tag:blogger.com,1999:blog-76587559584777607802024-03-08T03:34:11.434-08:00Esen AktaşEsen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.comBlogger655125tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-35325041925044130542024-02-20T02:23:00.000-08:002024-02-20T02:23:43.367-08:00CEMRE DÜŞTÜ <p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPYJeQiplV2c-7OgnWQLEIb4NykaUVGbm2LBMjJro40eZSU5fxV-52-YBrX56SE2UPwOdAhIbTTOGJja_6EurtU5UxyiB1luXBxook8xJyTgYPZQGQL5CjeMV8CpT-Tp6PzmqRFm6S3yUd4E-f94jT9uuFimDUVyPaIakyrlNNHxAjUVxpoJkbZl1w46o/s1800/E3A7DB76-14C2-4EB4-B102-BB5152F41D96.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1800" data-original-width="1440" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPYJeQiplV2c-7OgnWQLEIb4NykaUVGbm2LBMjJro40eZSU5fxV-52-YBrX56SE2UPwOdAhIbTTOGJja_6EurtU5UxyiB1luXBxook8xJyTgYPZQGQL5CjeMV8CpT-Tp6PzmqRFm6S3yUd4E-f94jT9uuFimDUVyPaIakyrlNNHxAjUVxpoJkbZl1w46o/s320/E3A7DB76-14C2-4EB4-B102-BB5152F41D96.jpeg" width="256" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibryPw5U_acSXsTPieQ1jbxkMNSPsZ20CTsFBqnE4NX0OXdfyyXfkySpycH2QQk9falHKrL6I4AjnowmnG9E4UyP6sX8Ckbs1HSRXSTAOa6FPHNAMYrbGS6Af88f6g-tB1eeLOdfq8ELIOoIOFpUwjbOyM5oKgXmaIjYRHy8zsNOE2pNUtPjp6V_Y9RlY/s4032/IMG_7846.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibryPw5U_acSXsTPieQ1jbxkMNSPsZ20CTsFBqnE4NX0OXdfyyXfkySpycH2QQk9falHKrL6I4AjnowmnG9E4UyP6sX8Ckbs1HSRXSTAOa6FPHNAMYrbGS6Af88f6g-tB1eeLOdfq8ELIOoIOFpUwjbOyM5oKgXmaIjYRHy8zsNOE2pNUtPjp6V_Y9RlY/s320/IMG_7846.jpeg" width="240" /></a></div><br /> <p></p><p class="MsoNormal">Ruhumun havaları bulutlu <span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";">⛅️</span> biraz da kapalı <span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";">⚡️</span>
bu aralar ama bu durum cemrenin düşmesine sevinmeme mani değil elbette <span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";">🙃</span>Bugün
havaya düşen cemrecim, 20’sinde toprağa ve son olarak 27’sinde suya düşecek. </p><p class="MsoNormal">Dünyada şaşmayan, hiç yanıltmayan, zamanını kollayan, es geçmeyen tek şey doğa
sanki. Vakti saati geldiğinde, bir bir gerçekleştiriyor döngüsünü. Cemreler tek
tek düşerken, her biri kalbimize de düşse keşke. Böyle küçük küçük çarptırsa
kalbimizi, havayı, toprağı ve suyu ısıttığı gibi ısıtsa içimizi, hoş eylese <span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";">😊</span> </p><p class="MsoNormal">Ne var peki başka böyle şahaneli? Misal #marteniçka var 1 martta. Şubatın son
gecesi, yıllardır yaptığımız gibi kırmızı, beyaz iplerle hazırladığımız
bileklikleri dileklerle geçireceğiz bileğimize ve mart boyu, kırlangıç ya da
leylek kollayacağız bileğimizden çıkarıp, meyve veren bir ağacın dalına asmak
için. @oceannekizsevgisi Öceciğime selam olsun, blog zamanlarından, upuzun
yıllar önce ilk ondan duymuş ve okumuştum güzel hikayesini marteniçkaların..</p><p class="MsoNormal">Sonra
bahar bayramı, 21 Mart #nevruz gelecek <span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";">🌿🌸</span> </p><p class="MsoNormal">Sonra canım
#Hıdrellez var 6 Mayısta <span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";">🌹</span>Heyecanla, umutla,
coşkuyla bekliyorum bu yıl da.. Hızır/İlyas kardeşler bu yıl da dokunacaklar
ruhuma, biliyorum.. </p><p class="MsoNormal">Kadim geleneklere, kutlanacak her şeye deli bir iştah var
içimde. Sonsuz inanç besliyorum her birine.. Kocaman bir ağaç düşünün, her bir
dalında bu yazdıklarım gibi özel ve güzel demler. Zamanı geldikçe her birine
uzanıp payıma düşeni alıyorum ve her seferinde mutlulukla karşılıyorum geleni.. </p><p class="MsoNormal">E madem cemreler geldi müjdecisi, bahar gelsin, hoş gelsin, hoşluklar getirsin… </p><p class="MsoNormal">Not: Gözlerime senin kadar hayranlıkla bakan çok az gördüm yeminle Miçocum <span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";">💙</span><o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"><span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";"><br /></span></p><p class="MsoNormal"><span face=""Segoe UI Emoji",sans-serif" style="mso-bidi-font-family: "Segoe UI Emoji";"><br /></span></p>
<br />Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-62807364362180811332024-01-30T02:39:00.001-08:002024-01-30T02:39:46.984-08:00ÖLÜR İSE TEN ÖLÜR, CANLAR ÖLESİ DEĞİL.. <p> </p><p class="MsoNormal">Geçenlerde instagramda paylaştığım posta bi arkadaşımın yaptığı yorumdan
hareketle, o gün de yazdığım üzere, öte aleme geçmiş bazı özel kişiliklerden bahsederken
-di’li geçmiş zaman sanki haksızlık.. Arkadaşımın pek kıymetli annesi gibi babam
için de bu böyle. Geniş ama gepgeniş zamanlara layık çünkü bazı şahıslar.
Geçmişe hapsedilmemeli onlar. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bedenen
gitseler de, ruhen hep buradalar. Bu sebepten babamdan bahsederken, sanki yaşıyormuş
gibi cümlelerim hep. Biliyorum yanlış ama hiç “rahmetli” de diyemedim babama.
Dersem sanki sahiden gidiverecekmiş gibi hissediyorum. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Ölmek ne ki? Yunus Emre’nin felsefesindeyim ben. “Ölür ise
ten ölür, canlar ölesi değil..” Yaptığıyla, söylediğiyle, bıraktıklarıyla,
genlerinden bize geçenlerle, cennet bahçesiyle yaşıyor babam. Bahçesindeki
meyvelerden yiyen kuşun, böceğin, yazın bahçeye kadar gelen, ayının, çakalın,
tilkinin, domuzun rızkında babamın payı varsa, devri de daim olacaktır inşallah..
<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Bi özellik var babamdan bana geçtiğine inandığım ve belki de
ennn sevdiğim özelliğimdir bu. Kalenderliğim! Oluruna bırakma, geleni olduğu
gibi kabule gayretim, uzlaşmacı yapım, zamanla, yaşla, olgunlukla vardığım noktadaki
“Bu da geçer yaHu”culuğum. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Hamdım, piştim, yandım”da sanki hamlık kısmını geçebildim
gibi hissediyorum çok şükür. Pişmek ve yanmak kısmet olur mu bilmem ama vardığım
noktada bildiğim iyi ki Dersim’li babamın kızıyım ben..<o:p></o:p></p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-13169319746456014432024-01-11T06:22:00.000-08:002024-01-11T06:22:34.433-08:00BU HİKAYE SENDEN UZUN OSMAN-AYLİN BALBOA<p> </p><p class="MsoNormal">“O günden beri kendime, kendimin en kral arkadaşı muamelesi
yapıyorum anlayacağın. Acıkınca canı ne isterse onu ısmarlıyorum, bunalınca
çıkıp bi hava aldırıyorum, kafası bozuksa içmeye gidiyoruz beraber. Ağlamaya
başlarsa, bi komiklik yapıp güldürüyorum filan. Çok eğleniyoruz biz.”<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">E beni ve içimdeki kral arkadaşım diğer beni anlatmış ya
Aylin Balboa “Bu Hikaye Senden Uzun Osman” kitabında. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Çok sevdim kitabı, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Storytel de dinledim. İlk olarak bu kitabı
seçmem isabetli bir karar. Okuma konusundaki idolüm Şebocuğumun önerdiği
kitaplar arasındaydı. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Yukarıdaki cümleye dönecek olursak, kendine en kral
arkadaşın muamelesini yaptığında, sen ve içindeki sen pek mutlu. Üç günlük
dünyada kendini acımasızca eleştirip, sürekli yermek, ızdırap çektirmek de bi
tercih, bu şekil gereken özeni gösterip, iyi geçinerek, isteklerine kulak
vererek krallar gibi yaşamak da.. Hayat tercihlerden ibaret. Bazısı benim gibi
te en baştan seçer, şartlar ne kadar zor ve kısıtlı olsa da, imkanlar dahilinde
krallar gibi yaşamayı, bazısı da yaşayıp gördükçe, olgunlaştıkça diğer
türlüsünü bırakabilmeyi. Olsun öyle de, böyle de doğruya ermek çok kıymetli. Geç
olmadan diyeceğim ama geç diye de bir şey yok ki. Her şey vakti saatine esir
nihayetinde.. Hesaplaşmak ya da bir türlü hesaplaşamadığından uzun zamanlara
yayılması insanın kendiyle sulh olabilmesi hayatının hangi evresine denk
geliyorsa artık.. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Nihayetinde okumak güzel, “Ah!” diyorsun. “Ne kadar da ben!”
İlham alıyorsun bir de tabii. Yine kitaptan not aldığım şu satırların da
güzelliği <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span></span> “Aşktan,
sevgiden geçtim. İnsanız, şefkate ihtiyacımız var Osman”<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">“İnandım kendime, inanır mısın? Onu diyorum işte, kendine
inanırsan da kurtulursun Osman.” <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Not: De ki bana, “Hadi gidiyoruz 90’lı yılların sonuna,
Bodrum tatilindeki şu gencecik hallerine, yaşa baştan hayatını gönlünce.” Yok,
istemiyorum, ne o yaşlara dönmek, ne de aradaki yılları tekrar yaşamak
istemiyorum. Böylece, olduğum halime razıyım.<o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBrabKVj7Li9QHUberGszSvdqu_fE7QGtJU2PKHOnb-0SfmxhOJ57bexLXGMyJWHZFcV_8fL9F29rMPZlrGRUBLbVAisbrQTdbqgoTNzHz8BZ5d_mHQXjoUcyNR1WsJDZb6Ars5rFyaRXsJ-lqhFwSmkgApiS_Ok1md_yBdNbk5Me6pR0P0w0jigG62x8/s901/IMG_6062.jpeg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="901" data-original-width="741" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBrabKVj7Li9QHUberGszSvdqu_fE7QGtJU2PKHOnb-0SfmxhOJ57bexLXGMyJWHZFcV_8fL9F29rMPZlrGRUBLbVAisbrQTdbqgoTNzHz8BZ5d_mHQXjoUcyNR1WsJDZb6Ars5rFyaRXsJ-lqhFwSmkgApiS_Ok1md_yBdNbk5Me6pR0P0w0jigG62x8/s320/IMG_6062.jpeg" width="263" /></a></div><br /><span style="font-family: Wingdings;"><br /></span><p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: Wingdings;"><br /></span></p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-39792386603266675552023-12-26T22:46:00.000-08:002023-12-26T23:00:09.083-08:002023 BİTERKEN.. <p><span style="color: #444444;"> Açık açık değil de üstü kapalı anlattım tam 3 yıldır
yazılarımda. 2020 Kasım’da ilk covid geçirdiğimde ne oldu bana, nasıl oldu,
neydi beni bu karara iten, bunu en iyi ben biliyorum ama istiyorum ki bana
olan, benim başardığım, pes etmeden, ümitsizliğe düşmeden üstesinden geldiğim
tüm eşikler başka kadınlara da kolay olsun. Benim arsız enerjim, neşem,
ümitvarlığım, pozitifliğim nasıl işimi, yolumu kolay kıldı, dilerim ihtiyacı
olmasın hiçbir kadının ama ihtiyacı olanın da işlerini kolaylaştırsın, zoru
kolay eylesin. Bahsettiğim konu 18 yılın ardından boşanmak. Önceleri karanlık,
karar verene kadar zifiri karanlık hem de. Karar verdikçe gün ışıması gibi
yavaş yavaş aydınlanan seher vakti gibi serin ve ışıklı zamanlar.. Bir yazıda
anlatmıştım, aslolan niyet etmek, karar vermek, sonrası adım adım o hedefe
kararlılıkla yürümek. O oldu, bu oldu, istediğin gibi olmadı, kaldı hakkın
diyelim. Kalsın, bırak! Bırak ama gönül rızasıyla bırak, aklın da kalmasın ki
huzur seni bulsun. Sen vazgeçtikçe misliyle seni bulacak her ne ise bıraktığın, inan. Böyle oldu tam olarak!</span></p><p class="MsoNormal"><span style="color: #444444;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #444444;">Gelelim bu 3 yıldan benim kârıma. Bi kere gördüm ki, ben o
eski ben değilim. Kabuğumu kırdım attım bi kere ya da hep dediğim o güzel, o
huzurlu kozama artık ihtiyacım kalmadı ve terk ettim (Kozamı terk ederken de
kendi kendime söz verdim, bir daha içine saklanacağım bir kozaya ihtiyacım
olacak durumlara düşürmeyeceğim kendimi). Biraz zor olmakla birlikte sonrası
misss.. Bakıyorum şimdi kendime, evvelden de mutluydum, ben evvel ezel hep
genelde hep mutluydum zaten ama kendimin, yapabileceklerimin, gücümün farkında
değildim. Farkına vardım ve barıştım kendimle. Kendiyle barışan, kendine
güvenen kadın neler yapabilir, bir başkasına ihtiyaç duymadan, muhtaç olmadan
her şeyi kendi kendine, güzelce, hakkıyla nasıl yapabilir biliyorum artık.
Zaman zaman zorlanıyorum ama genele bakınca fena değilsin diyorum kendime...
Bir yuvayı yeniden, sıfırdan kurmak, ev kiralamak, evin tüm ihtiyaçlarını tek
başına karşılamak, eksikleri bi şekil tamamlamak, çocukları idare etmek,
çalışmak, araba kullanmayla barışmak ve hatta çok da zevkle kullanmak. Bunlarla
birlikte hayattan keyif alarak, dostlarla geçirilecek kıymetli zamanlar
yaratarak yaşamanın hakkını vermek. Olan biten bu
;) <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #444444;">2024’ten beklentim, olduğu gibi, böylece ama sağlıkla,
afiyetle, huzurla geçmesi.. Memleketin refahı ile birlikte her bir ferdine refah içinde bir yıl olsun.. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #444444;">Hoşlukla gel bakalım 2024 <span style="font-family: Wingdings;">J</span></span></p><p class="MsoNormal"><span style="color: #444444;">Not: Instagrama yazdığım bir yazı bu ve bundan böyle orada yazdıklarımı (eskiler de dahil) buraya ekleyeceğim ki arşiv olsun bana da.. </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #444444;">Dip Not: 2024 için bir dileğim daha var esasen, Evliya Çelebi
gibi ben de diyeceğim ki “Seyahat ya Resulallah” <span style="font-family: Wingdings;">J</span>
Pasaportun hakkını verelim di mi ama <span style="font-family: Wingdings;">:)</span></span></p><p class="MsoNormal"><span style="color: #444444;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="color: #444444;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBjnX5QxTCmHlTQEDI45j-it513UwabGyv4rn6Yxa-NXjLCkDNi-ScimfdRaT3SH8eHPODRoeNJrxYfTLjdn4yysRlo2wnZ-ZkvRmI_Lv4leTSiRLOCrVj9NDNKTBpQQ212Wio11hPvQSmHRqr0c6uTNsxyQosGvArE7DngKbxZG_U4710LnZE-3Yi25A/s4032/IMG_4758.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBjnX5QxTCmHlTQEDI45j-it513UwabGyv4rn6Yxa-NXjLCkDNi-ScimfdRaT3SH8eHPODRoeNJrxYfTLjdn4yysRlo2wnZ-ZkvRmI_Lv4leTSiRLOCrVj9NDNKTBpQQ212Wio11hPvQSmHRqr0c6uTNsxyQosGvArE7DngKbxZG_U4710LnZE-3Yi25A/s320/IMG_4758.jpeg" width="240" /></a></span></div><span style="color: #444444;"><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhP2b1p85hKhW77hCjxz9spff30MMsZEBj_Os3wntZz8oeuQhDOMSBPdkDvVahnRcL4ZgrtZeou4iU5SvdQ_dku_iksZ6DI9ZJ2WdlGZk31ihfvKd6FZUjr8zh5VEUJto2ruaItLcwcmO85dwRI9HBYl93i0MELIIECxxoOv1kfBWgHo3vA5Yop0gQ2LpY/s4032/IMG_4763.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhP2b1p85hKhW77hCjxz9spff30MMsZEBj_Os3wntZz8oeuQhDOMSBPdkDvVahnRcL4ZgrtZeou4iU5SvdQ_dku_iksZ6DI9ZJ2WdlGZk31ihfvKd6FZUjr8zh5VEUJto2ruaItLcwcmO85dwRI9HBYl93i0MELIIECxxoOv1kfBWgHo3vA5Yop0gQ2LpY/s320/IMG_4763.jpeg" width="240" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEp6JNaobvhAD0vqoVF99z_nkoR4tviBvZQ4K26M2YvMlogyJ9vipIaVnsCqTlxAa1IJ_LeHewfy8zbUSkpwDra-cs7QFQvlzgDhYSJN6Vy_6OqNmdUfLht6Ruj-4i-hKmoc7pgiLq_GqT9mVfBaDJymS-rmnJiVvu-_SxK6Xfq1pjoA6kVZwMDzdQv_o/s4032/IMG_4817.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEp6JNaobvhAD0vqoVF99z_nkoR4tviBvZQ4K26M2YvMlogyJ9vipIaVnsCqTlxAa1IJ_LeHewfy8zbUSkpwDra-cs7QFQvlzgDhYSJN6Vy_6OqNmdUfLht6Ruj-4i-hKmoc7pgiLq_GqT9mVfBaDJymS-rmnJiVvu-_SxK6Xfq1pjoA6kVZwMDzdQv_o/s320/IMG_4817.jpeg" width="240" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiialrkz7fUUoAFgX_dcL31GNNqvbaVetavyq4Zos4mrmnWo5D96LHIZPNpV-_5daPE42N-PlNQC6sft3uLS6YesU1QMUtrLetAKU5z_jQOJ-C-BfXqYzFK96gI4MZaYF9n6p4jY4Vc0MN-wvwPKIN3Cotsk6TIqA4qgHIaiMbKHZPHI0LH8ZAC3owJcvo/s4032/IMG_4871.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiialrkz7fUUoAFgX_dcL31GNNqvbaVetavyq4Zos4mrmnWo5D96LHIZPNpV-_5daPE42N-PlNQC6sft3uLS6YesU1QMUtrLetAKU5z_jQOJ-C-BfXqYzFK96gI4MZaYF9n6p4jY4Vc0MN-wvwPKIN3Cotsk6TIqA4qgHIaiMbKHZPHI0LH8ZAC3owJcvo/s320/IMG_4871.jpeg" width="240" /></a></div><br /><span style="font-family: Wingdings;"><br /></span></span><p></p><p class="MsoNormal"><span style="color: #444444;"><span style="font-family: Wingdings;"><br /></span></span></p><p class="MsoNormal"><br /></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-46258584960129796072023-05-29T00:44:00.001-07:002023-05-29T00:44:07.857-07:00İYİLİK İYİDİR.. <p> </p><p class="MsoNormal">“Oynamıyorum, ver misketlerimi” diyecek halimiz yok. Üzerine
düşeni yapmış insanların iç huzuruyla, “İyilik iyidir” diyerek yolumuza devam
edeceğiz. Pırıl pırıl çocuklarımız var çünkü. Onların hatrı için enseyi
karartmadan, umudumuzu yitirmeden yaşamaya devam edeceğiz. Yönümüzü olmayana
değil olana, görüş hizamızı güzele çevirmeye gayret edeceğiz. Zor lâkin başka
şansımız yok. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Üzgünüm çok, öyle böyle değil ama tünelin ucundaki ışığı da
görüyorum.. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">İyi ki babam görmedi bu seçim sonucunu. Baba yaaa, sen
gittiğinden beri, “İyi ki görmedin baba” ile “Keşke görebilseydin baba”
arasında geçiyor günlerim.. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Nehir’in dünkü gözyaşlarını “İyi ki görmedin baba” demek
yerine, “Keşke görseydin”lerin çok olması dileğiyle.. Memleketin layık olduğu
güneşli, aydınlık günlere, huzur ve refah iklimine kavuştuğu <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>müjdesini sana tez vakitte verebilmek
dileğiyle babaçkimi.. <o:p></o:p></p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-58296469491277224682022-12-22T04:46:00.004-08:002022-12-22T04:46:58.216-08:00IHLAMUR<p> </p><p class="MsoNormal">Ihlamur: Pukiyi (Hem ıhlamur hem çiçek anlamında bir kelime)
<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Olmamışı (yani henüz tomurcuk olanı): kumbuli<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Olmuş da zamanı geçmiş olanı: Geçveyi<o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Nereden biliyorum bunları çünkü ıhlamur toplama konusunda
mastır yaptım. Siz ıhlamuru nasıl bilirsiniz, marketten, olmadı aktardan alıp
pişirdiğin bir şifa kaynağı. Biz dağdan topladık. Sabah ezanıyla dağa yürümeye
başlarsın. Dağlar silme ıhlamur. Kâh yağmurda, kâh güneşte güzel ıhlamur bulana
kadar gezersin. Buldun mu başlarsın kesilen dallardan çiçekleri tek tek
ayıklamaya. Yağmur varsa sivrisinekler hücum eder eline koluna. Cümbür cemaat
gittiğimiz dağlar, kimi uçurum, kimi düzlük yollar, sık sık düşmelerim ve
elbette öğle yemeği niyetine yediğimiz o haşlanmış yumurtalar, ziyadesiyle
tatlı gelen peynir ekmekler. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">“Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk Hiçbir yere gitmiyor”
demiş Edip Cansever. Geliyor peşim sıra, gelsin tabii ya. Ne zorlu geçti
halbuki ama bende hep güzel hatıralar, sanki iki Esen vardı da, zorlukları
yaşayan çocuk Esen çocuklukta kaldı,<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>güzel şeyleri <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yaşayanı da, aldı
hatıraları, lazım oldukça çıkardı bir bir heybesinden, bana uzattı ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>hiç yanımdan ayrılmadı. <o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Neyse işte, çok fazla kelimesi olmayan güzel lazcamızda
ıhlamura dair sözcüklerin bunca çok olması, toplanması, ayıklanması, kurutulmasına
çok emek verilmiş olmasının işareti. Tüccarlar gelir köye sonra, kurutulmuş
ıhlamura, yapraklı ve yapraksız fiyat verir. En iyi fiyatı verene satılır
ıhlamurlar. Diyeceğim o ki sizin fincana gelene kadar o-hooo <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span></span><o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Not: Peki siz olmuş muşmula nedir lazcada onu biliyor
musunuz? “Montkomina” Ama lütfen sadece olmuşuna kullanın bu kelimeyi ;) Bir
lisan bir insan nihayetinde! Devam edeceğiz derslere, siz bunlara çalışın önce
bi, sınav yapıcam tek tek haftaya <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span></span>
<o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></span></p><p class="MsoNormal">instagram hesabım: @_esenaktas</p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-88997950292108840632022-12-15T04:11:00.011-08:002022-12-15T04:18:37.961-08:002022 Z RAPORUM<p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><br />Aralık ortası! Yeni yıla kaldı iki hafta. 2022’nin Z
raporunu çıkarma zamanı. Yapalım bakalım belki önümüzdeki yıl için rehberlik
eder buraya yazıklarımız. <o:p></o:p><p></p><p class="MsoNormal">2022’nin en önemli olayı, yeni yıla bekar girmem
sanırım. 18 yıl sonra babamın soyadına geri dönmek ve bir müddet her yere eski
soyadımı yazarak, soranlara eski soyadımı söyleyerek esasen evlilikte sadece
eşin soyadını almanın çok da iyi bir şey olmadığını fark etmek.<o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">Başka? İkinci kez Covid’e 2022’nin ilk günlerinde yakalandım
ama muhtemelen aşılardan sebep ilkinden hafif geçti çok şükür. <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">Mart ayında araba aldım (babama çok teşekkür edeyim bir kez
de buradan, eyvallah babaçkimi, yattığın yer nur olsun). Arabayı aldıktan sonra
bi müddet korktum kullan(a)madım ama Allah da yüzüme baktı ve tam o esnada
uzuun uzun kar yağdırdı, araba da mecburen benim cesaretimin gelmesini ve karın
kalkmasını bekledi <span style="font-family: Wingdings;">J</span> Sonra? Sonrası
iyilik, güzellik ;) Güzelce kullanıyorum arabamı, çok da seviyorum tüm
kusurlarına rağmen hem arabamı, hem de araba kullanmayı. Ve heyecanla
bekliyorum volvodur, audidir işbirliği tekliflerini! Kullanırım yani onları da
güzelce, hiç çekinmesinler, dm’den yazsınlar <span style="font-family: Wingdings;">J</span>
<o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">Başka? Geçen yıl tam da bu zamanlar yazıldığım macfit spor
salonu üyeliği sayesinde düzenli (şaşırtıcı şekilde düzenli!) gittiğim spor
salonu sayesinde 8 kilo verdim ve spor sayesinde kendimi çok daha zinde,
sağlıklı hissediyorum. Esasen bugün ve gelecek için bu yatırım. Umarım
kemiklerimle, kaslarımla ilgili sorun yaşamadan geçiririm ömrümün tamamını.
Spora devam elbette<span style="color: #1f497d;">, arabamı yıkatırken tanıştığım
ve neredeyse oto danışmanım olan Mahmut ustanın tavsiyesine uyup, spining
e ağırlık vereceğim ;) </span> Köye gittiğim hafta sonları annemin şahane
ve bitmek bilmez yemeklerin<span style="color: #1f497d;">in hiçbirinden mahrum
kalmamamdan</span> sebep aldığım kiloları hafta içi sporla vermeye gayret
ediyorum. <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">Başka? Bu yaz Antalya’ya gittik, şahane denizi, mis gibi
koyları nasıl iyi geldi anlatamam. Melek ve Elif’e bin teşekkür <span style="font-family: Wingdings;">J</span> <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">Başka? İlk kez tecrübe ettiğim(iz) küçük ama çok küçük
evimizle ilgili olarak diyebileceğim, o terasa ve o caanım Valide Atik Camiii
manzarasına değer. Ve tabii temizlik de çok hızlı oluyor <span style="font-family: Wingdings;">J</span> <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">Bunlar dışında ben yine aynı ben lakin öyle çok duydum ki
son bir senede “Sende bi değişiklik var, ne oldu? Bi güzelleştin, bi havan
değişti” gibi sözleri. Bende bi şey yok aslında, zayıfladım biraz ama içinde
bulunduğum ruh halim, yüksek enerjim dışa yansıdı/yansıyor muhtemelen. Enerjim
hep yüksektir ama şu son bir yılda daha da tavan yaptı ki buna da çok ihtiyacım
var. Zira sabah erkenden kalkıp, kahvaltı sonrası Ali Deniz’i okula bırak, işe
git, eve gel, Ali Deniz’i eskrim antrenmanına bırak, yemek yap, git
antrenmandan al, spora git, Nehir’i dershane dönüşü iskeleden al, eve gel.
Günlük rutinimiz neredeyse hep bu. Hiç şikayetçi değilim, alıştım, zevkle
yapıyorum tüm bu getir götür ve diğer işleri. Ve elbette çok iyi biliyorsunuz
ki, motivasyonum sık sık gittiğim Yalova <span style="font-family: Wingdings;">J</span>
Memleket havası, kaplıcası, köyü, bahçesi, sahili bildiğin oksijen çadırı
bana.. <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">Evvelki yıllara göre çok daha az nazarlık yaptım ama şu
trafikte epey zor üretebilmek takdir edersiniz ki <span style="font-family: Wingdings;">J</span> <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">İyiydi yani 2022 benim/bizim açımızdan, sağlıkla, esenlikle
geçti. Alerjik rinit ve migren ataklarım çok seyreldi. Darısı 2023’e olsun. <o:p></o:p></p><p class="MsoNormal">Not: Memleket meselelerine hiç girmedim, bu tamamen kişisel
bir rapor. Nasıl fakirleştiğimiz malum ama <span style="color: #1f497d;">demeden
edemeyeceğim </span>vallahi sadaka değil, emeğimizin tam karşılığıdır
beklediğimiz.. <o:p></o:p></p><p>
</p><p class="MsoNormal">Dipnot: Her ne olursa olsun, unutmayalım ki <span style="color: #1f497d;">heyecanımız yüksek </span>gençliğimiz var <span style="font-family: Wingdings;">:)</span><o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: Wingdings;"><br /></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPIY29qUWkfnC6FJJbBGLPaiyHUc-MqBIW3gbfeB579_To-u6Fp5_0A8ECaHbzVXtH1fB-slrTEwB3rbIDSTAkoaRwogumMojRwxRtt7cGntcSB-wpc3NI1F3R-Yd9Di2tkriuiYOQDDxUZm2psIpMLs6XISAcwriywaCGDQRr1r8dWVTBKdshamd8/s4032/697E2D00-9E71-48F4-A573-932711EF3A0C.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPIY29qUWkfnC6FJJbBGLPaiyHUc-MqBIW3gbfeB579_To-u6Fp5_0A8ECaHbzVXtH1fB-slrTEwB3rbIDSTAkoaRwogumMojRwxRtt7cGntcSB-wpc3NI1F3R-Yd9Di2tkriuiYOQDDxUZm2psIpMLs6XISAcwriywaCGDQRr1r8dWVTBKdshamd8/s320/697E2D00-9E71-48F4-A573-932711EF3A0C.jpeg" width="240" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcSdx09NxmDTmrGzjw-ai8TsBX-gFJ7G06sRYP22KdDbIVjjhDW8zt6P1A1cR5MqS8YLGZ06hv79zeKdASCkwQLQjgs6oz7Rphg2M7Go7UjYC0zFuZEh6M3wdaHPyxfqamU5ldKJnus7-AyH_W_jrKG20vY5W7-Qsnpwa0XUbw_D_CuB40tpwjaBu0/s4032/BCCDCBAC-17F0-4C4B-A10E-A84F2A43F4EF.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcSdx09NxmDTmrGzjw-ai8TsBX-gFJ7G06sRYP22KdDbIVjjhDW8zt6P1A1cR5MqS8YLGZ06hv79zeKdASCkwQLQjgs6oz7Rphg2M7Go7UjYC0zFuZEh6M3wdaHPyxfqamU5ldKJnus7-AyH_W_jrKG20vY5W7-Qsnpwa0XUbw_D_CuB40tpwjaBu0/s320/BCCDCBAC-17F0-4C4B-A10E-A84F2A43F4EF.jpeg" width="240" /></a></div><br /><span style="font-family: Wingdings;"><br /></span><p></p><p><br /></p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-90191360551842482592022-12-07T06:07:00.001-08:002022-12-07T06:07:49.176-08:00SABIR, ŞÜKÜR ve TESLİMİYET ÜZERİNE<p>O zaman da diyorsun ki Şebocum "Evet, bu benim başıma geldi, zor da çok içinde bulunduğum durum lakin ne farkım var benim bu derdi çeken diğer insanlardan". Böyle dediğin anda da, derdinin biricik olmadığını fark ediyorsun. Dahası, fazlası, başka türlüsü, envai çeşidi, belki çok daha çetrefilli ve içinden zor çıkılası türde olanını pek çok kişinin yaşadığını görüp şahit oldukça da yatışıp, sakinleşip geçmesini bekliyorum ben. Daha önce de yazdım, bir kez daha söyleyeyim "Bu da geçer yaHu!" şahane bir bakış açısı. Geçiyor çünkü. Bir de şu var Şebocum, geçti dediğin anda gerçekten geçmesine, daha da sürmemesine, sürdürmemeye, geriye dönüp dönüp, ah- vah etmemeye gayret etmek. Olanı orada bırakmak, yaşadım bitti, sen şimdi kal burada, ben yalnız yürüyeceğim, gelme benimle demek. Sanki benim de iyi becerdiğim bir şey bu. Oldu, bitti, önümüze bakalım. Bunu yapmazsam ve sürdürürsem kederimi, benimle birlikte çocuklarım da üzülecek ve iyice depresif bir hale bürüneceğiz. Huzur ve esenlikle geçen şu son bir seneyi saymazsam, yaşadıklarım az buz şeyler değil biliyorsun. O oldu, bu oldu, tüh yaa, bak bu da oldu, ne yapacağız derken, her seferinde Hızır'ın eli değdi bize ve "bak ne de güzel halloldu her şey" dediğim zamanlar çok oldu. Olmayana değil olana çeviriyorum yönümü. Bazen zor oluyor yalan yok, olması gereken, hakkım olan bana hak görülmediğinde, benim olmadığında, olsun çok ısrar etmek ve kendimi paralamak yerine "Mahşere kalsın hesabı" diyorum. Bu da teslimiyetle birlikte bir rahatlama getiriyor. "Evet evet diyorsun, varsın öte tarafta görülsün hesap, Hak sorsun hesabını. Kimin hakkı kimde ne kadar kaldıysa teslim edilsin sahibine.." </p><p>Bir de canım benim şu var ki şahane! Sen ve senin gibi kıymetli dostlarla dertleşmek, üzüntünü, sıkıntını paylaşarak azaltmak ve sağaltmak, "İnsan insanın ağusunu alır" sözünün manasını bilerek, buna yaslanmak da azaltıyor sanki dertlerin hacmini.. </p><p>Hayat kısacık, Aşık Veysel'in dediği gibi iki kapılı handa gidiyoruz gündüz gece. Bu kısacık hayatı yaşanır, zevk alır kılmak da elimizde, ahlanıp, vahlanarak, gidene yasımızı bin yıl tutarak hayatı zindana çevirmek de bizim elimizde.. Her manada hafif yaşamaya gayret etmek, sen hafifledikçe etrafına serin bir meltemle ferahlık vermek! Misss ;) </p><p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR9Ex2_AOcbpqOF7bA8_VyOa3jvdd-L5ndEXUKf5QlRXpUANuX_XxQvw6Fy505xqHpMOU3JAP-XhAnmytPE7kimAX6Lr3i-hDN_zABnb9jZlUgyi3DW82jUBwK_OcP05GK-nUfobiS1w0jPI1zB6yHdYw2Mzcl5ngPIhaC-5hjm7y6SjJbUi9cBT1c/s1440/8E121382-5564-4E9D-B118-459CBBF88FAB.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1440" data-original-width="1440" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR9Ex2_AOcbpqOF7bA8_VyOa3jvdd-L5ndEXUKf5QlRXpUANuX_XxQvw6Fy505xqHpMOU3JAP-XhAnmytPE7kimAX6Lr3i-hDN_zABnb9jZlUgyi3DW82jUBwK_OcP05GK-nUfobiS1w0jPI1zB6yHdYw2Mzcl5ngPIhaC-5hjm7y6SjJbUi9cBT1c/s320/8E121382-5564-4E9D-B118-459CBBF88FAB.jpeg" width="320" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcBBDmJSy0WYyXGF77qAstMBSH_KbjBCDoXMwgvBVWwM5TYWOZ1PrtBoHMFsGuk3kD2Z9moPahHM3B1d2ET1gBLpX1ujyETl6bp8EZXHVXO22Uy4svDUb8FdUuz3GgojjRwEw_Zz6KEGre8WaGky7_YoBzUWkk484wENHthWZC0Ud9oeJLBak_wvq_/s4032/21D0298B-3770-40D8-8CC8-176C3FC49404.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4032" data-original-width="3024" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcBBDmJSy0WYyXGF77qAstMBSH_KbjBCDoXMwgvBVWwM5TYWOZ1PrtBoHMFsGuk3kD2Z9moPahHM3B1d2ET1gBLpX1ujyETl6bp8EZXHVXO22Uy4svDUb8FdUuz3GgojjRwEw_Zz6KEGre8WaGky7_YoBzUWkk484wENHthWZC0Ud9oeJLBak_wvq_/s320/21D0298B-3770-40D8-8CC8-176C3FC49404.jpeg" width="240" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEippKr7vkQCfTUYk7fZgkwUqYX7Z0jR1WDRTZSSszPD8zVy1iPIPuzwPHud3FKu6hqvPR2wGMLUnlxKWzY9cjZ1gC1FxmkwNy1dbATHic-ei5pyV_nkkUlJ8bvLH17mDg_GXua1wGmwBN3nkSYQKc46gwQuZJvvkzl5ZoQFwKQkfAjU8wV8Wsfg2U7n/s1440/DC15CF8D-9F50-4ED5-A308-DBB0BD070772.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1440" data-original-width="1440" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEippKr7vkQCfTUYk7fZgkwUqYX7Z0jR1WDRTZSSszPD8zVy1iPIPuzwPHud3FKu6hqvPR2wGMLUnlxKWzY9cjZ1gC1FxmkwNy1dbATHic-ei5pyV_nkkUlJ8bvLH17mDg_GXua1wGmwBN3nkSYQKc46gwQuZJvvkzl5ZoQFwKQkfAjU8wV8Wsfg2U7n/s320/DC15CF8D-9F50-4ED5-A308-DBB0BD070772.jpeg" width="320" /></a></div><br /><p><br /></p><p>Ve elbette küçük ama küçücük şeylerden zevk almak, onlarla motive olmayı bilmek de mühim. Benim için çok kıymetli en küçük bi mutluluk kaynağı bile. Nasıl mutlu olunur, dipteyken bir hamleyle nasıl yukarıya, aydınlığa, bol oksijene nasıl çıkılır iyi biliyorum sanırım. </p><p>Son olarak sanıyorum rol modelim annem. Ne gelirse gelsin başına, isyan etmeyen, kimseyi suçlamayan, darlamayan annemden sebep ben de böyle olana, başıma gelene "Eyvallah" deyip geçiyorum. </p><p><br /></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRHnelqN2Z2G3vmKwVNsABPvFbdcfojQRSnMpiXQ7HaABwuUM5XBaTvg2cRGhOO1F5vCs58GjBGt-4vTsUMdbHCZ4eijuF1rY8HNPx-_cDfFf_9y2wKwxqbpMpfY15dYnEMs6Awdjv9sYAi6IhhzTqyHnlkLVIu7kfclfyPiU-1o_cg_9ZYj2nMfEc/s1440/E5F5677F-D826-4112-963B-D72B1E3C3285.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1440" data-original-width="1440" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRHnelqN2Z2G3vmKwVNsABPvFbdcfojQRSnMpiXQ7HaABwuUM5XBaTvg2cRGhOO1F5vCs58GjBGt-4vTsUMdbHCZ4eijuF1rY8HNPx-_cDfFf_9y2wKwxqbpMpfY15dYnEMs6Awdjv9sYAi6IhhzTqyHnlkLVIu7kfclfyPiU-1o_cg_9ZYj2nMfEc/s320/E5F5677F-D826-4112-963B-D72B1E3C3285.jpeg" width="320" /></a></div><br /><p><br /></p><p>Not: Instagramda hikayede "Hangi konuyla ilgili yazayım?" dediğimde gelen cevaplardan birine canım Şebnem'in "Olanı kabul etme, şükretmek ya da anı yaşamak ile ilgili bir yazı seni çok iyi anlatır ve çok iyi yazarsın diye düşünüyorum" mesajıdır bu yazının ilhamı. Şebocuğuma anlattım ama siz de okuyun ve varsa fikriniz yazın e mi? Farklı bi fikir ilham olur bize de, deyin ki, ben de şöyle şöyle yapıyorum bu hayatı yaşanır kılmak için.. Bir de küçük rica, beni uzun zamandır okuyan izleyen ama hiç yorum yapmayanlar sessiz takipçilerim de yazabilir mi iki satır ;) </p><p><br /></p><p><br /></p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-4049953207631100612022-11-30T04:18:00.000-08:002022-11-30T04:18:41.085-08:00DEDE YA!<p>Dede ya! “Ne sigara içmesi!” “Karşıki mahalleden geliyorduk
Zekiye’yle, Reşatiçili’nin evinin orda yerde sigara paketi gördük, hem de içi
dolu. İçersin diye de sana getirdik!” “Niye kızıyorsun ki, sigara falan da
içmiyoruz ayrıca. Dede ya niye bu kadar sinirlisin ki sen <span style="font-family: Wingdings;">J</span>” Öyle olmamış mıydı
Zekiye? Gerçi sen benden büyüksün <span style="font-family: Wingdings;">J</span>
Unutmuşsundur, geçmiş zaman tabii. Kırk
gün, mırk gün! Büyüksün işte. Gerçi “Bodur tavuk her dem piliç” demiş
atalarımız <span style="font-family: Wingdings;">J</span> Benden küçük gösterdiğinden sebep, Hasan
eniştemin bi bayram, bana vermeyip, küçüksün diye sana bayram harçlığı vermesi <span style="font-family: Wingdings;">J</span> İsim vermek istemezdim
ama şimdi “eniştem” desem, Atilla eniştem sanabilirsiniz ve hiç istemem çünkü
Atilla eniştem bankacı olmasından sebep bize hep gıpgıcır banknotlardan verirdi
bayram harçlığı olarak. Dedemin kapısının önündeki sedirde öperdik ellerini her
bayram, sıra sıra alırdık paraları. 20 kuzen olarak eniştemi hayli zorladık senelerce ama vallahi canı
gönülden verirdi o kıyılamayası gıcırlıkta paraları ;)</p><p class="MsoNormal"><o:p></o:p></p>
<p class="MsoNormal">Dede sana bi şey diyim mi, ne o zaman (ki küçüktük yahu,
ergen belki) ne de ömrü hayatımın kalan dönemlerinde sigara içtim. Yalan yok
bir kez denedim. O da neden? Çünkü lisede bizim sınıfta neredeyse bütün kızlar ve oğlanlar sigara
içiyordu. Bi biz içmiyorduk di mi Arzu? Sanki bi de havalı gibiydi, kızların
sigarasını zippo larla yakan erkekler. Neyse mevzu bu değil. Denedim yalan yok ama
başıma nasıl bir felaket geldi anlatayım sana dede. Aramızda ama bak, herkese
anlatılacak bir hikaye değil neticede. <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span></span>
Dedim “hazır evde kimse yokken bi bakayım şunun tadına! Babamın Maltepe mi,
Samsun mu bilmem işte her ne ise sigarasından bi tane aldım. Ocakta da
çaydanlıkta su kaynıyor. Bi çektim dumanı içime! Yuh! Zift! Dedim yok! Beni
dünyanın enn havalı kızı da yapacak olsa, ı-ıh! Sonra çöpe attım söndürüp. Çöpü
de kapıya koyacağım. Koydum da lakin kapı ceryandan kapanıverdi arkamdan. Ve
ben o esnada atletle kaldım kapıda. Atlet dedim ama siz onu şimdinin havalı halter
yaka atletlerinden falan sanırsınız. Düzelteyim “fanila” ile kaldım kapıda <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Wingdings;">L</span></span> Kaynayan çaydanlık
ocakta, ben ve fanilam kapıda.. Ev yanacak, ben de bu kılıkta herkese rezil
olacağım <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-hansi-theme-font: minor-latin; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><span style="mso-char-type: symbol; mso-symbol-font-family: Wingdings;">L</span></span>
Gittim iki alt kat komşumuz kuru Fatma ablaya, üstüme bi şey verdi, giydim.
Gittim babamın Emekliler Kahvesi’ne, anahtarı aldım, geldim, Allahtan ev
yanmamış ama çaydanlık pert. Dedim Esen, sen bi daha zinhar sigara içme, deneme
de! Allah’tan sana bi uyarı bu. İşte böyleyken böyle dede. Hiç içmedim ondan
sonra da, yeminle bak, iki gözüm önüme aksın ki hiç! <o:p></o:p></p>
instagram: @_esenaktas <br />
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx4eFBle7pxtjjnAf-CPPR7bgANOS1n1yzkj22g78R3sHdbHm_bkHRftnIxlc4O1lLThzUw_-rFF09DWfKgQjiVtZC_N3oSE8W72SJ-qiFL8NYDYwTBLsYxYm6SrmzhTmVtc_jjgCG102ylvdDt-_APr9-BsDhjsM8lyCoem5ntnff79rOQ8A1Ll4n/s640/IMG_6454.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="572" data-original-width="640" height="358" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgx4eFBle7pxtjjnAf-CPPR7bgANOS1n1yzkj22g78R3sHdbHm_bkHRftnIxlc4O1lLThzUw_-rFF09DWfKgQjiVtZC_N3oSE8W72SJ-qiFL8NYDYwTBLsYxYm6SrmzhTmVtc_jjgCG102ylvdDt-_APr9-BsDhjsM8lyCoem5ntnff79rOQ8A1Ll4n/w400-h358/IMG_6454.jpg" width="400" /></a></div><br /><p></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgITCsRWB0_5VXS4fwiKU5inV0lvmtxVkl3hWRB3JxTekNdF4hJdZZysEY6LDm1W-vcv58sP37Wtw472V1zxCp54bVUcNOE-NJSpE9hgtrsH-kJYPj1vJroQaJL_jZ7BBSRY1kB68ffMP8YlYF6EUla3gJmBLmxNiRVYXFzmZzIRjZ7rVzDeNU83hwH/s960/IMG_5005.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="960" data-original-width="617" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgITCsRWB0_5VXS4fwiKU5inV0lvmtxVkl3hWRB3JxTekNdF4hJdZZysEY6LDm1W-vcv58sP37Wtw472V1zxCp54bVUcNOE-NJSpE9hgtrsH-kJYPj1vJroQaJL_jZ7BBSRY1kB68ffMP8YlYF6EUla3gJmBLmxNiRVYXFzmZzIRjZ7rVzDeNU83hwH/w258-h400/IMG_5005.JPG" width="258" /></a></div><br /><p></p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-32174837622990765662022-11-16T00:27:00.006-08:002022-11-16T04:00:37.703-08:00ZAMAN VE "DOKUNMADAN" VE KENDİNİ TANIMAK ÜZERİNE.. <p> "Geçti, yine geçecek!" Böyle diye diye yaşıyorum zorlukları, fiziksel ya da manevi acıları" Kendimi buna ikna edeli uzun zaman oldu. Çünkü neden? Gerçekten geçiyor, gidiyor. Zaman denen zalim mevhum bi bu konuda pek şifalı. Bazen bir saat, bazen bir gün, bazen bir ay, bazen 40 güne varsa da illa ki tamir ediyor, iyileştiriyor, unutturuyor. Bazen unutturmasa da diplere gömüveriyor her ne ise o acıyı.. </p><p>"Dokunmadan" pek dokundu yüreğime. Sahaftan aldığım kitapta, eski sahibinin altını çizdiği yerler, aldığı notlarla da ayrı zevkle okudum kitabı. Hiç adetim olmadığı halde ben de çizdim bazı satırların altını ama esasen kitabın baştan sona altı çizilesiydi. Kitabı okurken eş zamanlı tesadüf eden şeyler de hayrete düşürdü beni. Anlatmayacağım hiç çünkü alıp okuyun mutlaka. Sizin de ciğeriniz yansın tatlı tatlı, hem üzülüp, hem çok etkilenin hem de zenginleşin Nermin Yıldırım'ın o çok özel anlatımından, tasvirlerinden, şahane hikayesinden. Yenilerini okuyacağım, o zaman da yazarım size ama "Hayat ne acayip yahu!" dediğim bu kitabı da unutulmazlar arasına kattım bile.. Nermin Yıldırım'ı <a href="https://oytunlahayat.blogspot.com/2022/11/unutma-dersleri-nermin-yldrm.html" target="_blank">Şebnemcim</a> tavsiye etmişti bloğunda, ne iyi etmiş. </p><p>Sır dediğin nedir? Benim sakladığım sır, sana söylediğimde sır olmaktan çıkar mı? Yoksa ikimiz sırdaş oluruz da, sır olmaya devam eder mi? Kitapta sır vermek, sır saklamak, sırrını sadece hak edene vermekle ilgili satırlar düşündürdü bana bunları.. Bazı sırlar haddinden fazla ağır! Acımalı, merhamet etmeli ve sadece kendine saklamalı insan sanki onları.. </p><p>"Tembel, maymun iştahlı, beceriksiz, sabırsız"</p><p>Bunlar benim senelerce kendimi olduğuma inandırdığım sıfatlar.. Upuzun yıllar böyle olduğumu düşünürken, tembel olmadığımı (ki bu tembellik iş hayatında değil, daha çok akademik anlamda, lise yıllarından kalma bi his) yüksek lisanstan yüksek onur derecesiyle mezun olduğumda; maymun iştahlı olmadığımı sebat ettiğim, sonuna kadar tamamladığım el sanatları ve bilhassa da nazarlık tasarımlarımla vardığım noktada; beceriksiz olmadığımı, senelerce öyle olduğumun empoze edilmesine rağmen, teknolojik aletlerle barıştığım, şu son iki yılda ve tabii araba kullanma kabiliyetimin hiç de fena olmadığını gördüğümde; sabırsız olmadığımı da her muharrem ayında defalarca aşure pişirmeye başladığım senelerle birlikte anladım :) </p><p>Ve insanın iyi ya da kötü yönleriyle kendini tanımasının, kendinin, vasıflarının, dezavantajlı yanlarının ya da yeteneklerinin farkına varıp, hayretler içinde kalmasının nasıl şahane bir şey olduğunu anlatamam. Dilerim hayat yolculuğunun çok daha başında varın siz bunun keyfine.. Kulak tıkayarak, aldırmayarak size dayatılan sıfatlara , "Bu biricik hayat benim, bu yolculuk benim, gölge etmeyin yeter." diyerek yürüyün özgürce.. </p>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-89581584590644377062022-10-31T04:49:00.002-07:002023-03-23T23:30:38.407-07:00YÜREĞE BATAN DİKENLERAvşa Yiğitler Köyü, sene muhtemel ‘95 falan. Yaz tatili, yıllık izindeyiz. Yıllarca gittik o köye, kuzenlerimle, arkadaşlarımla, düşünün o dönemin görece az maaşları nelere kadirdi Ne maceralar yaşadık o şahane tatillerde bize kalsın onlar ama canım koyları, mis gibi denizi olan köyün bi kötü yanı deniz kestanesi bolluğuydu. Battı mı hiç ayağınıza bilmem. Benim battı, kaplayıverdi ayağımın altını dikenleri. Nasıl çıkacak? Tek tek değil, cımbızla değil. Tek çaresi var, o da zeytinyağı. Sürüyorsun, tek tek kendini dışarı atıyor dikenler. Böyle de kolay işte, bir anda geçiyor ızdırabın. Geçen aklıma geldi. Keşke dedim yüreğe batan dikenleri de böyle hızlıca, kolayca çıkarmaya yarayacak bi şey olsa. Sürsen hepsi tek tek çıksa kalbinden. Sen tek tek ayıklamaya, çıkarmaya uğraşırken büyüklü küçüklü dikenleri, yenileri ekleniyor çok zaman, bazıları da iyice derine işliyor. “Sabırla koruk helva olur.” derler, bazen olur, bazen olmaz, tartışmalı ama diyelim yapamadın, başedemedin dikenlerinle, o zaman da bi destek, bi yardım istemeli, ister profesyonellerden, ister yanımızdaki yöremizdekilerden. “El ver birlikte çıkaralım şunları yüreğimden” demeli. Nesimi gibi ya da “Şifa istemem balından, yeter dikenin batmasın” demeli. Bilemedim ama bu hayat bize paket olarak sunuluyor. İçinde neşe, keder, hüzün, sevinç, gözyaşı, heyecan, hayal kırıklığı, mutluluk hep bir arada.
Ben çıkardım dikenlerimi tek tek. Başardığımı da strese bağlı hastalıkların seyrinden anlıyorum. Misal migren ataklarım çok azaldı, alerjik rinit nöbetleri iyice seyreldi ve kaşıntılı cilt alerjim neredeyse tamamen geçti. Huzur gerek bünyeye bunu anladım, tecrübe ettim. Size de yazayım istedim bunları.
Ve biliyorum ki benden nazarlık bekleyenleriniz pek çok. Hafta sonu yapayım Yalova’da inşallah ama vallahi yazmak da beni en az nazarlık yapmak kadar heyecanlandırıyor, kalbimi çarptırıyor. Dilerim size de geçiyordur heyecanım.
Not: Biliyorsunuz di mi kara dut lekesini sadece kendi yaprağı çıkarır. Doğaya mı daha çok bakmalı ilham için..
Dipnot: Sonbahar temalı annemle bir örnek eteklerimizi görmek için bakınız bayramda çekilmiş son kare.
Dipnotun dibi: Ve tabii bir de fiziksel acılar var. Bir akşam rendelersin parmağını, başka bir akşam konserve kutusunda cırt diye kesiverirsin bir diğer parmağını. Kan revan içinde kalır ortalık ama ne gam, diğer acılara göre çabuk geçer, çabuk kapanır kesiklerin..<div><br /></div><div>instagram adresim: @_esenaktas <br /><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1YFsYqstF9fTj4QnnQyMmRfRfI8GRaW1MhOkF2l8MtNrPrYEppbjm_3iJze-kFRU2krre-1yQ-hBGcPriAtp9oLVRMgmwQg-E0J_tEMKDMvytJwvGr-NJx5ARR679cWei4wBWd-6uc5-fqVijyAFJXdyDHKestzmUxYmaELClVNVfH0TQMcQ8dfGb/s1440/708636B1-B06B-4E28-B75A-F1E77AC9D79B.jpeg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1440" data-original-width="1440" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1YFsYqstF9fTj4QnnQyMmRfRfI8GRaW1MhOkF2l8MtNrPrYEppbjm_3iJze-kFRU2krre-1yQ-hBGcPriAtp9oLVRMgmwQg-E0J_tEMKDMvytJwvGr-NJx5ARR679cWei4wBWd-6uc5-fqVijyAFJXdyDHKestzmUxYmaELClVNVfH0TQMcQ8dfGb/s320/708636B1-B06B-4E28-B75A-F1E77AC9D79B.jpeg" width="320" /></a></div><br /><div><br /><div><br /></div><div><br /></div></div></div>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-61762759401248132532022-08-26T00:35:00.002-07:002022-08-26T00:35:21.471-07:00ESNAF DEDİĞİN.. Zaman zaman içinde esnaf geçen hikayelerimi okuyorsunuz. Esnafın nasıl mühim olduğunu, korunup, kollanması, yaşatılması gerektiğini, bakkalların, küçük esnafın AVM’lere kurban edilmemesi gerektiğini benim kadar sizler de biliyorsunuz.
Misal hep alışveriş Zaman zaman içinde esnaf geçen hikayelerimi okuyorsunuz. Esnafın nasıl mühim olduğunu, korunup, kollanması, yaşatılması gerektiğini, bakkalların, küçük esnafın AVM’lere kurban edilmemesi gerektiğini benim kadar sizler de biliyorsunuz.
Misal hep alışveriş yaptığın manav/balıkçı sana istediğiniz vermez ve der ki “abla sana onu vermeyeyim, sen yarın gel tazesini vereyim” olur, ben yarın geleyim..
Sabah erkenden uğrarım bazen işe giderken. Bakarım aradığım yok, o zaman derim ki “Siftah yaptınız mı?” derse ki “Yok” o zaman bozuk para bırakırım ki ilk müşteri siftahsız çıkmasın dükkandan.
Sen daha pazarlığa niyetlenmemişken küsuratı almaz, “Paran yoksa sonra verirsin” der. Diyelim çıkışmadı da az bi şey eksik kaldı, çantanın dipsiz kuyusundaki bozukları ararken, “Bırak abla arama, helali hoş olsun.” der. Sen de “Eyvallah” dersin, hayırlı işler dilersin..
Kapanıyorlar bir bir. Dayanamıyorlar ve ben her kapanan dükkanda çok, pek çok üzülüyorum. Gözbebeğimiz onlar bizim. Yufkacı kapanırsa ne yaparım ben. Anneme her gidişte götürdüğüm yufkayı, Yalova’daki evin karşısındaki yufkacıdan değil de marketten mi alayım? Marketin paketli yufkasıyla, yufkacının günlük, tazecik yufkası bir mi? Gönül bağım var ki hem nasıl… Demiştim ya, aşureyi Yalova’daki apartmanın altındaki berbere, karşısındaki bakkala, yufkacıya dağıttım. Alışveriş eder, etmeyeceksem de sabahları günaydını, hayırlı işleri, kolay gelsini hiç esirgemem.
Terzileri severim, ayakkabı tamircilerini, balıkçımı, kahvaltıcımı, yufkacımı, bakkalımı, cümle alışveriş yaptığım küçük esnafı sever, ayakta kalmaları için dua ederim.
Bunu söylemekten çekiniyorum ama şöyle ki söylersem iyilik yayılır belki, bir belki iki kişi bile bunu yaparsa, dolaylı olarak da olsa iyiliğe vesile olurum belki…
Üsküdar’da ara sokakta bir bakkal, görece dar gelirlilerin oturduğu bir mahalle, semtte. Diyelim bir şekilde sürpriz bi kazanç ya da gelir elde ettim, gidip diyorum ki “Kimin veresiye borcunu ödeyeyim?” “Ağrı’dan bi aile taşındı, kadın ve çocukları zor durumda” “Olur, ödeyeyim, biraz ferahlık olsun” adını bilmem, tanımam. Ağrı’lı kadın da beni bilmeyecek, tanımayacak” Şahane bir his.
Köyde Cavit Bakkal’dan alışveriş ediyoruz Ramazan ayında. Çocuklar abur cubur alıyor. Dur dedim sorayım. Ki o Cavit Bakkal çocukluğumun bakkalı ve hep veresiye aldık yıllarca. Babamın- canım babamın- zaman zaman veresiye yazdırıp emekli maaşında kapattığı bakkal. Dedi ki “Suriyeli bi aile var!” Dedim “tamam”..
Çocuklarım da şahittir bu yardımlarıma ve hep tembihlerim “Siz de ilerde böyle böyle yardım edin etrafınıza e mi?”
Veresiye defterini severiz, babamın, çocuklarıma “Yazdırın Cavit’e benim hesabıma” demesini nasıl özledim, nasıl….
Diliyorum ki, Rabbim gelirimi bereketlendirsin ki, elim hep başkalarına uzansın, buna fırsat olsun. Hayat dediğin bunca kısayken, varsın bizim gelirimiz, hayır için eksilsin. Ki esasen verdiğimden fazlası hep bir şekilde geldi, zenginleştim ki hem nasıl.. Gönül zenginliğimi ise hiiiç sormayın
yaptığın manav/balıkçı sana istediğiniz vermez ve der ki “abla sana onu vermeyeyim, sen yarın gel tazesini vereyim” olur, ben yarın geleyim..
Sabah erkenden uğrarım bazen işe giderken. Bakarım aradığım yok, o zaman derim ki “Siftah yaptınız mı?” derse ki “Yok” o zaman bozuk para bırakırım ki ilk müşteri siftahsız çıkmasın dükkandan.
Sen daha pazarlığa niyetlenmemişken küsuratı almaz, “Paran yoksa sonra verirsin” der. Diyelim çıkışmadı da az bi şey eksik kaldı, çantanın dipsiz kuyusundaki bozukları ararken, “Bırak abla arama, helali hoş olsun.” der. Sen de “Eyvallah” dersin, hayırlı işler dilersin..
Kapanıyorlar bir bir. Dayanamıyorlar ve ben her kapanan dükkanda çok, pek çok üzülüyorum. Gözbebeğimiz onlar bizim. Yufkacı kapanırsa ne yaparım ben. Anneme her gidişte götürdüğüm yufkayı, Yalova’daki evin karşısındaki yufkacıdan değil de marketten mi alayım? Marketin paketli yufkasıyla, yufkacının günlük, tazecik yufkası bir mi? Gönül bağım var ki hem nasıl… Demiştim ya, aşureyi Yalova’daki apartmanın altındaki berbere, karşısındaki bakkala, yufkacıya dağıttım. Alışveriş eder, etmeyeceksem de sabahları günaydını, hayırlı işleri, kolay gelsini hiç esirgemem.
Terzileri severim, ayakkabı tamircilerini, balıkçımı, kahvaltıcımı, yufkacımı, bakkalımı, cümle alışveriş yaptığım küçük esnafı sever, ayakta kalmaları için dua ederim.
Bunu söylemekten çekiniyorum ama şöyle ki söylersem iyilik yayılır belki, bir belki iki kişi bile bunu yaparsa, dolaylı olarak da olsa iyiliğe vesile olurum belki…
Üsküdar’da ara sokakta bir bakkal, görece dar gelirlilerin oturduğu bir mahalle, semtte. Diyelim bir şekilde sürpriz bi kazanç ya da gelir elde ettim, gidip diyorum ki “Kimin veresiye borcunu ödeyeyim?” “Ağrı’dan bi aile taşındı, kadın ve çocukları zor durumda” “Olur, ödeyeyim, biraz ferahlık olsun” adını bilmem, tanımam. Ağrı’lı kadın da beni bilmeyecek, tanımayacak” Şahane bir his.
Köyde Cavit Bakkal’dan alışveriş ediyoruz Ramazan ayında. Çocuklar abur cubur alıyor. Dur dedim sorayım. Ki o Cavit Bakkal çocukluğumun bakkalı ve hep veresiye aldık yıllarca. Babamın- canım babamın- zaman zaman veresiye yazdırıp emekli maaşında kapattığı bakkal. Dedi ki “Suriyeli bi aile var!” Dedim “tamam”..
Çocuklarım da şahittir bu yardımlarıma ve hep tembihlerim “Siz de ilerde böyle böyle yardım edin etrafınıza e mi?”
Veresiye defterini severiz, babamın, çocuklarıma “Yazdırın Cavit’e benim hesabıma” demesini nasıl özledim, nasıl….
Diliyorum ki, Rabbim gelirimi bereketlendirsin ki, elim hep başkalarına uzansın, buna fırsat olsun. Hayat dediğin bunca kısayken, varsın bizim gelirimiz, hayır için eksilsin. Ki esasen verdiğimden fazlası hep bir şekilde geldi, zenginleştim ki hem nasıl.. Gönül zenginliğimi ise hiiiç sormayın..
Muhabbetle..
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-37117391539460908032022-07-26T07:19:00.000-07:002022-07-26T07:19:06.373-07:00KOZAÇok yetenekliymiş ananem. 40'lı yaşlarının başında yummuş gözlerini hayata. Geride 7 çocuk bırakarak. Çok yetenekli, çalışkan, gayretli ananemi, annemden dinliyorum zaman zaman. Güçlü, dirayetli, çocuklarının her türlü ihtiyacını eksiksiz karşılayan, misler gibi bakan bir kadınmış. İpekböcekçiliği bile yapmış. Koza örmeyi ondan miras almışım ben de demek. Benim kozam ipekböceklerininkinden farklı ama benimki de koza işte, bildiğin koza. Dar zamanları içinde atlattığım, korunaklı, şeffaf, ferah, huzurlu bir koza. Darlandıkça içine saklandığım, saklanırken yanıma malzemelerimi de alarak başta elişleri, sonraları nazarlıklar tasarladığım kozam. Bir yandan da her şeyi unuttuğum, dışarıdaki dertleri dışarıda bıraktığım, bu sayede de akıl sağlığımı koruyarak, herkesin şaşırdığı pozitifliğime sığınarak günlerimi, gecelerimi geçirdiğim canım kozam.
Anane keşke tanıyabilseydim seni, senden bana geçen genleri keşke sen de görseydin. Senin kozan benim kozam, renkli, neşeli ve mutlu.. Gürültüden, kavgadan, psikolojik şiddetten, envai çeşit huzursuzluktan kaçtığım kozamı bir müddettir bozdum. Şimdi benim kozam huzurlu, sakin yuvam, evim... Ve söz veriyorum kendime, bir başka kozaya daha ihtiyaç duyacak, yeni kozalar örecek bir hayat yaşamayacağım bundan gayrı inşallah.. Yaşatmasın Rabbim..
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-13669547226521593762022-05-27T01:10:00.002-07:002022-05-27T01:10:41.209-07:00MEĞER BEN..Meğer ben tek başıma iğneden ipliğe yeni bir ev kurar, kurduğum evi yuva yapar, çekip çevirebilir, eksikleri tamamlar, küçük tamir işlerini yapar, bozulanları yenisiyle değiştirir, değiştiremediklerim için yardımla tüm sorunları çözermişim. Çocukların ikisini getirir, götürür, toplantılarına katılır, ikisine birden yetebilirmişim.
Evi temizler, çamaşırları yıkar, asar, yemek yapar, evin de bütün ihtiyaçlarına yetebilirmişim.
Araba kullanmayı becerir, tüm o kıskandığım kadınlar gibi arabayla güzelce gider gelir, çocukları istedikleri yerlere götürür, falsosuz eve getirirmişim. Sağım solum karışsa da, geri viteste tersim dönse de, bunların araba kullanmaya engel olmadığını idrakla, daha güzeline niyet ederek, tecrübe ederek daha iyisine varacağımı biliyorum artık.
Şimdilerde, başta çocuklarıma, sonra ihtiyacı olan herkese diyorum ki; sen istersen dünyaları başarırsın. "Yapamazsın, başaramazsın, beceremezsin, bensiz bir hiçsin" diyenlere cevabınız te en baştan, ilk seferden "bi git yaa, senden önce de vardım, yaşadım, başardım, senden sonra da aynısını yapmaya muktedirim. Gölge etme yeter!" demek olsun. Kendi kıymetinizi siz bilmezseniz, çevrenizdekiler hiç bilmez.. Gölge etmeyen, yüreklendiren, cesaretlendiren, teşvik edenlerle dolsun etrafımız bundan gayrı..
Muhabbetle..
<div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwk9PcwRCu8UUpxBYCdtUDB49mDuYPZ3I_ti1wRTJbVU9x7cAxF1EFOWfje5XLU4Sl1dKhOJ3wLbbWcUWz7CZE2hLv2BFsfqZSPhs701w0MYMWYCwFn8Env0ZgpZsccdT8RwoFquUfGsA1bVFLphtt3sh-ADX-_R2XaY1LNmpZKL_Ze-X5ijeEe_vU/s640/blog2.jpg" style="display: block; padding: 1em 0; text-align: center; "><img alt="" border="0" height="320" data-original-height="640" data-original-width="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwk9PcwRCu8UUpxBYCdtUDB49mDuYPZ3I_ti1wRTJbVU9x7cAxF1EFOWfje5XLU4Sl1dKhOJ3wLbbWcUWz7CZE2hLv2BFsfqZSPhs701w0MYMWYCwFn8Env0ZgpZsccdT8RwoFquUfGsA1bVFLphtt3sh-ADX-_R2XaY1LNmpZKL_Ze-X5ijeEe_vU/s320/blog2.jpg"/></a></div><div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAr13gvXi36N0bOslKEE7oyQAtCef0O-BzvtCjRUZol7c4VgN_hWaOZwn1yzf5WQP94rKLbyPuItxvXA2q1-gsxbNrtiP4NbACr9ATjWNSiIPPZV8a45UwpujaVRLUbyJSTl04SSnWO3zdYqgjgSVp90GM0D4zVwuD9U3s0eowkzp_T8eOYwibCSoI/s640/blog.jpg" style="display: block; padding: 1em 0; text-align: center; "><img alt="" border="0" height="320" data-original-height="640" data-original-width="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAr13gvXi36N0bOslKEE7oyQAtCef0O-BzvtCjRUZol7c4VgN_hWaOZwn1yzf5WQP94rKLbyPuItxvXA2q1-gsxbNrtiP4NbACr9ATjWNSiIPPZV8a45UwpujaVRLUbyJSTl04SSnWO3zdYqgjgSVp90GM0D4zVwuD9U3s0eowkzp_T8eOYwibCSoI/s320/blog.jpg"/></a></div>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-77646092430680610142022-05-05T04:43:00.000-07:002022-05-05T04:43:02.809-07:00HOŞGEL HIDRELLEZBayramda zeytinyağlı sarma, lokum (cevizli ekmek) karalahana, baklava ve dahi ne gelirse sofraya yedim. Misler gibi yedim, afiyetle, zerre sakınmadan, güzelce, şifa olsun diye diye. Döndüm geldim, tartıya çıkarken dedim kesin 2 kilo cepte! Yanıldım zira bir mucize olmuş ve ben gittiğim kiloyla dönmüşüm ;)
Yoga var çarşambaları. Kaçırmamaya çalışıyorum. Dün akşam da gittim. Toplamda yarım saat kadar sürüyor, ilk 20 dakikası hareketler, denge vs. Son 10 dakikası da nefes egzersizi, uzanarak, usul usul, nefese odaklanarak geçen bir zaman dilimi. Hoca nefesinize odaklanın, başka şey düşünmeyin dedikçe, baharlık montu kuru temizlemeye vermek en iyisi, yoksa kaz tüyü caanım yeleği olduğu gibi bunu da mahvedeceksin makinada yıkayarak.. Ali Deniz bu akşam yıkanacak, illa yıkanacak, unutmayayım, gider gitmez, 50 kez tekrar sürecini başlatayım, çatlasam da 23.30 civarı girmiş olacak nasılsa banyoya. Yol da iyiydi bak, Pendik'ten eve sahilden sahilden, sonra Bağdat caddesinden ne de güzel geldim arabayla. Zor değilmiş yahu, şehir içindeki yaya ve araç trafiğine nazaran kolay bile denebilir. Hep o güzergahı kullanayım. Köfteleri İzmir köfte yapacaktım ama dur yaa, kızartma olarak yesinler bugün, yanına da pilav var nasılsa boşver şimdi uğraşma bu saatten sonra sulu yemek yapmaya. Vesaire mevzular hocam. Hı-hı, evet evet, çok akıştayım, nefesime odaklandım, zinhar başka mevzu yok kafamda.. Bitti mi, ne çabuk? Tam da çamaşırları yıkasak yağmur yine yağar mı acaba, yoksa yarına mı kalsa kısmındaydım :))
Hıdrellez geldi çok şükür. Gelirken sıcak havaları da getirseydi iyiydi. Günlerdir kapalı ve yağmurlu hava. Gerçi şikayet etmemem lazım, yaz sıcaklarını sevmiyorum hiç. Hıdrellez bolluk ve bereket getirsin inşallah yuvalarımıza. Şifa dileyene şifa getirsin, dertlere derman olsun inşallah..
10 yıldır her Hıdrellez yaptığım gibi 40 ayrı karınca yuvasından toprak alıp, küçük paketler halinde hazırlayıp dağıtayım yine. Bir sonraki hıdrelleze kadar saklayalım cüzdanlarımızda, bereketlendirsin kesemizi yine inşallah.. Hıdrellez geleneklerinden bağımsız, inandığım şeyler fayda sağlıyor bana. Zoraki yaptığım, başkasının tavsiyesiyle yaptığım, hadi bunu da bir deneyeyim dediğim ama çok da aklıma yatmadan tereddütle yaptıklarımdan fayda görmedim bugüne dek...
Karınca toprağına gelecek olursak, çok inanıyorum tabii bu Hıdrellez ritüeline. Bir de geceden mutfak dolaplarını, çekmecelerini açık bırakıyorum.. Sen her neye iknaysan, her ne ise aklına yatan onu yap tabii, hadi inşallah kabul olsun tüm dilekler..
<div class="separator" style="clear: both;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0M-pozM-xf9yueND9avGVlh5aSsRdql8S0HlkIl9LmgBNxNqPNc7YZRgVCGlA7jbVxRRgo9Q3y_80K53d2UuerdAhPFD5c-0nSDcMnyLQ4L7tw3IVEIXDaxY6Om6XOwuTxNFHVScnECQngjujcrL9hIOlgbAALajksuQDHufj799vr7kl2a5XBTsx/s640/13094337_10154233672412608_8389530123531956392_n.jpg" style="display: block; padding: 1em 0; text-align: center; "><img alt="" border="0" width="320" data-original-height="640" data-original-width="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0M-pozM-xf9yueND9avGVlh5aSsRdql8S0HlkIl9LmgBNxNqPNc7YZRgVCGlA7jbVxRRgo9Q3y_80K53d2UuerdAhPFD5c-0nSDcMnyLQ4L7tw3IVEIXDaxY6Om6XOwuTxNFHVScnECQngjujcrL9hIOlgbAALajksuQDHufj799vr7kl2a5XBTsx/s320/13094337_10154233672412608_8389530123531956392_n.jpg"/></a></div>
Evime, mutfağıma, gelirime İlyas peygamberin duası, tıkanmış, yavaşlamış, durmuş işlerime Hızır'ın eli değsin.
Bedenime, sağlığıma buluşmalarının gücü aksın
Hayatıma neşe, keyif, huzur ve bereketin hayırlısı gelsin. Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-71880779823287617112022-04-20T03:58:00.000-07:002022-04-20T03:58:05.436-07:00SPOR SALONUNDAN BİLDİRİYORUM!Aralık'21 son hafta kendime yeni yıl hediyesi olarak aldığım bir yıllık spor salonu üyeliğim sayesinde haftada en az 4 gün gibi spordayım. Haftada bir yoga, iki gibi de pilates derslerine katılıyorum. Bunların dışında gittiğim günler 20' yürüme bandında hızlıca (6 seviyesinde) yürüyorum. Sonrasında da kol ve bacak çalıştıran aletleri sırasıyla 2'şer tur (10'lu tekrar) yapıyorum. Bu kadar sporla, 4 aya yakın sürede verdiğim kilo 5,5. Rejim yapmıyorum ama pilav, makarna ve ekmek çok az yiyorum. Yemeklerin porsiyonlarını küçük tutuyorum (Anneme gidince değil tabii) Eskisi kadar geceleri çay yanında kek/tatlı gibi şeyler de yemiyorum. Hem çok canım istemiyor hem de spordan gelince günah diyorum şimdi, o kadar hareketin üstüne bi dur da bari azcık müsaade et ki, yağların kasa dönüşsün. Dönüşür mü onu da bilmiyorum açıkcası. Gerçi spor hocalarından birinin telefonuma yüklediği videoları yapmam gerekiyordu ama yap(a)madım çünkü çok sıkılıyorum tek başıma videoya baka baka hareket yapmaya. Benimki hafif spor zira spor salonuna gelenleri izlerken nasıl canla başla, aşk ve terle çalıştıklarını gördükçe, seninki iyice fasulyeden diyorum kendi kendime :) Olsun, varsın bu kadarı olsun. Ben memnunum halimden. Bir miktar zayıflamaktı asıl niyetim lakin ondan da önemlisi, hipotroidi hastası olduğum için kemiklerime iyi bakmam lazım. Hareket etmem lazım ki, etrafımdaki canım kadınlar (teyzemler) gibi kırıkla, kemik erimesinden mütevellit ağrılarla uğraşmayayım yaşlanınca.
Spor güzel şey yahu. Spotify listemdeki şarkılar/türküler eşliğinde, kimi zaman youtube'dan dinlediğim Nasıl olunur larla, mekanın sahibine geldik yahut gör beni videolarıyla kendime bir alan, bir güzel teneffüs olanağı. Ki bayılırım böyle yalnız ve keyifli zamanlar yaratmaya..
Bir de omuz ağrılarım hafifledi, aletleri çalışırken sırtımın gerilmesi, kemiklerimin uzaması esnasındaki hisler de şahane. Evvelden hiç mekik çekemezken, sırtımı yerden kaldıramazken, geçen bi baktım mekik çekebiliyorum artık. Pek mutlu oldum. Devam öyleyse. Spor salonu ile evin arası 200 mt. Bu sefer çok şükür sebat ettim sporda. Afferin bana!
O değil de salondaki o kadınlar onca zor hareketi, ellerinde ağırlıkla nasıl yapabiliyorlar, valla pes! Helal tabii bir de..
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-51665410561060187002022-04-05T04:00:00.000-07:002022-04-05T04:00:34.420-07:00GÜZEL SÖZLER"Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır." Mevlana
Arkadaşım Zehra paylaşmış bu güzel sözü instagramda. Ki Zehracım hep güzel, pozitif, insana umut veren paylaşımlar yapar. Evvelden çok okurdu bloğumu. Çocuklarımız ilkokulun ilk yıllarındayken bilhassa. Belki yine okur :)
İşte bu güzel sözler, uzunca zamandır düşündüğüm şeyleri yazıya dökme fırsatı verdi.
Şöyle ki; temenni, dilek, tebrik cümleleri içinde son derece iyi niyetle de söylense, olumsuz kelimeler geçti mi modum düşüyor bir anda. Misal araba aldın, "Güle güle kullan, kazasız, belasız inşallah" dedi mi bi arkadaşım, "içimden ah diyorum, kaza-bela" olmasın tabii ama böyle demesek mi?" Bu cümleyi olumlu nasıl dersek ben ya da her kimse bi ürpermeden karşılar. "Güle güle, iyi günlerde kullan arabanı, hayırlı olsun, yolların hep açık olsun, feraha çıksın" gibi gibi mesela.
Ya da yeni bir işe girişen, işe başlayan birine "Hayırlı olsun, Allah utandırmasın" denir ya, niye ki? Utandırmaz Allah bence yahu, kul utandırır bilakis.. Ya da diyelim nişanlanan, evlenen birine "Allah bozmasın, Allah ayırmasın!" yerine kısacık bi "Mutluluklar" dilemek ya da klasik "Allah bir yastıkta kocatsın, ömürlük olsun mutluluğunuz" demek daha hoş gelmiyor mu kulağa ve kalbe sizce de. Çocuklarla ilgili de aynı mesela, "Allah acılarını göstermesin!" dediğinde biri çok çok üzülüyorum ben, kalbim çarpıyor.
Güzel kelimelerle konuşalım, olumlu, sevgi dolu kelimelerle temennilerde bulunalım ki, olumsuzu (niyetimiz tam tersi iken üstelik) çağırmış olmayalım. Hem bin yıllık hikayedir, sözler, sesler kaybolmaz, boşlukta asılı kalır. Allah muhafaza titreşip duran bunca olumsuz kelimeler dizini, Mevlana'nın çok da güzel anlattığı şekilde, misal alemindeki uyuyan ihtimalleri uyandırmasın..
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-2833314323355102532022-03-28T07:13:00.041-07:002022-11-04T06:18:40.598-07:00GÜVEN GENİ!Buldum sonunda!
İg'de epey önce yayınladığım arabanın anahtarını adını bilmediğim birine zerre tereddütsüz vermemle ilgili yazdıklarıma gelen "Ne cesaret! Nasıl verirsin tanımadığın birine anahtarı! Ruhsatı da verseydin bari!" yorumlarını okuyunca bi şaşırdım. Benim için çok doğal, çok normal olan başkasına nasıl böyle sakıncalı, garip geliyordu. Düşündüm düşündüm ve buldum nihayet. Tamamen genlerden kaynaklı bu durum. Atalarımdan bana geçen genlerden sebep. Bu kanıya nasıl vardım peki? Şöyle ki, annemin anlattığı çocukluğuyla ilgili bir hikaye böyle düşünmeme sebep oldu. Aklıma gelince o hikaye "Tamam dedim, budur sebep!" Anlatayım size de, annem küçükken, muhtemeldir en çok 8-9 yaşlarındayken (yani muhtemeldir 1950'ler), ananem, köye yazları tatile gelen İstanbullu terzi kadınla birlikte, elbise dikmesi için Yalova'dan İstanbul'a gönderiyor annemi. Ananemle birlikte dedem de buna rıza gösteriyor ki, annem bir kaç günlüğüne elbisesi hazır olana kadar İstanbul'da kalıyor. Telefon yok, ulaşılabilecek, hemen gidip alınabilecek bir yer değil. Ulaşım imkanları o zaman kısıtlı. Şimdi düşünün siz çocuğunuzu akrabanız olmayan, yakınınız, ahbabınız olmayan biriyle, kıyafet dikilmesi için deniz aşırı bir şehre, üstelik yatılı gönderir misiniz? Göndermiş ananem. İşte bende de o gen varsa demek. "Güvenmek" geni biraz fazla gelişmişse demek. Dedem de öyleymiş dedim ya, onu da biraz açayım. Babam Tuncelili bir kürt, annem Batum göçmeni, Yalovalı bir laz. Bir ay içinde nişanlanıp evlenmişler 1969 senesinde. Dedem bırak yabancı bir kürde kızını vermeyi, 1 ay gibi kısa zamanda evlenmelerine de itiraz etmemiş. Yetmemiş, teyzem de amcamla evlenmiş. En büyük teyzem de yine İstanbul'dan yazları tatile gelen bir ailenin oğluyla yani bir yabancıyla evlenmiş. Düşünsenize hem dedem hem ananem 1950'lerin Türkiye'sinde böyleyken benim için ne kolay, ne sıradan bir şey arabanın anahtarını tanımadığım birine teslim etmek, tanımadıklarıma kolayca güvenmek :) Aksini görünceye kadar herkes güvenilir herkes "iyi" benim için.. Annem ve babam da çocuklarına, çocuklarının tercihlerine hep güvendi ve destekledi. Şanslıyız yani bu konuda. Bilmem benden çocuklarıma ne kadar geçti bu "güven geni" ama dilerim en az benim kadar şanslı olsunlar ve hep iyilerle karşılaşsınlar inşallah.. <div>Not: Yok, bir daha vermedim anahtarı yabancılara! Gerekmedi çünkü :)
</div><div><br /></div>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-73133022188812469422022-03-28T06:39:00.000-07:002022-03-28T06:39:08.029-07:00ARABANIN ANAHTARI Anahtar yok! Arabanın anahtarı yok. Neden çünkü adama verdim. Hangi adama? Adı Cem olana! Başkaca bilgim yok. Arabanın yeri belli. Adamın da yeri belli, bir de adı belli. Belli olanlar sadece bunlar. Günlerdir arabayı parkettim yerin yanındaki şantiyedeki o adamı tanımıyorum. Tanımadığım adama arabanın anahtarını verdim. Yok telefon numarasını almadım. Evet evet kendi telefonumu ve adımı yazdım da verdim anahtarı. Dedim dursun sizde, gelir alırım, gelir de sizi bulamazsam yedek anahtarım var onunla hallederim sorun değil. Yeter ki bu araba bu düzde dursun şimdi. Arkasına parkettiğim minübüs çıkmak isterse siz bi zahmet çekin arabamı, sonra “benim” park yerime yine koyun lütfen ama geri geri düz çıkıp yan sokağa kıvrılıp kolaylıkla çıkacağım şekilde. Zahmet olacak size de.. Olsun olsun hiç sıkıntı değil, yedeği var anahtarın. Ne olur ki en çok yahu! Şoförlüğü varmış, varsın benim gibi acemi olsun –ki Nehirim dün dedi ki, “Anne, bu kadar kısa zamanda bu kadar iyi kullanmanı beklemiyordum, sanki bir yıldır kullanıyor gibisin.”- kenarı sürter en çok, sürtsün, çizilsin, hiiç zararı yok. Kimseye bir şey olmasın da araba mühim değil, ikinci el ya zaten, var mı ötesi. Büyüyünce sıfır alana kadar bu araba beni ustalaştırana kadar çizilecek elbet.
Bilmiyorum, hiç aramadı Cem bey, arar belki diye gözüm telefonda. Aramaz inşallah, güzelce kendi yerinde dursun araba. Oraya bi kocaman duba bulmak en iyisi. Dubaya da yazmalı “Esenin Yeri” olmaz mı, var mı sahi dubacı tanıdığınız.
Gelelim güzel havadislere. Park etmek bir kenarda dursun. Biz olanlara bakalım. Sabahları bazen hem Nehir’i iskeleye hem Ali Deniz’i okuluna bırakıyorum günlerdir. Bazen Nehir’i dershane dönüşü alıyorum da. Gitmeler, gelmeler, sinyaller, dönüşler, sinyaller âliyyül-âlâ. Ne zamana kadar bu güzergâh derseniz bilmiyorum vallahi ama geçen Pazar çocukları Kuzguncuk’a götürdüm sahilden. Eve dönüşte navigasyonla İcadiye tarafından, yani aralardan, yokuşlardan döndük. Beni bi görmen lazım, sanki o dar sokaklar her gün geçtiğim benim muhitim. Işıklarda durmak, yokuşsa, kaydıran arabamı, arkadaki arabaya çarpmamak için el freniyle kalkmak, çocuk oyuncağı yahu!
Ezcümle “bebeleri pistten alalım” :)
Sahi yaaa, var mı güzel park öğreten bildiğiniz (sabırlı) bi direksiyon hocası :)
Dipnot: Yahu göze geleceğim şimdi, lütfen yürekten “Maşallah” diyin içinizden ;)
Enbidipnot: Geçen hafta bu yazıyı ig'de yayınladıktan sonra arkadaşım yazdı ve bir direksiyon hocası önerdi. Perşembe günü alacağım inşallah park etme dersini :) Şans dileyin bana..
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-27085944282165268032022-03-21T01:33:00.001-07:002022-03-21T01:35:24.148-07:00COVID'ın getirdiği.. 11 Kasım 2020 Çarşamba, unutmayacağım günlerden biri. Covid pozitif olduğumu öğrendiğim gün. O sabah pandeminin başladığı günden beri ilk kez bi gariplik olduğunu anladım bedenimde. Yorgunluk değil, halsizlik de tam değil ama beynim bir şekilde uyardı ve öğlen arasında hastaneye gidip test yaptırdım. İlk kez yaptırdığım testin sonucu gece yarısına doğru çıktı, telefon ekranından gördüm ve çok eminken negatif olacağına çıkan sonuca inanamadım bir müddet. Sonrası 10 günü karantina olmak üzere 14 gün ev hapsi. Ki o hapislikten de hiç şikayet etmedim. Netflix den Bir Başkadır ve Anne with A izledim günler boyunca. Alerjik bünyeliler covid i hafif atlatır tezi bende işledi ve gerçekten de hafif atlattım çok şükür. Zaman zaman artan kas ağrısı, halsizlik ile geçti günler. Bugün iyiyim derken ertesi gün biraz halsizim diyerek. Ama ateş yok, öksürük yok, tat/koku kaybı neredeyse hiç yok.. Hastalık geçti gitti çok şükür ama bu 14 günlük sürede bir başıma çok düşündüm. Öyle böyle değil ama. Varoluş amacım, yaşantım, hızla geçip giden günlerim, huzursuzluklarım, pişmanlıklarım, geçer, düzelir diye ertelediklerim, üstünü örtüp, uykuya yatırdığım sorunlarım.. Her birini tek tek düşündüm, tarttım ve nihayetinde bir karara vardım. Kasımın 20'sinde büyük ölçüde bir karara varmıştım lakin bu karara varırken bana kılavuzluk eden psikiyatrist hocam eşiği atlamamı sağladı. Hayatımın pek azını anlatmama rağmen, ayna tuttu bana ve bir anlamda uyandırdı. Ne zormuş o eşiği atlamak, atlayabilmek. Sonrası çok şükür, tek tek, sırasıyla yoluna girdi, giriyor..18 yıllık evliliğimiz bitti, gitti.. Hayırlısı olsun diye dua ettim hep, oldu da çok şükür. İyiyim, iyiyiz, huzurluyuz, gözümde büyüttüğüm tüm aşamaları tek tek, sabırla geçtim. Hakkım olan şeyler için vazgeçmek istemediğim, direndiğim zamanlar yıpratıycı lakin. "Tamam yahu, madem öyle vazgeçtim, kalsın, eksik olsun, hesabımı ahirete bıraktım" dediğim anda vazgeçtiğim şeylerin yeri doldu çok şükür. 50 yıldır elimi hiç bırakmayan Rabbim, işlerimi hep kolaylaştırdığı gibi bu kez de kolaylaştırdı.
1 yıl boyunca, sokağa çıkma yasağına rağmen her hafta sonunu Yalova'daki evde geçirdim. Cuma'dan gidip, Pazartesi sabahına kadar oradaydım. Bu süreçte tüm evliliğim boyunca gördüğümden daha çok gördüm annemi, daha çok birlikte olduk. Hiç yorulmadım, hiç üşenmedim 1 yıl boyunca gidip gelmelerden.. Çok şükür bana zorluk yok bu bedensel yorgunluklarda, gayretim var, çabam var, hevesim ve yaşam enerjim de..
Diyorlar ki, maşallah sana, ne güzel atlattın bu süreci. Destek almadan, depresyona girmeden, çok bunalmadan ve bunaltmadan geçti gitti..
Nihayet, Haziran 2021'den beri ayrı evlerde yaşadığımız süreci Aralık 2021'de anlaşmalı olarak resmen boşanarak bitirdik.
10 aydır başka bir hayat tecrübe ettiğim. 65 metrekare kiralık bir evde, iki çocukla, sıkışık ama nasıl huzurlu, nasıl miss.. Daim olsun diyeyim huzurumuz, esenliğimiz..
Pandemide 3 yıla yakın hissettiğimiz tüm negatif, karanlık, kasvetli duyguların, kayıpların, fakirleşmenin ve daha pek çok olumsuz duygunun yanında bana verdiği cesareti, iç hesaplaşmayı; ertelenen, bir türlü nihayete erdirilemeyen evliliğimin bitiş kararıyla hatırlayacağım. Şer bildiğimizin hayır olduğunu bir kez daha idrak ettiğim bir dönem olarak bir de..
Canım eniştem vefatından kısa bir zaman önce bu ayrılıkla ilgili sohbetimizde bana aşağıdaki dizeleri okumuştu. Ne iyi gelmişti. Nurlarda uyusun..
Hak, şerleri hayr eyler,
Zannetmeki gayr eyler,
Ârif ânı seyr eyler,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse, güzel eyler...
Dipnot: Yazayım diyorum yine bloğa, umarım kısa süreli bir heves olmaktan öteye geçsin bu dileğim.
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-1849068369424291372020-04-30T05:32:00.003-07:002020-04-30T05:32:42.327-07:00<div class="p1" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "Century Gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p1" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "Century Gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; font-variant-east-asian: normal; font-variant-numeric: normal; line-height: normal; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<span class="s1" style="border: 0px; font-kerning: none; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">16. Son gün, yazı yazdığın, aynı sorulara birbirinden farklı cevaplar okuduğun günler nasıl geçti, sana iyi geldi mi? Meydan okuma nasıldı merak ettim. </span><br />
<span class="s1" style="border: 0px; font-kerning: none; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><br /></span>
<span class="s1" style="border: 0px; font-kerning: none; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Güzeldi tabii, çok takip edip, çok yorum yazamasam da. Ve hatta maalesef günü gününe yazamasam da, en azından 16 yazı var ortada :)</span><br />
<span class="s1" style="border: 0px; font-kerning: none; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">Eyvallah <a href="http://ezgissimo.blogspot.com/" target="_blank">Ezgi</a>, ne iyi ettin de başlattın bu meydan okumayı.. Devamını da bekliyoruz heyecanla ;) </span></div>
<div>
Katılan tüm arkadaşlara da teşekkürler, sevgiler pek çok.. </div>
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-62912961564410366042020-04-30T05:30:00.000-07:002020-04-30T05:30:01.660-07:00MEYDAN OKUMA-15<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: inherit; font-size: 14.3px; text-align: justify;">15. Distopik hikayeleri aratmayacak günlerdeyiz. Biraz bu ruh halinden sıyrılmak gerek. Senin ütopik hikayen ya da dünyan nasıl olurdu bilmek isterim.</span><span class="Apple-converted-space" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: inherit; font-size: 14.3px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"> </span><br />
<span class="Apple-converted-space" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: inherit; font-size: 14.3px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;"><br /></span>
<span class="Apple-converted-space" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: inherit; font-size: 14.3px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">İstemiyorum ütopik bir dünya. 2 ay önceki dünyamı istiyorum. Çocuklar okulda, ben işte, hafta sonları kafamıza göre, canımız nerede istiyorsa orada. Maskesiz, eldivensiz. Hafta sonları Ali Deniz yine baskette istiyorum. Yalova'ya, köye gitmek istiyorum. Eminönü'nden malzeme almaya gitmek istiyorum. Markette sakince, stressiz alışveriş yapmak istiyorum. </span><br />
<span class="Apple-converted-space" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: inherit; font-size: 14.3px; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">Bir an önce 2 ay önceki dünyama dönmek istiyorum. Rutin iyidir derdim hep ama şimdi daha da.. </span>Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-1734049447353586372020-04-28T04:56:00.000-07:002020-04-28T04:56:56.145-07:00MEYDAN OKUMA-14<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: "century gothic" , "sans serif"; font-size: 14.3px; text-align: justify;">14. Bugün bir robot tasarlıyor olsan, tasarım robotunun hangi özellikleri olsun isterdin?</span><br />
<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: "century gothic" , "sans serif"; font-size: 14.3px; text-align: justify;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: "century gothic" , "sans serif"; font-size: 14.3px; text-align: justify;">Benim üzerimdeki tüm lüzumsuz yükleri alsın isterdim. Ev işlerini, bilhassa mutfak olayını komple devralsın benden. Ne istiyorsa o pişirsin, kendi karar versin. Çocuklara da o pişirdiklerini (bilhassa ıspanaktır, pırasadır, lahanadır, karnıbahardır) yedirsin de görelim lütfen :) </span><br />
<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: "century gothic" , "sans serif"; font-size: 14.3px; text-align: justify;">Sonra bu robotçum bana her gün arkası yarın gibi yeni ve güzel hikayeler anlatsın uyku öncesi. Biraz yarenlik etsin, tatlı tatlı konuşalım.. Misal her gün bana yeni ve ilginç bir bilgi versin. Bazen teselli etsin, "boşver şekerim" desin, "aldırma, yalan dünyanın dertleri" işte desin.. </span><br />
<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: "century gothic" , "sans serif"; font-size: 14.3px; text-align: justify;">İlham da verdi mi, bırak dünyalığı, ahiretlik oluruz kendisiyle valla :) </span><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-39229454114584345562020-04-28T04:13:00.002-07:002020-04-28T04:54:34.358-07:00MEYDAN OKUMA-13<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: "century gothic" , "sans serif"; font-size: 14.3px; text-align: justify;">13. Öğrenmek çok kıymetli, bilgiye giden yol ise herkes için farklı. Senin öğrenme yolların nedir, çok merak ediyorum.</span><br />
<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: "century gothic" , "sans serif"; font-size: 14.3px; text-align: justify;"><br /></span>
<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px; text-align: justify;">Öğrenme yollarım, 80'ler çocuğu olarak daha çok ansiklopedilerdi. Okumak babamdan miras. Çok ama pek çok okurdu. Çeşitli alanlarda, belki binlerce kitap okumuştur. Zaten hep okurken ve yazarken hatırlıyorum babamı..</span><br />
<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px; text-align: justify;">Ansiklopedi karıştırmayı çok severdim, sonraları da gazete, dergi, ne olsa okudum. Kitap da çok okudum ama şimdilerde epey az maalesef..</span><br />
<span style="background-color: white; color: #555555; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px; text-align: justify;">Öğrenme yollarım, internet daha çok şimdilerde ama geçenlerde diğer meydan okuma sorusunda da yazdığım üzere, güvenmeyip, başka başka kaynaklardan da okuyorum. </span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #555555; font-family: century gothic, sans serif;"><span style="background-color: white; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px;">Bir de şu aralar, televizyondan değişik kanallar bulmaya çalışıyorum. TRT belgesel ilgimi çekiyor mesela. </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #555555; font-family: century gothic, sans serif;"><span style="background-color: white; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px;">Üniversitede çalışıyorum uzun yıllardır. Ondan önce de kolejde. Dolayısıyla akademik dünyada olunca, ister istemez bilgi önüne geliyor bir şekilde. Mail grubundan, web sayfasından, hocaların paylaştıklarından.. </span></span><br />
<span style="color: #555555; font-family: century gothic, sans serif;"><span style="background-color: white; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px;">Elişlerine gelecek olursak, görerek öğrenemediğim için illa birinin bana tarif etmesi lazım yanımda. Örnek çıkaramam mesela, aklım da almıyor pek öyle kağıt üzerinde gördüğünün aynısını motife dökenleri, kıskandığımdan sebep belki de :)</span></span><br />
<span style="color: #555555; font-family: century gothic, sans serif;"><span style="background-color: white; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px;">Youtube öğrenme konusunda iyi bir araç aslında. Benim de videolarım var yaptığım işlerle ilgili ve hep çok güzel yorumlar geliyor. Pek çok kişiye faydalı oldu. Yani ben de zaman zaman youtube dan öğrenebiliyorum yapmak istediklerimi.. </span></span><br />
<span style="color: #555555; font-family: century gothic, sans serif;"><span style="background-color: white; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px;">Ama bazı şeyler var ki, teorik de olsa, pratik de olsa öğrenme yöntemi, yine de öğrenemiyor insan. Misal araba kullanmak gibi :( 10 ders direksiyon dersi aldım yahu! Kullanmaya kulandım da, Allaha emanet, hem ben, hem siz ve cümle alem :)) </span></span><br />
<span style="color: #555555; font-family: century gothic, sans serif;"><span style="background-color: white; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #555555; font-family: century gothic, sans serif;"><span style="background-color: white; font-family: Courier New, Courier, monospace; font-size: 14.3px;">Bunlar geldi aklıma ilk anda bu başlıkla ilgili.. </span></span></div>
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7658755958477760780.post-29593646910361569042020-04-28T04:09:00.004-07:002020-04-28T04:09:43.101-07:00MEYDAN OKUMA-12<div class="p1" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<span class="s1" style="border: 0px; font-kerning: none; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><span style="border: 0px; font-family: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;">12. İşte cevapları ile ağız sulandıracak bir soru; eğer günleri bir yemeğe benzetseydin, haftanın günleri hangi yemekler olurdu?<span class="Apple-converted-space" style="border: 0px; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"> </span></span></span></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<span style="border: 0px; font-family: inherit; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"><span class="s1" style="border: 0px; font-kerning: none; margin: 0px; padding: 0px; vertical-align: baseline;"></span><br /></span></div>
<div class="p1" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Pazartesi: Pazardan yapılmış güzel bir etli dolma (yaprak sarma ve kabak karışık)Pazartesi sendromum yok genelin aksine, dolasıyla en sevdiğim yemekler olur genelde..</div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Salı: E dünkü dolmadan var daha :) </div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Çarşamba: İki gün ev yemeği yeyince, Çarşamba, ev mantısı (yok ben yapmadım ama nefistir Evce'nin mantısı)</div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Perşembe: Etli Nohut ya da kuru fasulye </div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Cuma: Tava böreği ya da pizza (ben yapıyorum pizzayı :)</div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Cumartesi: Normal şartlarda dışarda yeriz Cumartesileri, şimdilerde ortaya karışık, misal paçanga böreği, peynirli-kıymalı börek, kek ve mercimek köftesi en çok yaptıklarımdan.. </div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Pazar: Balık (fiks) Yaz ayları hariç tabii..</div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
<br /></div>
<div class="p2" style="background-color: white; border: 0px; color: #555555; font-family: "century gothic", "sans serif"; font-size: 14.3px; font-stretch: normal; line-height: normal; margin: 0px; min-height: 12px; padding: 0px; text-align: justify; vertical-align: baseline;">
Gördüğünüz gibi, öyle çok da mutfak insanı değilim, idare ederek, uydurarak, çoğunlukla da kaytararak geçiyor günler ama çok şükür yine de ;) </div>
Esen Canhttp://www.blogger.com/profile/11104929964391860465noreply@blogger.com0