30 Haziran 2013 Pazar

ALİ DENİZ YAAA!!!

"Oğlum o tişört ıslak, yeni yıkadık daha, kuruyunca giydiricem, söz, hadi ağlama artık!"
"Oğlum, pislendi üstündeki, çıkar artık şu tişörtü, yıkayalım, tekrar giydiricem, söz!"
"Oğlum, o tişörtü gündüz giyiyoruz, gece yatarken pijama giyilir, o tişörtü çıkar artık, giy pijamanı, sabah kalkınca tekrar giydiricem, söz!"
" Oğlum, o tişört uzun kollu, hava sıcak, giyilmez o, lütfen!"
"Oğlum o bone havuza girerken takılıyo, evde otururken değil, o kollukları da mı istiyorsun?! Peki kollukları takalım ama bone kafanı terletir!"
Olmaz diyosun ama oldu işte anne, çok da yakışıklı oldum  üstelik :)

"Ali Deniz olmazzzz, güneşin beyninde bu kadar parkta oynanmaz, bak bizden başka hiç kimse var mı? Akşam serinde getiricem tekrar, hadi ama!"
"Ali Deniz biraz önce haşlanmış mısır yedin, şimdi de bardakta mısır istiyosun, oğlum karnın ağrıyacak, dondurma mı? Yok artık Ali Deniz, bi dur oğlum yaaa!"
"Orda da mı park varmış, hay Allah, onu da mı gördün!"
"Annecim buraya tuvalet için geldik, nerden gördün o oyun parkını, hadi oğlum yaaa, bak ablayla baba dışarda bizi bekliyo" "Helal olsun Ali Deniz, ne güzel oynuyosun oyun parkında! "Yok kızmadım, iki seksen uzanma şimdi top havuzunda, ağlama, küsme, tamam, oyna hadi beş dakka!
"Annecim o bardaktaki suyu dondurmadan sonra içmek için verdi abla, niye döktün bütün suyu üstüme :("
"Ali Deniz yaaa, o sakızları çiğneyip çiğneyip salonun orta yerine atmaya devam edersen fena olacak bak, bi daha sakız yok sana!"
"O ablanın, seninki öbürü, e sen seçtin onu, şimdi niye ablanınkine sulanıyosun"
"Ali Deniz yaaa, hadi oğlum, yedik içtik, apartmanın önüne kadar geldik, gel şu eve girelim artık! O çikolatayı almayacağım sana bu akşam, yeter artık ya, istediğin kadar ağla!" Nehir'in sesi: "Anne benim paramla ben alayım hemen, lütfen anne, ağlamasın artık, bak reziğll ediyo bizi sokaklarda" "Al kızım, al da kurtulalım"...
"O senin değil annecim"
"Onu sahibine ver annecim, alma başkasının eşyasını"

Ali Deniz'le diyaloglarımızdan örnekler, bu tatil boyunca bu replikleri defalarca tekrarladım, Ali Deniz'den cevap olarak hep feryat, hep ağlama, hep kendini yerden yere vurma! ;) Geçer di mi sevgili okur, "Geçer" de lütfen :)


26 Haziran 2013 Çarşamba

ESEN TATİLDEN BİLDİRİYOR :) BİR KIRMIZI NAZARLIK EŞLİĞİNDE...

Ey Sevgili Okur, memleketten sesleniyorum sana :) İnternetten uzaktayım günlerdir... Resimlerini gelmeden eklediğim bu nazarlık için de bir internet cafe'deyim şimdi :) 
Giderayak söylediğim üzere tatildeyiz tam 10 gündür, sor bana bi ama 10 gün değil 10 dakika gibi geçip gitti buraya kadarki kısmı zaman :(
Denizdeyiz, sahildeyiz, köydeyiz, parktayız, kafamıza neresi eserse ordayız :) İyiyiz, mutluyuz şükürler olsun, aramızda cüce bir anarşist olsa da, her şeyimize muhalefet eden, burnunun dikine giden, kendini dünyanın ekseni zanneden bir Ali Deniz bücürü olsa da, afiyette ve keyifteyiz, umarım sizler de öylesinizdir :)
Düştüm ya hani buraya gelmeden hemen önce İstanbul'da, hani bu düşmek bildiğiniz  düşmelere benzemiyordu ya, bu nazarlığı yapıyordum tam da o sıralar, bilmem fayda eder mi bundan sonrasına ;) 

Bu nazarlığın aralarındaki keçelerin bir kısmını Nehir kesti tek tek :) Kızım büyüdü de çıraklığımı yapıyor :)
İçimden geldiği gibi bir nazarlık bu, en çok sevdiğim nazar boncuklarını bir arada kullandığım, renklerine meftun olduğum bir nazarlık :)
Çok zevk alarak yaptım bu nazarlığı da, netice itibariyle de oldu sanki di mi Sevgili Okur :)

Deniz kabukları için Mehtap Abla'ma, sevgili öğretmenime kocaman bir teşekkür :)


Tatildeyim ama kaneviçeye devam :) Her fırsatta yaptığım bir iş var elimde ve biter bitmez size göstereceğim elbette. Fransız ketenine yaptığım nefis bir iş geliyor sevgili okur, izle beni, bekle beni, merak et beni, e mi?
Çok selam, çok sevgi hepinize, kal sağlıcakla sevgili okur :)
NOT: Bir de laf aramızda özledim seni ey sevgili okur, bloglarını özledim, post yapmayı ve dahi yorumlarınızı elbette :) 


13 Haziran 2013 Perşembe

GİDERAYAK...


Bütün yıl büyük bir sabırsızlıkla beklediğim ve maalesef beş dakikada geçen yıllık iznim başlıyor, Cumartesi gecesi Yalova'ya gidiyoruz inşallah, üç hafta kadar yokum yani sevgili okur! Gitmeden size renkli, cıvıl cıvıl bir post hazırladım, yani aslında daha önceden hazırlamıştım bir kısmını ama memleketin hali sebebiyle bir türlü yayınlayamamıştım, o arada da yeni yaptıklarımı da ekleyince epey bi bol fotoğraflı post oldu bu... İstedim ki bloğumun son postu böyle bir post olsun...
Giderayak diyeyim ki size şimdi, yaz hepimize iyi gelsin, ülkemize barış getirsin, huzur getirsin...


Şimdi buyrun bakalım yaptıklarıma...




Gökalpim, önce bi bulut yaptım sana, sonra bir isimlik, şimdi bir yastık, gel hadi artık güzel bebek, bekliyoruz teyzecim ;)
Nazar boncuğu,Yumak Dergisi, sevgili Filiz Türkocağı tasarımı ;) Çok dertliydim hiç etamin nazar boncuğu şablonum yok diye, Filiz hanım sayesinde oldu :) Hem de pek çok...


Etaminle keçeyi birleştirdim yine ve bu magneti yaptım, bu minicik kalp yine Yumak Dergisi'nden, yine sevgili Filiz Türkocağı desenlerinden...

Sonra minik ev magnetlerinden ilhamla yapacağımı söylediğim keçe ev magnetlerin ilk denemesini yaptım, bilmem oldu mu, çatısı boş kaldı sanki? E doldururuz ;)
Kalıplarını bilgisayar ekranına kağıt yapıştırıp seloteyp marifetiyle çıkardım ama büyük oldu azcık orjinallerine nazaran...

E doldurduk netekim, daha iyi olmuş di mi?


Sonra bir magnet daha yapayım dedim, o da böyle oldu, buzdolabı üstünde hep soluk renkleri, orjinal renkler için diğer fotolara bakalım lütfen :)
Bu da son keçe magnetim, üstüne minik bir gül ekledim....
Magnetlerimin resmi geçit töreni....


Gülden Hanım'dan bana gelen Boncuklu Baykuşum :) Zarif sahibesinden zarif bir hediye oldu bana bu baykuş... Bir kez daha yürekten teşekkürler :)

Yaşasın Baykuş Kardeşliği :)


Bu minicik kuşu aşağıdaki ebruli iplerden işledim, henüz dikmedim, düşünmekteyim bu minik projemi nasıl sonlandıracağımı :)

Gülcan, Aylin, Sunaaaaa, sağolun varolun, Tahtakale alışverişinden benim payıma düşen bu güzelliklere çok teşekkürler kızlar, doğum günüm için ne güzel bir hediye alternatifi di mi ;)  Bi düşünün bence, misal sarılar, ekrular vs ;)

*******
Bir de eminim yapanlarınız vardır ama ben yine de yazayım... Anlatacaklarımı bi hayal edin, aklınıza yatarsa uygulayın...
Ben bu örneği deniz için vereceğim, siz oturduğunuz yerde de yapabilirsiniz elbette...
Denizdesiniz, ama dalgasız, sakin, dingin bir denizde, uzanmışsınız suyun üstüne gözleriniz kapalı, hiç kıpırtısız, yüzünüzde güneş ama nasıl yakıyor, vücudunuzun bir kısmı suda ama nasıl serin, sesler uzaktan uzaktan vuruyor kulağınıza, siz, kal gelmiş gibi, dünya yansa bir avuç otunuz yanmazmış gibi durun bi beş dakika, çocuklar izin verirse daha da fazla... Kollarınızı bırakın taş gibi, masa üstünde duran bir obje gibi, misal vazo gibi ;) Kollardan başlayarak bütün organlarınızı bi bırakın, sizden bağımsızlarmış gibi, hatta iç organlarınızı da- yok kalbiniz çalışsın elbet, o kadar da değil :))) Midenize, ciğerlerinize, bilumum bütün organlarınıza mola verdirin, Ataol Behramoğlu'nun şiirinde dediği gibi, "taş gibi" dinlenin...

YENİDEN GÖRÜŞENE DEK ESEN KALIN...


BONUS
Yaz sonu inşallah "Ne güzel geçmişti bütün bir yaz!" diyebiliriz...

10 Haziran 2013 Pazartesi

BAYKUŞLU BONCUK KESESİ ;)

 
Aslında size gösterebileceğim pek çok şey var yeni yaptıklarımdan ama onlar dursun da bu güzelim baykuşa bakın siz bi, en çok da siz bakın Gülden hanımcım :)
Gülden hanım bana Yumak Dergisi'nden istediğim bir deseni boncukla işlemeyi teklif etti, ben de "Aynı desenden ben de size etaminle yaparsam olur" dedim ve anlaştık ;)
"Acele etme" demiştiniz Gülden hanım ama ben tatile çıkmadan bitirmek istedim, çok zevkle yaptım bu işlemeyi de, diğer tüm işlemeler gibi...
İçine boncuklarınızı koyarsınız belki diye de azcık büyük yaptım keseyi...
 
 
Baykuşlu Kese


Bu kesenin ödülü de bir kase sütlaç olsun ;)
Bu sıralar Ali Deniz'in bakkaldan gelirken eve getirdiği tüplü şokellalara hastayım, oğlanın gözünün içine bakıyorum hepsini yemesin diye, artık ne kaldıysa geriye, gram bırakmaycak şekilde, tüpü kırarak, bükerek çıkartıyorum içinden :) götürüyorum zevkle, büyük bir iştahla :) Tavsiye ederim ;)

 
Desen Yumak Dergisi-Filiz Türkocağı desenlerinden biri yine ;) İlginçtir, dergiden işlediğim büyüklü-küçüklü 5. desen bu ama hepsini de çok çabuk ve kolay işledim, neredeyse hiç sökmeden ve hepsi de neredeyse sıfır hatayla ;) Aferin bana öyleyse...
İlk resimde gördüğünüz gibi renkli şablonlardan çok kolay çalışıyorum...
Teşekkür edeyim bir kez daha Sevgili Filiz Türkocağı'na, bütün bu güzel desenler için, elleri dert görmesin...
 
Hepimiz için güzel bir hafta olsun, sağduyunun, vicdanın, empatinin en çok baştakiler için hakim olacağı bir hafta olsun... (Bir de özel istek, lütfen çocuğumun okulu ile ilgili yeni bir sıkıntı olmasın bu sene, iki yıldır  yaz tatili burnumuzdan geldi, okulumuz ne olacak stresinden bıktım!)

 
BONUS

6 Haziran 2013 Perşembe

PU-Kİ-Yİ ;)


Pukiyi, lazca'da Ihlamur demek, aynı zamanda da "çiçek" Bizim köyün dağlarında ıhlamur ağaçları dolu, haziran  ayı da ıhlamur vakti bizim köy için. Çocukluğumda dağa gidip, çoluk çocuk çuvallar dolusu ıhlamur toplanır, kurutulur ve en çok fiyat veren tüccara satılırdı. Ihlamura gitmek için sabah ezanıyla uyanır, dolambaçlı dağ yollarından, uçurum kıyılarından ta ıhlamur ağaçlarının kaynağına kadar yürürdük.   
Hala daha devam edilir ıhlamur toplanmaya, bir ıhlamur bir kestane toplama hiç değişmedi bizim köyde. Ihlamur kutsal benim için bu yüzden, ıhlamur=çocukluğum...

PUKİYİ :)
(Leylacım bilmiyorum okuyor musun bu postu ama özür dilerim yaa, valla, kıskandırmak için değil yeminle :) 

Bu ıhlamurlar benim Üsküdar'a inmek için yürüdüğüm yol üstünde, bi güzel kokuyorlar ki, ;) Ara ara esen rüzgarla hele, öldürüyor beni kokuları....
 Başımı bi kaldırdım, tepemde bu güzellik, çektim ki siz de görün ama nasıl etmeli de bu blogdan size güzel kokuları da yollayabilmeli bilmem... En sevdiğim koku hanımeli ve ıhlamur kokusu... Sırf bu güzelim ıhlamur kokusu hatrına yokuş yukarı 20 dakika yürüyorum... Yürürken kendi kendime düşündüm geçen akşam, hani kamu spotları var ya televizyonda, obeziteyle mücadele için. Hah, ben işte çaresini buldum kendimce, belediyeler Gezi Parkı'ndan aldıkları dersi de göz önünde bulundurarak, her bir caddeye, sağlı sollu ağaçlar/bitkiler dikecekler. Bu diktikleri ağaçların kokulu çiçekleri olmasına dikkat edecekler. Aralara salkım söğütler, ulu çınarlar elbette olacak ama kokulu çiçekleri olan ağaçlar da olacak...  Misal, ıhlamur, yasemin, hanımeli.. Aklıma gelenler bunlar, manolya, lavanta yetişir mi bilmem? (başka ne vardı kokulu sevgili okur?) Bloğumu okuyan, sayıları binlerle ölçülen botanikçiler, ses verin ;) 
Mevsimine göre kokularla dolu, güzelim bir yürüyüş yolu olacak bu sayede caddeler. Hem gölgeleriyle serin serin, hem insanın içini açan güzel kokulu... O kadar ki insanlar kendilerini yürümekten alamayacak, hem de herkes yürüyünce aynı muhitte, konu komşuyla sosyalleşecek, "Aaa Ayşe hanımcım ne kadar zayıfladınız böyle maaşallah" türünden diyaloglar olacak :)  Minübüscüler isyan edecek bu duruma ama bu sayede de dal gibi olacak herkes ;) Nasıl fikir ama? 
Duydun mu sayın Topbaş? Ağaç lazım bize, yeşil lazım bize, güzel kokular ve bu kokulardan mütevellit huzur ve mutluluk lazım bize...


BONUSSSS
(Bu sana kıyağımdır ey sevgili okur, gençliğimden kopup geldi. Benim içimi kıpır kıpır eden, kanımı kaynatan bir büyük bonus, bakalım sizde de aynı etkiyi gösterecek mi?)

5 Haziran 2013 Çarşamba

SİNİRLENİNCE ÇOK GÜZEL OLDU TÜRKİYE...

Günlerdir Türkiye ayakta, eylemde, kâh Gezi Parkı'nda,  kâh evinin penceresinde, sokaklarında... Gezi Parkı'ndaki ağaçlar ayağa kaldırdı önce gençliği ardından onların seline kapılan bütün ülkeyi. "Ağaçlarıma dokunma" derken, aslında "Yaşam şeklime dokunma, özgürlüklerime dokunma, benim alanıma girme, bi dur!" demek istendi.
Anladılar mı bilmem, dilerim anlamışlardır, dilerim yanıldıklarını bilip, bundan böyle alacakları önemli kararlarda evlerinde zor tuttukları % 50'nin dışındaki % 50'yi de dikkate alırlar, yoksa fena gidişat, uyandık artık çünkü...
 "Sinirlenince 'gerçekten de' çok güzel oldu Türkiye :)



"Çocuklar inanın, inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli günler"

KANDİLİNİZ KUTLU, DUALARINIZ KABUL OLSUN...

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.