :) -
İşte o günden beri, yani bunu öğrendiğim günden beri çocukluğumda kafama aldığım darbeleri tek tek düşünüyorum. Yok benimkiler şükür Betûl Mardin'inki kadar trajik değil. Bir kez dedemin evinin önündeki dutun altında yüksek bi taş vardı, ordan kafa üstü düştüm. 5-6 yaşlarıydaydım sanırım. Canım yanar diye babam dikiş attırmamış, saçlarımın arasında birkaç santimlik saçsız bir kısım var o günden hatıra. Sonra bir kez kafama soba borusu düştü evde otururken. Yine köydeydik. Sonra başka bir zamansokakta çocuklar kendi aralarında taşlı kavgaya tutuşmuşken, kafama gelen bir taş kafamı yardı ama öyle çok fena değil. Bir kez de ilkokul birinci sınıftayken Yalova'da Elif'le kağıt Şebnem bebeklerinden arıyorduk kırtasiyelerde de, hani bulamamıştık bi türlü, Eskibursa caddesinden karşıdan karşıya geçerken, o çoook uzaktaki araba meğer o kadar da uzakta değilmiş de bana çarpmış, kaldırıma fırlatmıştı, hani her yerim morarmış, burnum kanamıştı. O zaman belki? E bunca şeyden biri mutlaka ama mutlaka beynimin o merkezine zarar verdi ki, ben de araba kullanamıyorum. Biliyorsun işte nasıl kullanamadığımı epeski postlarda, bolca anlatmıştım Bilmeyenler için şu kadarını söyleyeyim, sileceğin yerini bi saat arayıp, tesadüfen elim çarpınca öğrenen, arabanın burnunu sol yerine hep sağa döndürüp, yanlış yöne giden hep benim... Vazgeçtim zaten, araba kullanan kadınlara gıptayla bakıp, evvelden "O kullanıyorsa, ben hayli hayli kulanırım!" diyen ben O"na çok hayranım şimdi.
Şuraya geleceğim sabredip buraya kadar okuduysan şayet. O merkezle birlikte başka bir merkez de hasar gördü sanırım bende. Şöyle ki, matematik öğrenme merkezim bırak hasarı, sanki yokolup gitmiş beynimden. O kadar ama o kadar sıfır ki matetamik zekam kesin o kısım bende kayıp. Yoksa insan çarpım tablosunu bilmez mi yahu! Yani biliyorum biraz, 6'lara kadar biliyorum sadece ama :(
Halbuki ne derler, matematik hayatın kendisi! Matematik öğretmenleri, matematikçiler bence çok kutsal, çok ulaşılmaz, böyle ilahi insanlar benim için...
Oradan da şuraya bağlayacağım. Acaba benim tarihleri aklımda tutamamam bu matematik merkezimin olmamasından mı acaba? Doğum günlerini bilmiyorum kimsenin. Yani çocuklarım, kocam, Elif ve Uğur dışında. Bi de Şebnem'inkini biliyorum çünkü kocamdan bir gün önce doğmuş. Arzu'yu da biliyorum çünkü Elif'le aynı gün doğduğu için. Bi de Nurcan'ı biliyorum, o da Nehir'den bir gün sonra doğduğu için.... Ha, bir de Aslı var, o da kankardeşim diye ezberleyebilmişim sanırım... Onun dışında, Mart'ın başıydı galiba,  sanki, Haziran'dı ama kaçıydı, Akrepti ama kaçıydı ayın? gibi deli sorular kafamda doğum günlerine dair.
Ayıp biliyorum, ezber etmek lazım, olmadı not almak lazım!
Bu yüzden doğum günümü kutlamayanlara hiiiç darılmıyorum, unutanların canı sağolsun, elbet bundan çok daha mühim şeyler var.. Ama bari annem babam hatırlasa :(((
Doğum günüm bugün benim, inanmazsın ama tam 45 oldum sevgili okur! Hasarlı, masarlı, merkezleri eksik ama şükür ki böyle yaratılmışım. Çok memnunum kendimden çoook! :) Sağlıkla, mutlulukla, sevdiklerimle çok yaşayayım inşallah :)




Not: Geçen gün Colette - Nilgün öğretmenime de benzer şeyler yazdım, sana da tekrar edeyim. . Bloglar sevdiklerimize yazılan, uzun, özenli mektuplar gibi, instagram ise kapıdan çıkarken son anda akla gelenleri post-it e yazdığımız acele notlar gibi... Buradan hareketle seni uyarıyorum. Bu beynimin eksik gedik merkezleriyle ilgili yazdıklarım aramızda, Ayşe'den Fatma'dan duyarsam senden bilirim haberin olsun ;)
Dipnot: İlkokul 1 ne zormuş arkadaş! O e'ler, 1'ler, eğik çizgiler! İki sayfalık ödev 3 saate sığmazmış :((
Enbidipnot: Youtube videolarında abone sayısı 700 olmuş, n'aber :) Yeni videolar da eklendi, bak bi istersen ;)

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.