25 Kasım 2024 Pazartesi
OSMAN, DÜNYA BU KADAR, AYRILIŞ..
15 Kasım 2024 Cuma
Halimiz, ahvalimiz..
Saadet o kadar lâzım ki yaşayana;
Billâhi can verir uğrunda insan.
Hem o kadar boş ki mesud olmak,
Gün yüzü görmeden ölenlerin arkasından.
Özdemir Asaf “Sabaha Kadar” şiirinin şu kıtasında tam da
benim ruh halimi anlatıyor. Küçük, küçücük, anlık, belki de çoğu kimsenin yüzüne
bakmayacağı minicik mutluluklar bana dünyalar kadar geliyor ve verdiği mutluluk
seviyesi böyle tee arşa kadar çok zaman. Lâkin, içinde bulunduğumuz dünya (pandemiden
bu yana özellikle) ve dahi memleketimiz bizim bu küçücük, minicik mutluluklardan
sebeplenmemize çok mani.. Her sabah kahvaltı hazırlarken izlediğim NTV sabah
haberlerindeki (ki spiker Osman Girgin’e çok alkış!) şiddete dair haberler
bütün neşemi alıp götürüyor.
Sonra dalgalandım da duruldum halleri bütün gün. Neşelen,
mutlu ol ardından bi posta üzül, kederlen..
Ki tam da pandemiyle birlikte değişen hayatımda, “üç günlük
dünya, yaşayalım güzelce” kafasındayken bu kadar mı beter bir devre denk gelir
insan.
Yahu geri dönüp dönüp, yaşadığımız dar günler de dahil, bu
kadar genel bir ümitsizlik, karamsarlık,
bu kadar karanlık dönemleri hatırlamıyorum. Misler gibi yaşamışım meğer buradan
o zamanlara bakınca.
Tamam, Cuma mutlusu benim, Yalova dan sebep memleket
havalarıyla mutlu olan, köyde annemle/Elifle geçirdiğim zamanlardan, cümle akrabalarımla
yaşadığım anlardan, o çok sevdiğim dostlarımla bir araya gelmekten hepsinden son
derece memnun olan benim ama bi yanım da hep şiirin son iki dizesi..
İstiyorum ki, tam da Cahit Sıtkı’nın şu dizelerindeki gibi
memleket olsun..
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı
olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden
olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Muhabbetle..
21 Ekim 2024 Pazartesi
53 Yaş Hatırası
Günaydın,
Bu fotoğraflarım, blogda da kalsın.
Adını da 53 yaş hatırası koyalım bu postun. Aslında "53 yaş meydan okuması" olsun dedim ama hayatta meydan okuduğum hiç olmadı sanki. Olduğum gibi öylece, tatlı tatlı yaşıyorum bu hayatı ama esasen şu fotoğraflara bakınca 53 yaşına henüz basmış bi kadın da görmüyorum laf aramızda ;) Hem neydi sahi, sayılarla işimiz yoktu di mi artık :) Ne yaş, ne kilo, ne boy, ne de başka sayılar. Zaten sayılarla aram evvel ezel olmadı hiç. Matematikten bu kadar bihaber olmak belki de bu hayatta en üzüldüğüm konu. Geçen yıl öğrendim ki, disleksinin bir çeşidi olan "diskalkuli" -bilhassa matematik öğrenme güçlüğü- özel öğrenme güçlüğüymüş ve bütün belirtileri de bende mevcut. Onu geçelim şimdi, morlara odaklanalım biraz ;)
Geçen hafta sonu, Yalova Koruköy kumsalında Meralciğim çekti. 1,5 yıl önce de böyle tatlı fotoğraflar çekmişti ama bunlar daha bi havalı oldu sanki ;)
Çekim günü hava bi açtı, bi kapadı, bi esti, bi yağdı ama neticede güzel kareler çıktı ortaya.. Üşüdüm de çok fotoğraf çekilirken, hatta eve gidince kendimi hastalanıyor gibi hissettim ama -hayatımda ilk kez- gidip bi kelle paça çorbası içtim şifa olsun diye ve o mis gibi çorba iyi etti beni :)
Muhabbetle...
Not: Devamı geldikçe ekleyeyim yeni fotoğrafları :)
23 Mayıs 2024 Perşembe
NAİM, REHA, TİMUR VE SAİRE..
Naim, Reha ve Timur (ya da timör) bugünkü mevzu. Bu sezon Türk
dizilerini izleyenlerle ve bu isimleri bilenlerle devam edeceğiz konuşmanın
bundan sonrasına 😉
Olabildiğince kısa anlatmaya çalışacağım, akşam Sandık
Kokusu’nu izlerken ve sonrasında yastığa kafamı koyduğumda düşündüğüm şeyleri..
Naim tam bi şerefsiz! Zira karısıyla birlikte yaşadığı eve
imam nikahıyla -güya- evlendiği kadını getirmesinin başka bir izahı yok.
Bununla birlikte eşi Meryem’i, çalışmaya gittiği evdeki doktor Levent’le
ilişkisi olmakla suçluyor.
Reha tam bi haysiyetsiz! Zira karısının en yakın arkadaşıyla
ilişkisi varken, boşandıktan sonra karısının bir başka erkekle birlikte
olmasını asla kabullenmediği gibi istiyor ki Karsu, boşanmış da olsa, ona sadık
kalsın..
Timur tam bi kibir abidesi ve hadsiz! Zira karısını upuzun
yıllar aldatıyor ve sevgilisinden bir çocuğu oluyor, buna rağmen, boşanma
aşamasındaki Bahar’ı bırakmak istemediği gibi doktor Evren’le kendisini aldatmakla
suçluyor.
3 adam da hem karnım doysun, hem pastam dursun modunda ve
üçünden de kurtulmak çok zor. Kadınlar kendilerine yeni bir hayat kurmada,
hayata yeniden ve yeniden başlamada, küllerinden yeniden doğmada mahirler ama
neden sürekli bu tür zor ve çetrefilli işler hep kadına kalıyor? Bi sormak lazım,
neden erkekler tarafından kül haline getiriliyor kadınlar ve neden küllerinden
yeniden doğmak zorunda kalıyor? Ya da şöyle sorayım, bırakın dizileri, bakın
etrafınıza, duyduklarınıza, boşanmalarda en çok zarar gören, mağdur edilen/olan
kadınken neden erkekler için daha kolay hayatın kalanını idame ettirmek?
Bu sezon seyrettiğim üç dizide de güçlü kadınlar ve şerefsiz
kocalarının çok gerçek ama esasen senaryodan ibaret hikayeleri bana bunları
düşündürdü dün gece ve sinirlendim de çok..
Allah cezanızı versin Naim, Reha ve Timör, bi düşün şu
güzelim kadınların yakasından yahu 😉
15 Mayıs 2024 Çarşamba
DEĞİŞİM/DÖNÜŞÜM
Önce/Sonra
İki fotoğraf arasında var 3 yıl…
Bu fotoğraf değil ama 2,5 yıl kadar önce bir başka
fotoğrafta kendimi ilk kez bu kadar kilolu görünce aydım ve hemen spor salonuna
yazılmaya-vazgeçmeyeyim diye de yıllık üyelik yaptırarak- karar verdim.
Esasen ilkinde 3 yaş daha genç bir kadın var ama öyle görünmüyor
sanki, tam tersi gibi di mi 😉
3 yılda varmadım bu noktaya, o kadar uzun sürmedi, 2 yıldır
böyleyim neredeyse. Sandığınızdan daha hızlı ve daha kolay. Spora başladığımın
6. Ayında 7 kilo vermiştim zaten. Sonrasında biraz daha oynadı kilom, arttı bi
miktar ama aksatmadan 2,5 yıldır devam ettiğim sporun verdiği sıkılaşma bâki
kaldı. Diyet yok hiç bu arada. Ömür boyu ol(a)madığı gibi şimdilerde de yok ama
biraz ekmek/makarna/pilav/börek eksildi hayatımdan. Kahvaltıda da yok ekmek,
akşam yemeğinde de. Hafta sonu kahvaltılarında ve Yalova’da anne kahvaltılarında
var ama 😊
Benim hayatım denge üzerine kurulu, yemek ve spor da
dengede. Hafta içinde biraz daha dikkatle ve sporla, hafta sonunda gönlümce
yediklerimi dengeliyorum.
Zayıflamak insanın hareket alanını genişletiyor. İstediğin gibi
giyinmek bonusu ama esas önemlisi verdiği
sağlık hissi. Belin tutulmuyor, sırtın ağrımıyor, bunlar da spor ve bence daha çok
da pilates sayesinde.
Ve bir de, troidimin tamamına yakınının alınmış olmasından
sebep kemiklerime iyi bakmam lazım. Üstelik 3 teyzemde de maalesef kemik
erimesi olduğundan ileriki yaşlara yatırım yapmam gerekiyor. Hipotroidi
hastaları metabolizmaları yavaş
çalıştığından kilolu olur diye bir algı var ama ikinci fotoğraftaki 52
yaşındaki kadın yalanlıyo sanki bunu 😉 İtibar etmeyiniz yani bu tür genellemelere…
Sadece zayıflamak da değil ikinci fotoğrafın sebebi. Hayatın
rotası tamamen değiştiğinde yani bi bakıma rota yeniden oluşturulduğunda,
yüklerden kurtulmak, bi bakıma küllerinden yeniden doğmak, gücünün farkına
varmak da insanın enerjisini değiştiriyor. O dinginlik ve huzur neticesinde “Sana
ne oldu böyle”li cümleler de çok oluyor. Zaman zaman anlatıyorum yaşadıklarımı,
değişimimi, biliyorsunuz çoğunuz..
Geçenlerde arşivde bi fotoğraf ararken, 3 yıl kadar önce
köyde dut silkelerken çekilen ilk fotoğrafa rastlayınca şaşırdım bi. Sonra, fotoğrafa
rastladığım gün çekilen ikinci fotoğrafı, kolaj yapıp, kankalarımla olan iki
ayrı watsapp grubunda paylaştığımda
kızlar inanamadı ve çok tebrik ettiler beni 😊
Ben de kendimi tebrik edeyim şimdi “Afferin kız sana,
böylece dewamke” 😉
Yaşlanmak değil mesele, yaşlanacağız elbet ama güzelce
yaşlanalım, sağlıkla inşallah. Bunun için de en çok kendimize yatırım yapalım
elden geldiğince..
Sadece kankalarımla paylaştığım bu fotoğraflar size de ilham
olsun harekete geçin. Her ne iyi gelecekse, oradan başlayarak değişin, dönüşün.
Hem astrologlar da boğa burcundaki yeni ayın bunun için en doğru zaman olduğunu
söylemiyorlar mı? “Uranüs sarsarak değiştirir, yeniler uyandırır.” diyor aysinaltun
“Uyanma vakti geldiyse bir
uyandıran olur elbet! Kimine hızır, kimine uçan kuş, kimine biten ot... Kimine
açan çiçek, kimine akan su, kimine dilsiz taş...” Tapduk Emre
Muhabbetle…