26 Şubat 2019 Salı

MEYDAN OKUMA 22

22. İnanıyorum bu yazı faydalı olacak, bildiğin şeyler hakkında ipucu verebilirsin. Ne bileyim mutfak ipuçları ya da fotoğraf ile ilgili ya da şu an hiç aklıma gelmeyen birşeyle ilgili.. İpuçları hayati önem taşırlar, içlerinde deneyim barındırırlar..



Bana en çok sorulanlara bir kez de buradan cevap vereyim ve hatta en alta youtube'da bu konuyla ilgili hazırladığım videonun linkini de ekleyeyim.



* Nazarlıklarda kullandığım nazar boncuklarını  Eminönü Güvener Pasajı'ndaki Yıldız Boncuk'tan alıyorum.

* Gargalak, daha çok batı karadenizde kullanılan bir kelime. Dalgaların kıyıya vurduğu dal parçaları. Deniz kenarlarında ve dere yataklarında oluyor daha çok. Rüzgarla, dalla iyice aşınmış, sert, kuru dal parçaları. Ki ben bayılıyorum onlara..

* Nazarlıklar sert dursun diye iki kat kalın keçe kullanıyorum.

* Kenarlarını battaniye dikişi yaparken Domino 8 numara etamin ipi kullanıyorum (Çok pahallandı çok :(

* Boncukları dizdiğim ip, iki kat dantel ipi.

* Kanaviçeleri, dantelleri ben yapmıyorum, annemden, yakınlarımdan, güzel dostlardan geliyor.

* Kanaviçelerin yıpranmış, kullanılmış parçalar olmasına dikkat ediyorum. Hiç kullanılmamış kanaviçeler bana gelmiyor zaten ama gelse de kıyamam kesmeye.

Videoya da bakın e mi, abone olmayan var mı :)








MEYDAN OKUMA 21

21. Herhangi bir konuda eleştiri hazırlayabilirsin, telefon uygulaması, kitap, müzik ya da restoran ne istersen sana kalmış.

Bu biraz çalışmadığım yerden geldi, sürpriz oldu. Eleştriyi iyi anlamda kullanacağım. Evimizin yakınındaki Üsküdar Temel Reis Köftecisi'ni yazacağım öyleyse. 
Ara ara gideriz bu restorana. Karadenize özgü pide ve yemekler var daha çok. Garsonları da karadenizli. Sıcak ve ilgililer. İkramları çok güzel bi kere :) Yemekten sonra gelen termosla çay, çayın yanındaki sıcak baklavamsı tatlı. Pidelerinin şahaneliği, muhlama, tekmili birden bu mekanı sevmemize sebep ailecek.  Pazar kahvaltısı da karadeniz ağırlıklı, ziyadesiyle bol çeşitli ve leziz. 

Sıcak ortamı nedeniyle, gittiğimizde iki saatten az kalmıyoruz. Şiddetle tavsiye ederim :) 





MEYDAN OKUMA 20

20. Bugün hava nasıl ? Havaya göre bir liste hazırla mesela. ( film, kitap, kıyafet, yemek artık aklına ne gelirse )

Bugün hava soğuk İstanbul'da, kapalı. Sabah işe gelirken bi yağmur bastırdı, dedim yandık. Ama yanmadık çünkü 5 dakika sürmedi bile, dindi.

Bu havalara daha doğrusu bu havalarda evde olma lüksü olanlara, bir güzel film yakışır elbet. Romantik Komedi mesela. Ama şimdi size söyleyecek bi romantik komedi filmi bulamadım.
Kıyafet? Kendi kıyafetimi yazayım mı? Uzun siyah etek (ki uzunn eteklere nasıl meftunum, siz bilirsiniz) üzerine siyah düz triko kazak, üstüne gri saç örgülü kalın hırka. Boynumda -elbette- elişi nakışlı bir kolye. Siyah ayakkabılar, mont, şal.
Yemek? Kuru fasulye, pilav, turşu tam da bu havanın yemeği ;)
Daha da aklıma bir şey gelmedi ama bu havada sinema, tiyatro da şahane olur. Üstüne de bir güzel tatlı, kahve..
Ben bu postu hazırlarken hava da da karardı, öyle çok karardı ki her an patlayabilir. Sağnak gelecek sanki. Bu havaları çok seviyorum pek çok kişinin aksine, iyi geliyor bana :)

Muhabbetle

MEYDAN OKUMA 19

19. En merak edilenlerden, baştan itibaren blog maceranı dinlemek isterim.

Blog yazmaya 2011 yılında başladım. Nasıl başladım, nerden esti? Bilmiyorum vallahi, düşündün düşündüm bulamadım. Önce yazdım, yazdım, yazdım, yazdım. Sık sık hem de, bıkmadan, sıkılmadan, çok amatörce. Hiç seo falan bilmeden, kuralsız, hesapsız, içimden geldiği gibi. Gerçi hep böyle yazdım. Günlük yazar gibi, en çok da çocuklarımı anlattığım anı defterleri gibi. Nehir'den İnciler'i yazdım en çok. Hiç bıkmadan, sıkılmadan. Sonra yaptığım yemek, börek, kek tariflerini yazdım zaman zaman. Ve hala döner bakarım onlara, blog benim bir nevi arşivim. Kişisel tarihim. Ruh halimi yansıttığım, yaptığım işleri paylaştığım, instagram yokken daha çok vakit geçirip, gönlümü hoş eylediğim bir mecra. Bir dönem buzz gibi soğusam da, bak şimdi ezgissimo sayesinde geç de olsa yazıyorum ya işte :) Devamı gelsin inşallah, hem bakarsınız belki ezgissimo bir başka etkinlik daha yapar böyle blogları canlandırmaya devam edecek :) 

Blog sayesinde pek çok güzel dostlar tanıdım. Hâlâ görüştüğüm canım arkadaşlarım var, içten, candan, aynı yöne baktığımız, birbirimize cesaret verdiğimiz, yüreklendirdiğimiz...
Sırf bu sebepten bile canım bloğum seni pek çok seviyorum..


25 Şubat 2019 Pazartesi

NAZARLIK ATOLYESİ YAPIYORUZ

MEYDAN OKUMA 18

18. Evet bugün yaratıcı günümüz, bugün blogun için yeni bir seri başlat. Bu yazı ilki olsun ve elinden geldiğince her ay devam ettirmeye çalışabilirsin mesela..


Olur, yapalım tabii.. Ne yapalım peki? 
Düşünüyorum :) Misal her ayın son pazartesi günü, evvelden yaptığım gibi "Fotoğraf Bize Dedi ki!" yapabilirim. 
Bu da ilki olsun mu :) 
NAZARLIK ATÖLYESİ
@atolyeellinci nin zarif sahibi Nehabat hanımın davetiyle çok güzel bir atölye yaptık.
Bu pazar yani 3 Mart'ta da sevgili @nevycraft ın Koşuyolu'ndaki atölyesinde bir atölye daha yapacağız.
Yeni insanlarla tanışmak, ortaya çıkanlardan ilham almak şahane :) 


ÜSKÜDAR'ı seviyorum vesselam.

Atölye Ellinci'nin güzel vitrinin önünde :) 

Ah bu maksi etekler havayı aniden bahar yapıverir :) 

Üst kat komşum @birkahvebirmola imiş meğer! Beni de tesadüfen görünce instagram'da kahveye davet etti. Bu güzel poz da bu güzel günün hatırası oldu :) Teraslara çiçekli salıncaklar pek yakışıyor ;) 
DÜPEDÜZ AŞK DEĞİLSE NE.. 



MEYDAN OKUMA 17

17. Takıntı denmez belki ama, bazı eşyalara takılırız eskise de hep onları kullanırız ya, var mı senin de böyle takılıp kaldıkların ?

Takıldığım eşyalar var mı diye bir düşündüm ama yok sanırım. Yani hani çocukluktan beri yok gibi. Öyle lime lime olana kadar kullandığım ne bir oyuncağım oldu ne de bir kıyafetim. Lakin babamı kaybettikten sonra istedim ki, ondan kalanlardan bana hatıra olsun bazı şeyler. Misal çantamda bir tespihi var, evde de kutu içerisinde o çok sevdiği kalemleri. Hani ortaokuldaydık da, dönem ödevleri hep dolmakalemle dosya kağıtlarına yazılırdı. Biz işte o dönemler bir kısım kalemlerini heba ettik babamın. Ne sever kalemleri.. Bu arada bir yıla yaklaşmasına rağmen, hâlâ geçmiş zaman değil benim babam, şimdi ve gelecek zaman hep, öyle de kalacak sanırım. 
Kıymet bilmek çok güzel, değer vermek, pamuklara sarıp saklamak bazı özel nesneleri. Lakin bu konuda da öyle eksiğim ki... 
Yok diyecektim, takılıp kaldığım şeyler yok vallahi.. 

Muhabbetle.. 


MEYDAN OKUMA 16

16. Yine bir liste günü, herhangi bir konuda 10 maddelik bir liste hazırla. Artık konu sana kalmış.

Kendimle ilgili hazırlayayım, hiç yapmadığım ama yapmam gerekenleri sıralayayım bakalım, bir konu üzerinden değil ama :) 

1) Ajanda kullanmayı -artık- öğren.
2) Yaptığın nazarlıkları paylaşırken, ölçülerini de yaz artık!
3) Çantanı toplasana, içinden en az 10 tane kalem çıkacağına eminim. Ele, ayır, kurtul! Fişleri de çantana atma artık.
4) Şu evdeki eski not defterlerini indir o dolabın üstünden, at gitsin hepsini. İçlerine de bakma, belli ki geçmiş gitmiş hepsi, lazım olsa şimdiye kadar tozlanıp durmazlardı orada.
5) Hayal kursana bi! Yani daha çok kursana! Dile gönülden...
6) Nehir'i sınava motive etmeye devam et, daha çok destek ol, hep hissetsin annesinin bi tanesi desteğini... 
7) Çarpım tablosunu ezberlesene :) 
8) Nazarlıklarını arşivle, güvenme ne instagrama ne de pinterest'e, sen kendin arşivle.
9) Söz ver kendine, en az haftada bir yazacaksın bloğa..
10) Biraz daha fazla araştır şu sadeleşme konusunu, bir de o katlamacı kadının videolarını bul ve izle youtube'dan... 

Bunlar geldi ilk anda aklıma... 
Muhabbetle.. 


MEYDAN OKUMA 15

15. En çok merak ettiğin birşeyi araştır, iyice öğren bize de anlat. Bilgileri paylaşalım belki başkasına farklı bir şekilde temas eder ne dersin ?

Çok geride kaldım. Çok özür dilerim tüm blogger arkadaşlarımdan :( Hiç bahaneler sıralamayacağım ama azmettim meydan okumaları tamamlayacağım ;)
Bu soruda kalmıştım ve geçen hafta bu soruyu okuduğumda kendim için araştırdığım bir konuyu buraya da eklemekti niyetim. Şöyle ki; "instagram'da nasıl reklam verilir?" Geçen haftaki nazarlık atölyesinde, sevgili Nebahat hanım da bu konuda beni cesaretlendirince, verdim gitti reklamı.

Anlatayım resimli şekilde şimdi size:
Öncelikle illa ki şart olan kredi kartı ve bir Facebook hesabı. Bu ikisi şart. Face hesabımı kapatalı yıllar oldu ama kısa süreliğine açtım reklam verebilmek için.
Sponsorlu reklam bu aslında. Yani sizin belirlediğiniz sayıda kişiye, belirlediğiniz bölge için ve yine sizin belirlediğiniz gün ve bütçe çerçevesinde reklamınız yayınlanıyor.
Bana faydası oldu mu, ne kadar oldu, bunu en son söyleyeyim.

Tanıtımını yaptığım yayın bu!. "Tekrar Tanıtımını Yap" yazan kısımda normalde "Tanıtımını Yap" çıkar. Oradan başlayabilirsiniz tanıtıma. Sonrasında sizi face hesabınıza yönlendiriyor.
Burada ben çoklu fotoğraf kullandım ki bir paylaşımda pek çok nazarlığım görünsün. Hem kolaj hem de çoklu fotoğrafla en iyisi, benim yaptığım gibi :)  Bu arada fotoğraf altı yazısını da ilgi çekecek şekilde hazırlarsanız daha da güzel olur. Bir de küçük dipnot: tanıtım için gönderdiğinizde bir daha o yayında düzeltme yapma şansınız yok.


Burada "profil"i seçiyoruz.


İlerle butonu ile bir diğer sayfaya geçiyoruz. Burada da hedef kitleyi belirliyoruz. Yaş, cinsiyet, bölge, ilgi alanları vs. Ben yaş olarak 30-65 yaş, cinsiyet olarak kadın, bölge için Türkiye seçtim. İlgi alanlarını seçmedim ki değişik alanlardan kişiler görebilsin profilimi.  Oluşturduğun profile isim verirsen, bir sonraki tanıtımda tekrar tekrar bilgi girmeden kolayca geçebilirsin bu adımı. 

Ve son olarak da bütçemize göre gün belirliyoruz. Ben iki gün için yaptım, 27 tl ödedim. 

Kredi kartı bilgilerimizi girmeden önce son bir kontrol yapmayı unutmayalım. 
İki gün süresince reklama açtığımız yayının yanından "İstatistikleri Gör" seçeneği ile profile kaç kişinin eriştiğini, kaçının takibe başladığını ve diğer pek çok istatistiği görebiliyoruz.

Bu reklam güzel oldu netice itibariyle, reklama karşı iken, aslında bunun takipçi satın almak olmadığını kabullenerek böyle bir girişimde bulundum sonunda ve kısacık bir sürede, düşük bir miktarla 600 takipçi kazandım...
Umarım meraklılarına faydalı olmuştur bu yayın, sormak istedikleriniz varsa yoruma yazarsanız yanıtlamaya çalışayım :)
Muhabbetle..

14 Şubat 2019 Perşembe

MEYDAN OKUMA 14

14. Sana soruyorum bugün gerçekten nasılsın ?

Hamdolsun iyiyim :) 
Yani aslında kafam bi dünya, çünkü işlerin ennn yoğun olduğu dönemdeyiz. Ruh halim de gün içinde olanlara göre, güneşli, sisli/puslu, sağanak ve tipi şeklinde değişiyor. Hava grubu benim burcum, iflah olmaz bir teraziyim. Şimdi iyiyim, enerjim çok yüksek mesela ama bir bakmışsın bir saat sonra hüzünlü bir hale bürünüvermişim. 

An itibariyle iyiyim, sağlıklıyım, huzurluyum. Bugün gerçekten iyiyim öyleyse :) Yaz olsa, bahar olsa, güneş olsa, bin kat daha iyi olurum tabii ki, tıpkı aşağıdaki resimdeki gibi ;)

Bu vesileyle iyilik, sağlık diliyorum size de...




13 Şubat 2019 Çarşamba

MEYDAN OKUMA 13

13- Bugün görsel zevk günü, bakmaya doyamadığın instagram hesapları ile tanıştır bizi.
Allahım sana geliyorum :( Bi türlü okuyamıyorum blogları, yazmakta da gecikiyorum hep!

Tamam, hızlıca yazıyorum öyleyse en sevdiğim, zevkle takip ettiğim bloglardan bazılarını:

@inspirationathome
@leyyabag
@eyidves
@oyakuzeynep
@_esra_akin_
@10marifet
@madebysongultacar 
@dolunayunsalan
@evcil_kedi
@mutfaktamimarvar
@mutlugunkurabiyecisi_asli
@semininmutluelleri
@avucicitasarim
@bambambag

11 Şubat 2019 Pazartesi

MEYDAN OKUMA 12

12. Yaşasın meşhur moda blogger'ı gibi hissedebilirsin bugün kendini. Kullanmaktan asla vazgeçmediğin, bittikçe yeniden aynısını aldığın şeylerini yaz da bilgilenelim..

Peki, başlıyorum,
- Yaz-kış yüzüme kullandığım 50 faktörlü koruyuculu nemlendirici (ki güneş lekelerimin hepsini giderdi) 
- Gözaltı kremi, 
- Gece kremi
- Güneş kremi, 
- Güneş sonrası bakım kremi,
- Göz Makyajı Temizleyicisi, 
- Yüz peelingi, 
- Saç onarıcı, 
- Duş jeli ve çocuklar için şampuan hep Yves Rocher, yıllardır kullanıyorum bu saydıklarımı ve çok da memnunum. Biraz fiyatı yüksek olsa da kişiye özel kampanyalarıyla, doğum gününde yaptığı inceliklerle, sürpriz hediyeleriyle çok memnunum. Tek şikayetim kozmetiğe taksit olmaması ki bu da maalesef genel ülke politikası zaten.. 

Gülsuyu (Rosense) yatmadan önce yüzüm için kullandığım ürün. 

Ayrıca kuru cildim için bebe yağı ve Bioderma duş jeli de sürekli kullandığım ürünler. 
Makyaj malzemelerimi de çeşitli markalardan alıyorum ama öyle ahım şahım da makyaj yapmadığım için, fondöten, pudra vs. hiç almıyorum artık.
Parfüm dersen zaten alerjik bünyeli olduğumdan hiç kullanmadığım bir ürün. 
Başka, başka? Başka bilemedim, yok galiba..

MEYDAN OKUMA 11

11. Son zamanlarda okuyup bitirdiğin kitabın yorumunu yazabilir misin?

Yolun Sonundaki Ev-Oya Baydar

Oya Baydar'ın bendeki karşılığı "Hüzün"
Sıcak Külleri kaldı ile başladım Oya Baydar okumaya, ardından Erguvan Kapısı ve sonra başka kitapları..
Çok seviyorum kalemini. 
Dün biraz şaştı meydan okuma, bugüne kaldı ama epey de oldu bu kitabı okuyalı. O yüzden ben konuyu toparlayıp anlatana kadar, Kitapyurdu anlatsın :)




Morsalkım bütün cepheyi sarmış, üç katı aşıp çatıya kadar tırmanmış, salkım salkım çiçekli dallar damdan aşağı sarkıyor. Ardındaki boydan boya balkonları, o balkonlara açılan geniş pencereleri düşünüyor. Kimler var içerde? Gidenler, kalanlar… Çocuklar büyümüştür, gençler çoluk çocuğa karışmıştır, kim bilir nerelerdeler. Umut? Hatırlanması yasak bölge. Her hatırladığında yasak bölgenin dikenli tellerinin içini kanattığı, acıyı bastırabilmek için hemen uzaklaştığı suç ve günah coğrafyası.”
Bir ülke, bir şehir, bir semt ve bir ev: Yolun sonundaki mor salkımlı ev. Ülkenin yüz yıllık tarihinin kader zincirini kırmak mümkün mü? Yıllarca tüm sakinlerinin birer birer deneyip de başaramadığını uzaklardan gelen çocuk başarabilecek mi? Yoksa bu aile apartmanından çıkan diğer tüm kurbanlar gibi o da zincire eklenecek bir halka mı olacak?
Oya Baydar, 1913’te bir suikastla başlayıp 1960’lı yıllarda aynı apartmanda kesişen çizgilerle ülkenin son yüz yılının haritasını çiziyor. Yolun Sonundaki Ev, okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir Türkiye panoraması.



10 Şubat 2019 Pazar

MEYDAN OKUMA 10

10. Şimdiki aklım olsa şu bölümde okurdum dediğin bir dal var mı ? Anlat bakalım neymiş ?


Daha bilinçli olsaydım, daha iyi yönlendirilebilseydim, meslek seçimimi daha iyi yapabilirdim amma velakin, 42 yaşında yüksek lisans okumuş biri olarak, buna da şükür diyorum :) 
İiletişim olabilirdi belki, gazetecilik, belki halkla ilişkiler gibi bir alan. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi mesela, seamik bölümü misal;)  el sanatları  alanında eğitim alsam en şahanesi olurdu :) Mektepli bir nazarlıkçı hiç de fena olmazdı hani :) 

8 Şubat 2019 Cuma

MEYDAN OKUMA 9

9. Hakkında 5 garip şeyi söyle de bilelim ne kadar arızasın
Bu soruyu ilk okuduğumda hakkımda 5 değil bir tane bile garip şey bulamadım. Sonra sonra düşündükçe buldum ve aklıma şunlar geldi, tüm bunlara bakarak siz söyleyin, var mı bi arızalık durum :))) 

1) Teknoloijik alet kullanmayı bilmem, beceremem. Buna tv kumandası da, beyaz eşyalar da dahil ve hatta diyeyim ki en basit elektrikli  küçük aletlerde bile zorlanırım. 

2) Sağımı solumu ayırdedemem. Birine yer tarif etmem gerekirse, kendimi o yerde hayal etmem gerekir ki, sağ mı, sol mu söyleyebileyim. 

3) Garip mi bilemedim ama Lazca bilirim, annemin dilidir. Konuşulan neredeyse her şeyi anlarım ama konuşmakta bir miktar eksiğim vardır. 

4) Çok stresliysem tırnak yerim :( Aramızda kalsın lütfen ;)

5) 47 yaşında koskocaman kadının hiç uçağa binmemek garip değilse ne? 

BU DA EKSTRASI OLSUN :)
İlkokula başlayacağım sene, yani 6 yaş civarında burnuma çilek kokulu bir silginin parçasını kaçırmışım. O günü hatırlıyorum, vapurdaydık, amcamlaydık sanırım, İstanbul'dan dönüyorduk, demek ki okulun açılmasına yakın bir zamandı ki kırtasiye alışverişi sonrasıydı. Sonrası 4 yıl süren başağrısı, bir türlü anlaşılamaması sebebinin ve en nihayetinde yine İstanbul'a gelip Göztepe SSK'da doktorun burnumdan çıkardığı silgi parçası. Başağrım geçti :) Nasıl bir çocukluktu bizimki bunu sorgulamak lazım. Burnuna silgi kaçırıp da bunu söylememek! Şimdilerde yıkar çocuklar ortalığı bu sebepten. Ki yıksınlar da zaten. Bizdeki neydi peki, özgüven eksikliği, korku -ki bizimkiler korkulacak anne-baba olmadılar hiç... Bu aşamada psikologları göreve davet ediyorum :) 


7 Şubat 2019 Perşembe

MEYDAN OKUMA 8

8. Kolaya kaçıyorum, yazıyı sen yazmak zorunda değilsin. Bırak da bizim için seçtiğin 3 alıntıyı okuyalım bugün.

İtiraf ediyorum bu güne kadar olan sorulardan en çok bu soruda zorlandım. Vay arkadaş, şu google ne güvenilmez dedim, Sosyal medyada dolaşan özlü sözlerin gerçekte kime ait olduğu hep bir muallak...
Teyid etmek, dibine kadar emin olmak da benim işim ama bak hâlâ emin değilim Murathan Mungan'ın sözünden. Bilen varsa hatamı düzeltsin lütfen. 



"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız." Mustafa Kemal ATATÜRK

"Huzurluyum. Mutluluk benim için hiçbir zaman önemli bir kavram olmadı. Daha çok bir rastlantı gibi yaşadım mutluluğu. Kısa anların hediyesi gibi. Yaşamın, karşıma çıkardığı bazı anlar benim için mutluluk demekti.O kadar…" Murathan MUNGAN

"Gözlerini merakla doldur ve sanki on saniye sonra ölecekmiş gibi yaşa." Ray BRADBURY


6 Şubat 2019 Çarşamba

MEYDAN OKUMA 7

7. En çok neyi özlüyorsun bu hayatta hiç düşündün mü ?



Babam gittikten sonra, geçmişle ilgili yazdığım yazıyı paylaşayım ama şu kadarını söyleyeyim insan en çok ailesinin, yakınlarının genç ve sağlıklı olduğu zamanları özlüyor. 

ESKİDENDİ ÇOK ESKİDEN.. 

Eskiden ama sahi ne kadar eskiden? Dün kadar yakın değil mi?
Misal;
Annemin, Elif'le bana, aynı çiçek desenli koyu yeşil kadifeden jile elbise dikip de, herkesin bizi ikiz sandığı zamanlar,
Köyde, çocukken,dedemin kapısının önündeki sedirde, Atilla eniştemin bankadan yeni çıkmış en gıcır paraları bize bayram harçlığı verdiği, dört gözle beklediğimiz o bayram sabahları,
Dedemin evinde, köye bakan cumbada oturduğumuz, dedemin  radyodan TRT4 de şarkı, türkü dinlediği o ağır ağır akan geniş vakitlerin üstünden ne geçti ki?
Dalı kırılıp, aşağı yuvarlandığım o dut ağacından düştüğüm zaman ne zamandı sahi?
Ya şimdilerde bizim evin olduğu bahçede, yaşları yakın en az 10 çocuk sıralanıp, çektirdiğimiz fotoğraf. Siyah beyaz fotoğraftaki, Burda dergilerinden fırlamış gibi görünen, o çok şık, başında geniş kenarlı şapkasıyla poz veren Nil abla. Yıl kaç kim bilir, belki 1975, bilemedin 1976..
Hani şu aşağıdaki fotoğraf var ya, sıralanmışız güzelce, Elif, Nagi, Aslı, ben ve Uğur. Yine siyah beyaz, yine köyde. Oyunu bırakıp nasıl güzel poz vermişiz. Belki sanayağlı, reçelli ekmekten hemen sonra..


Düğün olur, annem güzelce giyinir, ayağında incecik topuklu, sivri burunlu arkası açık gri ayakkabıları, elinde aynı deriden portmeni :) Portmen derken? Siz şimdi onlara clutch diyorsunuz ya hani, işte ondan.

Babama göndermek içindi bu fotoğraf da, yıl 1981 sanırım.  Bak yine Elif'le bir örnek giyinmişiz. Elif'in saçları hep belindeydi böyle. Ayakkabılar dersen, deme..


Emine yenge bayramda, mendil içinde harçlıkla birlikte, bir de kuşlu tokalar verirdi. Nerde şimdi o kenarı nakışlı, zarif kumaş mendiller...
Dün gibi aklımda halbuki, Nesibe yengelerin apartmanında oturuyoruz, annem komşuya gitmiş. Biz de, Elif'le kırtasiyelerde kağıt Şebnem bebek arıyoruz. Hani kıyafetleri kesip kesip, giydirdiğimiz karton bebekler. Bulamamışız bir türlü de, Eski Bursa Caddesine gitmişiz. Karşıdan karşıya geçerken caddenin en başındaki araba ne uzaktı halbuki. Nasıl o kadar çabuk gelip çarptı ki bana.. Üzerinden bin yıl mı geçmiş..
Ve elbette, kızılderili bebeğim. Saçları iki yandan örgülü, püsküllü elbisesi. Merdivenli'nin vitrininde görüp de o çok beğendiğim, alsın diye anneme yalvardığım. Almayınca, hasta olayım da, annem üzülsün diye çıplak ayak taşlara bastığım. Aradan kısacık zaman geçip de, babamın arkadaşı Sevinç ablanın bana aynısının tıpkısı bebeği hediye getirmesi. Mucize değilse neydi??
Araştırma'ya denize gitmelerimiz, bir de Esenköy'e. Dayımlar, teyzemler, biz çocuklar doluşmuşuz kamyonetin arkasına, rüzgarı yiye yiye denize..
Sonra ıhlamura gitmelerimiz. Çocuğuz daha ama söz vermişler, herkes kendi topladığı ıhlamurun parasını kendisi alacak. Bi gayret toplarız biz de... Annem sahiden de verdi bana tüccardan aldığı paradan payıma düşeni. Ben de altın küpe ile o zamanlar çok moda olan ismimin yazılı olduğu o kalın gümüş künyelerden almıştım. 9 bilemedin 10 yaşındaydım muhtemel.
Termal'de lojmanda geçirdiğimiz zamanlar, ormanda, ağaçlar arasında, çitlenbik, kocayemiş, böğürtlen, mevsim ne sunduysa işte, onlarla, dünya nimetle geçen zamanlar..
Kuzenler, kuzen ne ki, amca kızı, dayı, teyze kızı, oğlu bildiğin kardeş..
Babam her gün Cumhuriyet gazetesi alırdı, ben de çocuk aklımla o çok zor bulmacasını çözmeye uğraşırdım.
Babam İstanbul'da çalışırken her gün vapurla gider gelirdi Yalova'ya. Gelirken de çekmeceli çikolatalar getirirdi bize..
Küçük yerlerde çocuk olmak daha büyük şans sanki. Kasaba idi Yalova. Hem köyde hem Termal'de, hem Yalova'da ne güzel zamanlar geçirdik. Çocuk kelimesinin karşılığı olan her ne varsa, hem eylem, hem duygu olarak, dibine kadar yaşadık..
Çocuktuk büyüdük, büyüdük de, teee 47 oluverdik. Milenyumdaki yaşımızı hesabederdik de, 40'lı  yaşlar hiç aklımızın ucundan dahi geçmezdi.
Çocukluk ne güzel şey(di)
Bu da böyle bi post olsun sevgili okur.
Muhabbetle...



MEYDAN OKUMA 6

6. Bugün liste günü, şöyle bir düşün tekrar tekrar dinlemekten vazgeçmediğin 7 şarkılık bir liste hazırla..
Tamam :)

Yalnız baştan uyarayım, benim listem pek ortaya karışık. Şarkı, türkü benim işim ve göreceğiniz üzere biraz da melankolik şarkılar/türküler en sevdiklerim. 
7 şarkılık liste seçmek pek çok zor! bi dünya 7'lik listeler hazırlayabilirim size, bu onlardan biri olsun, ilk aklıma gelenler..

Keyifli dinlemeler.. 

1) Mehmet Güreli/Kimse Bilmez



2) Ahmet Kaya/Hep Sonradan

3) Neşet Ertaş/Cahildim Dünyanın Rengine Kandım


4) Zeki Müren/Aldığım Her Nefesin Birisi Senin
5) Erol Evgin/Sevdan Olmasa

6) Sezen Aksu/Hasret

7) Nazan Öncel/Geceler Kara Tren


5 Şubat 2019 Salı

MEYDAN OKUMA 5

5. Sana ilham veren şeylerden bahset belki başkasına da ilham kaynağı olur.

Olur :) Bir gün gecikmeli ama yakalayayım hemen meydan okumayı :) 

Yaptığım el işlerinde ilk ilham kaynağım elbette Pinterest. Şimdilerde ben ilham oluyorum aynı mecrada, ne mutluluk :)
İlham birden bire geliyor, böyle bi nevi vahiy gibi, aniden düşüveriyor aklıma, hani ünlü besteciler derler ya, "Gece aklıma gelir, kalkar kaydederim." diye. Bende de öyle gibi. Yüksek lisans yaparken akşam ders saatinden önce 1 saat kadar vaktim olurdu, ben de o arada kütüphaneye giderdim. Orada dekorasyon dergilerine bakardım. Çok ilham aldım o dergilerden, herhangi bir aksesuar, renk tonlaması ilham oldu bana. Küçük defterimi çıkarır not alır, aklımdaki modeli çizerdim. 
Sonra bir de kuaförde saçımı boyatırken kadın dergilerinden de ilham aldığım çoktur. Orada da aksesuarlar ışık çaktırır beynimde. 
Bir de tabii güzel dostlarım var benim sanal sanal, bir kısmı da sanaldan sonra gerçek gerçek. Onlar da çok ilham verir, geliştirir beni. 
Ve tabii girişimci kadınlar, çok severim hikayelerini okumayı. Nereden nereye, nasıl geldiklerini öğrenmek umut verir, ilham verir bana. 
Şimdilerde en çok geriye dönük yaptıklarıma bakarak kendimden ilham alıyorum. Çok şükür Rabbim bana bu özelliği bahşetmiş. Yaratıcılık (bilmem sonsuz mu ama) benim için tutku gibi. Yeni, yeni, daha yeni şeyler tasarlamak, içimden geleni, somut hale getirebilmek! Hamdolsun.. 
O zaman ilhamımız bol olsun diyeyim ve  ennn sevdiklerimden birini ekleyeyim buraya da..


Sağlıcakla..

4 Şubat 2019 Pazartesi

MEYDAN OKUMA 4

4. Hava nasıl olursa olsun, yürüyüşe çık bugün, o gün gözüne ne güzel göründüyse bir kaç fotoğraf da çek, anlat bakalım neler oldu ?

Öğle arasında çıktım bu post için! Size de birazcık Üsküdar getirdim :) Çok seviyorum Üsküdar'ı, esnafını, kadim kent olmasını, her şeyini çok seviyorum işte. 
Bugün de şansınıza hava miss! Kim inanır şu fotoğraflara bakıp da Şubat 4 olduğuna. Bildiğin Mayıs, bildiğin hıdrellez gibi..

Gezdireyim mi sizi biraz. 
Biraz boğaz havası önce: 



Sonra bir ara sokak ki, şahane!

Camiler, minareler olmazsa olmaz elbette..

Kan bağışı çadırı! Bağışlar mısınız siz de düzenli kan?
Kızılay'ı çok seviyorum..



Gölgemi de göndereyim size..


Çeşmeler, camiler! Mihrimah Sultan Camii, 3. Ahmet Çeşmesi


Bak ne güzel oldu bu meydan okuma, hem yazdırıyor, hem gezdiriyor insanı :)
Muhabbetle..

1 Şubat 2019 Cuma

Meydan Okuma 2

Meydan Okuma 2

Düşün ki bugün doğum günün, sana ne alınsa mutlu olursun? Şöyle güzel bir hediye listesi yapsana kendine..

Şöyle scrapbook dedikleri türden defterler var ya hani, ciltli, süslü, böyle biraz eskitme, Esracığımın yaptıkları gibi defterler, onlardan olsa, 
Böyle renkli renkli gazlı kalemler ama her tondan, diyelim 50'lik kalemler,
Renk renk kurşun kalemler, 
Keçe iğnelemeden bir kolye mesela...
Salaş bir triko ama böyle çok tatlı bi nar çiçeği renginde, bol, yakası yana kaykılanlardan ;)

Yeterli, paket yapalım lütfen :))  

Meydan Okuma 3

“Bazı evlerde hep pişen bir yemek vardır. Pişirmekten vazgeçmediğin bir tarifi bizimle paylaşır mısın ?

Her Muharren ayında bazen bir, bazen birden çok Aşure pişiririm. Tarifi şurada

Ama sık sık yaptığım "Nakışlı Dolma" da bildiğin efsane :) Onun tarifi de şurada

Zaman zaman mutfakta vakit geçirmeyi, radyo eşliğinde yemek, kek-börek pişirmeyi çok seviyorum. Esasen sevdiğim daha çok eve yayılan o evi yuva yapan kokudur :)

Afiyetle..
Mutlu pazarlar


MEYDAN OKUMA

Ezgissimo başlatmış etkinliği, Şebnem de katılmış :) Ben de katılayım dedim. Şubat boyunca sürecek, her güne bir yazı şeklinde bir meydan okuma. ilk gün bugünmüş, ben -yine- davetli olmasam da, kendi kendimi davet ettirip katılıyorum etkinliğe :) Şebocum bana referans olur musun ;)
Teşekkürler ederek Ezgi'ye, başlayalım :)

(Allahım sen mahçup etme! Her gün soruları düzenli olarak cevaplama azmi diliyorum kendime)

İlk soru şöyle:

1- İlk gün tabii ki giriş yapacağız. Anlat bakalım bu meydan okumaya başlamayı neden kabul ettin ?

"Meydan Okuma" kışkırtıyor çünkü, "Hadi!" diyor, "Davran!" diyor, "Silkelen de kendine gel!" diyor. Motive de ediyor yazma konusunda, ki ben ne çok severim yazmayı, anlatmayı bilen biliyor :) 
Yazarım böylece, mecburiyetten de olsa, her gün yazarım (inşallah!) 
Ve 28 gün sonunda da kendimi bi güzel ödüllendiririm :)

"Kabul ettin" derken, teklif gelmedi ama benim içimden katılmak geldi, çemberin dışından bakmaktansa, içine gireyim de güzelce sohbete katılayım istedim. Hem Şebnem benim de arkadaşım :) 

Her güne bir sorunun yer aldığı linki de buraya ekleyeyim.

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.