Kestane zamanıydı bayramda bol bol yedim, Ayşe yenge toplamış (çok da zahmetli toplaması!), her dakika döne döne, çoluk çocuk kestane partisi yaptık balkonda :)
*********
Yoldayız, gidiyoruz, ben lise arkadaşlarımla buluşmaya, kocam da İstanbul'a gitmek üzere köy yolunda aheste beste yürümekteyiz. Tam soğuk suya yaklaşmışken, hiç konuşmuyoken (kocam sinirden elimi henüz tutmamışken) dedi ki: "Verdik çocuklara şurubu ama nolcak bakalım halleri, ikisini de hasta ettik" en bet sesiyle... Ben (içimden ama) "Napalım yani, hasta oldular işte, çocuk bu hasta olmadan olur mu, sanki evde olmuyolar, buraya denk geldi bu sefer, ben miyim sorumlusu" e bu içimdekileri kocam duymadığı için "Hiçbişey demiyosun!" demek suretiyle beni tahrik etmekte :( Ben - dışımdan "Ya susar mısın lütfen, komşular geçiyo!" Susmadı :))) Komşular duydu mu bilmem, bahçe kapısını açınca fişek gibi fırlayan ve bize refakat eden Bahtiyar (köpeğimiz olur kendisi!) şahit hepsine diye düşünürken duyan biri daha varmış meğersem :( 1 km kadar önümüzde yürüyen-hala kim olduğunu çıkaramadığım bizim köyden bir kadın... Biz, komşu geçti nasılsa, boşver bahtiyarı diye birbirimizi yerken, kadın için de "Ohooo, bir kilometre var aramızda, nerden duyacak" diye rahat rahat yerken hatta birbirimizi... Bahtiyar kadına yetişince kadın bize dönerek "Kavga etmeyin hastalık için, grip salgını var her yerde!" deyiverdi :( Bizde ses yok, kadın "Ben de diyorum Bahtiyar ne arıyo burda, demek ki sizinle gelmiş, sen Rabiye Abla'nın gelini misin?" Ben suratım beş karış "Değilim, kızıyım" Keşke deseydim geliniyim, hatta deseydim ki, uzak akrabasıyım da bayram ziyaretine geldim, hatta keşke Kayseri'den geldik deseydim (arabanın plakası Kayseri :))) Kimlere anlattı acaba kadın bunları bilmem :( Gördün mü sen Rabiye Abla'nın kızıyla damadını, çocuklar hasta oldu diye nasılda kapışmışlar bayram günü :))"
*********
Arabadayım, şoför koltuğunda, arkada Elif ve uyuyan bir bücürle! Teyzemin kurban etlerinin kıyma yapılması için gittiğimiz Yenimahalle'den dönüyoruz. Eve çıkan yokuşun en ama en bi bayır yerindeyim (ki burda bizim köyü bilenler bir "Voymeeeee" diyeceklerdir :) ) tam Cemile yengelerin evinin önündeki yerde, karşımdan kocaman bir otobüs (ben diyim 50 siz deyin 100 kişiliklerden) bizim evin aradaki yoldan bir Termal minübüsü, bir de özel oto çıkmakta ve hayal edin bunların hepsi üstüme üstüme gelmekte, ben yokuşta el frenini çekmek suretiyle bekliyorum, Elif içinden kimbilir ne dualar ediyor :) Ve bu aciz kulunuz, arabaların geçmesini beklemek suretiyle o yokuşun tepesinde, arabayı bir milim kaydırmadan, bir gram panik yapmadan seyahati sonlandırıyor :) Acemi şoföre bir "Alkış" istiyorum sayın seyirciler :)
Yazı Bonusu:
"Ey
aşık ! Korkma sev. Öldüğün yerde değil, dirildiğin yerde sev. Sana mânâ katanı
sev. İki iken bir olabileceğini sev. Ona sahip çıkamam diye korkma; ikinize de
sahip çıkan var nasıl olsa ! ” Mevlana....