30 Ekim 2013 Çarşamba

ÜSKÜDAR UÇURTMA MÜZESİ, YILBAŞI TEPSİSİ, BİTEN ÇANTALAR, BAYRAM ÇOCUKLARI VS....

Veeeee sevgili okur, bol ama bombol fotolu bir posttur bu huzuruna gelen post :) 
Cumhuriyet Bayramı fotoğraflarıyla başlayalım ilkin, kuzuları Nehir'in okulundaki törene götürdük. İlk fotoğraf  Ali Deniz'in bu sabahki hali, onların törenleri bugün :)  



CUMHURİYET ÇOCUKLARI
NEHİR-ALİ DENİZ
Ali Deniz'in elinde gördüğün bir kum saati, bu sıralar elinde ille bişeyler istiyor Ali Deniz, bütün gün taşıyor, yatarken de elinde onunla uyuyor, gece uyanıp, yatakta Ali Deniz'in elinden kayıp bir yerlere giren o şeyi arıyoruz ;) En çok da gözlük silme bezi favorisi ;) 
********
Bunlar o yapmaktan ısrarla kaçındığım, özenle başka başka işler uydurup kaytardığım çantalar, bittiler nihayet, üçüz gibiler di mi, ama tek yumurta üçüzleri :)))
Keçe Çantalar
İstek üzerine arkalarına da böyle nazarlıklar ekledim. Şimdi bir tane de siyah yapmam lazım, e üçü bitti ya, siyah da kolaycacık olur diye düşünüyorum :) 

***************
ETAMİN YILBAŞI KUŞU
Sonra sevgili okur, bu üstteki çantalardan ikinci kez gelen bir bunalım anında tekrar bir "Yeter uleynnn" nidası eşliğinde bu kuşu işlemeye başladım, yılbaşı hazırlıkları çerçevesinde :) Bu da Filiz Türkocağı deseni, bir önceki Yumak Dergisi'nden, ilk gördüğüm günden beri bunu yapma arzusundaydım, kısmet bugüneymiş  yalnız bunda birkaç atraksiyon düşünüyorum, hadi anlatayım peki madem o kadar merak ettin :) Kalpleri, benim minik keçe kalplerimi ekleyerek oluşturacağım, sonra o hediye paketi yerine de bir hediye paketi stiiğkırı yapıştırmak niyetindeyim ;) Tam düşünürken nerden bulurum bu stiiğkırlardan diye (ki bizim için stiğğğkır mevzusu derin, bilenler bilir, bilmeyenler de tam şurdan bakarak öğrenebilir) dün apartman kapısında Candan'ın (ki kendisi alt komşumuzun kızı ve Nehir'in de arkadaşı aynı zamanda) elindeki stiğkırlar hediye paketi stiğkırları olmasın mı, ben bir mutlu olmayayım mı, Candan da istediğim stiğkırı vermesin mi :) Yani neymiş sevgili okur, sen niyet et, gelir seni bulur malzemeler, sen de evren, ben diyeyim yaradan, tez elden burnunun dibine getirir, sen yalnız dikkat kesil, atlama, kaçırma, ayrıntılara takıl ;)
Kuşun gövdesindeyim şimdi, ha, bir de şapkasının ponponunu ektradan koyacağım, onun hikayesi de şöyle, kendi kendime nerden bulacağım bu kadar küçük ponponu derken, bu sabah, Nehir'e taç seçmek için organayzırına vardım, orda bir baktım bir ponpon bana "günaydın" diyor :) Nehir'in kullanmadığı taçlarından biri, ponponlar fışkıran çılgın bir taç bu :) E ponpon işi de tamamdır, ne demiştim sana az önce ben sevgili okur  "Sen yeter ki dile!" :)))

ÜSKÜDAR BELEDİYESİ MEHMET NACİ AKÖZ UÇURTMA MÜZESİ
Kuzuları Üsküdar'daki Uçurtma Müzesi'ne götürdüm Pazartesi öğleden sonra :) Nehir ve Sahra uçurtma yaptılar, müze hakkında bilgi aldılar, onlara özel bir sunum yaptı Müzenin Kurucusu Mehmet Bey, çocuklara uygun bir dille, teatral bir şekilde anlattı müzeyi :)


Müzede Uçurtma Yapma Atölye'sine katıldı kızlar, önce uçurtmaları için desenli kağıtlardan seçtiler, Mehmet Bey'in yönlendirmeleriyle de bir Tweety'li bir de Ariel'li uçurtmaları oldu :) Ali Deniz için de bir Şimşek Makkuin'li uçurtma aldık :) 

Çok değişik ebat ve modellerde uçurtma var müzede. Öğrendik ki bu işin piri daha çok Çinliler, sonrasında da Uzak Doğu ülkeleri... En çok kullandıkları desen de ejderha desenleri....

Değişik ülkelere ait Uçurtmalar
Kızlar eserleriyle ne kadar da mutlu :) Takdir Belgesi veriliyor uçurtma yapan herkese :) 
Biz bilmiyorduk ama sen bil sevgili okur, müzeye randevusuz kabul edilmiyor ziyaretçiler, çünkü uçurtma atölyesine katılabilmek için ve müze tanıtımı için organizasyon gerektiğinden randevu almak şart.
Çocukların çok hoşuna gideceği bir yer burası ve annelere de "Çocukları müzeye götürdüm yahu! Aferin bana!" dedirtecek türden bir aktivite olması dolayısıyla şiddetle tavsiye edilir :)
 0216 391 86 81 - 0532 616 14 66 – www.ucurtmadunyasi.com

*********
Tepe Nautilius'a gittik dün (ki bu bizim için son derece sıradan ve rutin bir faaliyet :(
Tam da gittiğimizde Cumhuriyet Bayramı pastaları dağıtılıyordu, böyle kare kare, üstü Türk bayraklı çok güzel pastalar :) Ailecek yedik biz de, gerçi yediğimiz yerde çocuklara henüz aldığım kıyafetlerinin olduğu çantayı bıraktım ama neyse ki heyecanlı dakikalar sonrasında kavuştuk  ;) Size de öyle oluyor mu, otururken dedim ki Nehir'e, tam çantayı yere koyduğum sırada "Nehir kalkarken bu çantayı unutmayalım burda" e dedim ama yine de unuttuk, sanki bu konu üstünde durmasaydık, unutacağımız fikrini aklımıza sokmasaydık unutmayacaktık... Kimbilir, belki de...
Sonra Tepe Home'dan bu aşağıdakileri aldım yılbaşı hazırlıkları çerçevesinde :)) Çok şeker şeyler ;)  Bu supla cinsi tepsiyi almadan önce düşünmüştüm (ki o esnada ip atlıyordum koridorda, Nehir'in iplerinden birini aldım, karşılıklı atlıyorduk :) Çünkü kilo aldım sevgili okur, apple crumble senin, havuçlu kek benim derken derken iki kilo almışım :( ) yılbaşı için sehpaya bir tepsi koysam, tepsinin içine böyle cingılbells objeleri koysam, ama tepsiyi ham ahşap halde (yani boyasız vs.) alsam ve bu tepsi bölmeli camlı olsa, ben o her bölmeye, atıyorum yılbaşı çiçeği, çam ağacı,  çan vs. işlesem, onları monte etsem, tepsiyi de süslesem! Bunları ip atlarken aniden düşündüğüme göre spor gerçekten de insanın zihnine iyi gelen bişey ;) Sonra bu hazırlıkların uzun süreceğine kanaat getirdim (Bu kanaat getirme de tam olarak bu kırmızı tepsi-supla arası şeyi gördüğüm anda oldu) :)
Of yarabbim ne çok kelam, ne çok aç parantez-kapa parantez) Yeterrrr :))
YILBAŞI TEPSİSİ


Tek tek görün diye de böyle ayrıntılı fotoğraflar size :)
O fenerin içine mumu ben koydum ve aslında bu tepsinin işi henüz bitmedi sevgili okur, onun içine daha dore minik toplardan vs. de ekleyeceğim, dün akşam yapmak niyetindeydim ama sinirlerim azcık yıpranık olduğundan, moralimin iyi olduğu bir başka zamana kaldı.   Elbette o halini de göreceksin ;) 
Not:
Nedir son durumun Sevgili Okur, hazır mısın aşureye, girebildin mi o havaya, az kaldı bak, hala hazır değilsen, dön tekrar oku lütfen şu postumu :) 

28 Ekim 2013 Pazartesi

BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...




BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...
 CUMHURİYETİ ARMAĞAN EDEN ATAMIZA VE BU VATAN UĞRUNA CAN VERENLERE SELAM OLSUN...

25 Ekim 2013 Cuma

KEÇELER EŞLİĞİNDE MUTFAK FAALİYETLERİ ;)

Dört çanta yapacakmışım, hani şu ilk yaptığım çantaların şu'sundan  (ne biçim bi kelime yav, tüh senin Türkçe'ne Esen!) ama hepsi de birbirinin aynısı olacakmış, bulut, ağaç, yerde çimen üstü çiçek, ağaçta bir minik çiçek vs. Yapmak istemedim ilkin, kafama göre takıldım ama ille de böyle isterlermiş, biraz nazlandıktan sonra yapayım bari dedim ve üçünün ön yüzlerini tamamladım bu hafta içi akşamdaaaan akşama ;) 
Yahu sevgili okur, sen ne düşünüyorsun ısmarlama işler için  bilmem ama benim sanatımı çok kısıtlayan bir iş bu (duyan da çok sipariş alıp, dünyanın işini yaptığımı sanır ama bunlar ilk ve neredeyse de son olacak böyle davranmaya devam edersem)  ben aklıma ne gelirse o anda öyle yapmayı, süslemeyi, eklemeyi seviyorum, tamamen aklıma ESENİ yapmayı, böyle aynı aynı işler beni köreltiyor yaaa, valla bak, misal bu bulutların birinin kenarına boncuk dizmemek için kendimi çok zor tuttum, tutmak istemiyorum halbuki :( İçimi sana dökeyim dedim ;) 


KEÇE ÇANTALAR

KEÇE ÇANTALARIN AYRINTILARI ;)

************
KEÇE KOMPOZİSYON :))
Yukarıdaki sanatımı gayet kısıtlayan, beni daraltan çantaları yaparken yaparken fırlatıverdim yaptığımı, "yeterin uleynnn" dedim ve son karede Ali Deniz'in elinde gördüğünüz çubuktan gelen ilhamla Nehir'in odası için bu kompozisyonu yaptım :) Çok zevkliydi ;) Çabucak da oldu ve bunu bitirince o fırlattığım işten özür dileyip aldım tekrar elime ;))) Gönlünü aldım ki yaptığım çanta nemrut bir çantaya dönüşmesin benim yüzümden ;)
Nehir çok sevdi bu süsü, hikayesini de yazıverdi çocuğum, çok şükür bu hikaye yazma, hayal kurma konularında BABAYNA (*) olmamış ;)
"Annesi ördeği mantar ve elma toplamaya göndermiş bahçeye"
***********
AŞURE 1
AŞURE 2
AŞURE 3
Muharrem Ayı kapıda, ayın 4'ünde başlıyormuş ;) Biliyorum henüz erken ama sen havaya gir diye koydum bu resimleri, havaya gir, cesaretini topla ve bu sene sen de yap aşure, önce bi denemek için yap, az tut ölçüleri, sonrasında da en kocaman tencerenle yap ve dağıt ;) Kaynanana yap mesela, desin ki komşularına "Bizim gelin bir aşure yapıyor, yemelere doyamazsınız" :)) Ya da şu hani pek de bişey beğenmeyen annelere yapmalı :)
Koca kadınların, marifetli kadınların işidir deme ve dene, bak bana, en güzel örnek benim işte senin için, iki yıldır yapıyorum ve iki yılda da aşure ayında 3'er kez yaptım ;) Yiyenler hep "Şimdiye kadar yediğimiz en güzel aşurelerdendi" dediler ;)  Tarif vereceğim tekrar ama yukardaki aşure yazılarımda da var, o tarif garantilidir sevgili okur, sen bi göz at, malzemeleri yavaştan hazır etmeye başla, kendini "Yaparım tabii" havalarına sok ve bekle :)) Sen gör sonra etrafındaki hayran sayısını :))) Sen o vakitten sonra güzel, becerikli, akıllı vs. gibi sıfatlarının yanında çok da mühim bir sıfat olan "Enfes aşure yapan kadın"a terfi edeceksin, söz :))
Ben de bilemedim şimdi, para mı alıyorum, komisyon mu topluyorum aşure yapanlardan bilmem, bu kadar ısrar ettim sana :)) 


************
Yukarıdaki aşureden sonra pek bir hafif ve kolay kaçacak ama bir de bu tatlıyı yaptım :)) Semi vermiş bu tarifi İnstagram'dan, kalkıp yapıverdim hemen, malzemeler de evde kolayca bulunan malzemeler olunca :)
Adını da apple crumble demişler :) 
 Tek tek fotoğrafladım senin için aşamaları ;) Aklımda kalanları yazayım bi bakalım:
APPLE CRUMBLE
100 gr. tereyağ (Oda sıcaklığı tarifte ama ben bu oda sıcaklığını hiç bulamadım şimdiye kadar, hiç o kıvama gelemedi yağlarım, o yüzden de hep erittim :(
100 gr. toz şeker,
150 gr kadar un
(Şekeri azaltabilirsiniz elmanın tadına göre, benimkiler goldendi o yüzden tam bu kadar koydum)
4-5 elma (büyüklüğe göre dememe gerek yok ama!)
Tarçın, kuru üzüm, fındık, ceviz, badem vs.
Önce elmalar sertse azcık tavada çeviriyoruz küp küp doğranmış halde (Elmalara da azcık şeker serptim eski alışkanlıkla  :) Tarçın, kuru üzüm ve fındık koydum ben, sonra tereyağ, şeker ve unla yaptığımız hamuru (şeker ve tereyağını karıştırıyoruz ilkin, şeker eriyene kadar, sonra un ekliyoruz) koyuyoruz üstüne ama parça pinçik bir hamur oluyor, öyle düzgün bişey bekleme sakın sevgili okur :)
At fırına, 200 derecede 20--25 dakika üstü kızarana kadar pişir ;)
Semi dondurmayla süper olduğunu söylemiş, dondurmasız da süperdi :))
Yaşasın Elma, tarçın, kuru üzüm kardeşliği :))

APPLE CRUMBLE
Bu da fırından çıkmış hali, nasıl güzel oluyor o elmalar o güzel hamurla; kıtır kıtır derken tam altından yumuşacık tarçınlı elmalar :) Yanına da mis gibi bi çay ;)

Teşekkürler Semicim :) 
*********
Geçen sabah Üsküdar'a yürürken, değişik sokaklardan gideyim dedim, çok hoşuma gidiyor böyle yapmak, çünkü çok şaşırıyorum gördüklerime, kestirme yollar buluyorum :) Güzel güzel evler, aralarda kalmış antikacılar, eskiciler, duvar yazıları vs.
Mavi demir parmaklıklı bir evin önünden geçerken camındaki yazı dikkatimi çekti, yazı giriş katlar için klasik  "LÜTFEN ARABANIZI CAMIN ÖNÜNE PARKETMEYİN!" buraya kadar normal ama daha küçük yazıyla (muhtemelen evin kadınının en sinirli olduğu anda yazıldığı yazının şeklinden çok net anlaşılıyor!) "yoksa zarar veririm!" yazılmış :) Çok güldüm ve çok da hoşuma gitti ama bilmem işe yaradı mı bu tehdit ;)


Not:
1- (*) BABAYNA lazca bir kelime olup, "babasına çekmiş" anlamına gelir :)

2-  Geçen posttaki barbi bebekler için süre bu posta kadardı, o yüzden nihayete erdi :) İki kişi istemişti, e ikisine de vermek farz oldu bu durumda ;)  3 bebeği hafta sonu 4 bebek yaparız, ikişer tane göndeririz, elbette yanına kitapları da ekleyerek :) Önümüzdeki hafta kargoya veririm inşallah :)
ŞAFAKIN DÜNYASI VE AYCN OZCN yazar mısınız bana posta adreslerinizi, şuraya : esen.can@bahcesehir.edu.tr

23 Ekim 2013 Çarşamba

DERİN MEVZULAR EŞLİĞİNDE BARBİ BEBEKLER.....

Hani mühim ve çetrefilli bi iş için uğraşırsın uğraşırsın, bütün zorluklarını tek tek aşarsın, düze çıkarmaya ramak kalır, sonra tam o anda o iş senden çıkar bir şekilde, başka birinin nihayete erdirdiği, imza attığı bi iş oluverir.
Ya da aşk için söyleyeyim, birini seversin diyelim, te en bi gençlikten itibaren, diyelim ki ilk gençlik aşkındır, bütün kaprislerini, deliliklerini sen çekersin, parasızlığını, askerliğini, mesafelerini vs. ne gelirse aklına işte olumsuz, bütün bunları sen çekersin de, tam düze gelecek gibi olmuşken, birden bişey oluverir, bitiverir herşey, düze çıkmış, nispeten adam olmuşken tam o çocuk, bi bakmışsın başkasına yar olmuş (ki çoğu zaman da iyi ki böyle olmuş dersin sonra sonra!) o zaman şöyle bir hafif aldatılmışlık, kandırılmışlık, en tatlı yerinde- ya da daha tadına henüz varmaya başlamışken şekerini çekip alıvermek gibi bir çocuğun elinden...
Ya da diyelim ki evlendin de bir sürü borca girdin, onları kuruş kuruş arttırarak nafakandan ödedin ve "Ahirette iman dünyada mekan"  diyerek ev aldın üstüne bir de, yıllarca borç ödemeye uğraştın, kıt kanaat geçindin, sonra borçlar tam bitti, çocuklar da büyüdü, azcık bi feraha erdim derken, adama bir andropoz halleri gelmesin mi, bir başka hatun kişiye gönlünü kaptırmasın mı? E ne oldu şimdi onca sıkıntı?  Feci bir duygu ve mutlaka bi adı vardır bu duygunun da bilemedim şimdi, sen bildin mi ne olabilir bu duygunun adı???

Bunlar yanında çok daha basit ama beni sinir eden başka bi sendromdan bahsedeyim bi de, onun adını biliyorum "SÜT SENDROMU" o da şöyle bi şey, sütün başında bekliyosun bekliyosun, diyelim ki sütlaç yapıyosun, karıştırıyosun dibi tutmasın diye, taşmasın diye başında dikiliyosun, içine fenalıklar geliyor, dönüyosun arkana bişey çıkarmaya buzdolabından- ki bunu da ışık hızında yapıyosun- ama ışık hızından daha hızlı bir zamanda taşıveriyor uyuz süt, ocak batıyor, yanmış süt kokuyor bütün mutfak, ocağın gözlerinin içine doluyor süt, senin sinirlerin bozuluyor, tam o anda yaşadığın duygu "hayalkırıklığı" çünkü sen bunu hiç haketmedin sevgili okur, o sütün sana yaptığı hainliğin verdiği hayalkırıklığını ne sen ne de ben hakettik esasen...
Böyle işte, derin mevzular mı bunlar yoksa zırvalamalar vol1 mi dersin bilmem ama yazayım bi dedim, bakayım sen ne diyeceksin sevgili interaktif okur ;)
Sana "sen" diyorum diye kızmıyorsun di mi, kızma çünkü seni kendime yakın bildiğimdendir bu, yorumlarınızı cevaplarken de  bazen "sen" diyorum, bazen "siz" hitaplarımda ve bi çelişki yumağına dönüyorum cevap yazarken, "sen" miydi, "siz" miydi, kimdi, neydi, nasıl demeliydi, rumuzunu mu yazmalıydı vs... Benden büyük ya da küçük farketmez, seni kendime denk bildiğimden bundan gayrı sana hitaplarımda hep "sen" dilini kullanacağım itirazın yoksa, "siz" olmayı  her daim hakeden "sen" olacak kadar bana yakın sevgili okurum ;)
Bir de beni takibe alan ya da yorum yazan herkesi izlemeye alıyorum ancak bir zaman sonra bakıyorum, her ne hikmetse takibe aldığıma emin olduğum bloglar tek tek çıkıyor listemden, iradem dışındadır bu da, burda belirteyim ki varsa bir kabahat tamamen blogspot'tadır, ya da onun ebeveyni google'da belki?
Çarşamba gevezeliği olsun bu postun adı e mi?
*************

Söylemiştim ya Nehir'in artık oynamadığı barbi bebeklerinden birkaçını ve okul öncesi hikaye  kitaplarını hediye edelim diye, hep unuttum fotoğraflamayı, posta koymayı. Şimdi gün bugündür sevgili okur, istiyorum ki Nehir'in bu (bence son derece lüzumsuz ve de sevimsiz ;) barbilerini meraklısına armağan edelim... Çocuğuna, yeğenine ya da komşunun çocuğuna olsun istersen yaz bana, bu postun altına yorum yaz, taa ki ben yeni bir post yapana kadar yorum bırak, ben de istekliler birden fazla olursa yine kura çektirip Nehir'e, göndereyim kargoyla yeni sahibine...


Nehir'den  hediye Barbi bebek ve kitaplar
Bebekler üç tane, Nehir seçti, kitaplara daha  başkalarını da ekleyeceğiz ancak sabah sabah bu kadar koyabildik, yani bu gördüğün kitaplardan fazlası gidecek sahibine...
İstiyorum ki aslında hiç barbi bebeği olmayan (ki bir kez daha yineleyeceğim barbilerden özür dileyerek, olmasa da olur ama istiyor işte çocuklar) bir küçük kıza gitsin bu hediyeler...



Kitaplar da, bebek de sanırım 4-5 yaşa tam süper olur :)
(Nehir kuzusuna 15 yıl sonrasına not: "Canım kızım, her çocuk özeldir elbet annesi için ama seni bu kadar özel kılan bu güzel yüreğin, merhametli, hassas biricik kalbin :) ")

******************


Bu fotoğrafı canım lise arkadaşım Nurcanım, benim için yapmış :) Nasıl mutlu oldum anlatamam, böyle kişiye özel sürprizlere bayılıyorum (bu konuda tam bir "Ö" olan koca kişisine ithaf olunur :)) (Okumuyo yahu, ben özellikle "oku" demezsem okumuyo-umarım yani! inşallah yani!-
Sağol Nurcanım, çok tatlısın çoook, fillerin de çoook yakıştı aynamıza :)

***************


Bunlar da son mutluluk nesnelerim :))) Birincisi sandık, bildiğin sandık, Elif verdi, vernik falan mı lazım sevgili ahşap boyamacı sevgili okur, bişeyler lazım sanıyorum bu sandığa ;) İçine de yaptığım keçeleri koyuyorum böyle ;) Ve bir şey itiraf edeyim mi sana, benim hobi dolabı doldu, taştı :(( Yetmez hale geldi, çok utanıyorum ama vallahi benim kabahatim yok,  yetmedi, yettiremedim :((
Sonraki oyaları da annem verdi bayram tatilinde, hem bunu hem de başka dantel oya ve firkete oyalarını :)) Çok sevindim vallahi :) Bu fotoğraftaki oyayı içlerine kum boncuklar ekleyerek asacağım diğer boncuklu kapı süsümün yanına :)) 
ÇARŞAMBA BONUSUN SEVGİLİ OKUR :) 

21 Ekim 2013 Pazartesi

KEÇE MAGNET EVLERİM ;) MİMARIM BEN BUNDAN GAYRI, BÖYLE BİLİNE SEVGİLİ OKUR :) BÖYLE MUAMELE EDİLE ;)

Evler inşaa ettim, mimarmışım gibi, o havalarda minicik evler yaptım, evleri süsledim, perdelerini bacalarını ekleyerek onları yuva yapmaya çalıştım ;) Evleri yapmak bişey değil sevgili okur, kalıba bile gerek duymadan kolaycacık kestim diktim, süsledim ama evleri yaparken, içlerine koyduğum aileleri düşünmek, yaşanılan hayatları hayal etmek en bi keyiflisiydi. Bu minicik evler insana kendisini nasıl iyi hissettiriyor ben sana anlatsam hayatta aynı duyguyu verdiremem kelimelerimle, kifayetsiz kalır, o kadar diyim sana... En iyisi sen de dene ve hak ver ve gör ve mutlu ol ve sen de kendi evlerinin başmimarı ol ;)


KEÇE MAGNET EVLER...
Bu evleri nasıl yaptığımı anlatayım kısacık şimdi (yahu kısacık dedim ama özür dilerim te en baştan, eminim ki pek kısa anlatamayacağım:( ), ihtiyaç duyduğumuz malzemeler, domino 8 numara çeşitli renklerde iplikler, bir iğne (ki ben o iğneleri keçe iğnesi diye almıştım keçeye ilk başladığım zamanlarda ve çok da işime yaradı) sonra fisto, kurdele, minik çiçekler, düğmeler, boncuklar, böyle yapıştırmalı süsler (hani şu tülbent oyalarına takılan çiçekler vs.) çatıları evin gövdesine birleştirmek için azcık yapıştırıcı (ki bu vesileyle koca kişisine bana armağan ederek dünyaları bağışladığı silikon tabanca için teşekkürler ;) Sonra evin gövdesini ve çatısını ikişer kat kes, dik, pencereler için ince uçlu bir makasla güzelce oy gövdeyi, kapıyı ekle, bi de tokmak... Süsle hayal gücüne güvenerek, ama yapıştırmaktan ziyade hep dikmeyi tercih et sen ;) Yahu sevgili okur, bak bana, aciz kuluna bi bak, ben bu kadar yaptıysam var ya, sen bu hayal gücünle, yaratıcığılınla, ve el becerinle dünyaları yaparsın da bi de bana gösterirsin, birlikte gururlanırız evvelallah :)

KEÇE EV
Yahu bu Audrey Hepburn var ya, bu zarefati ile hep elimin altında ya, iplik kutumun üstünden bana sürekli gülümser ya, bir de yetmez yaptıklarıma bir güzel fon oluşturur ya, ben niye bu kadının zerafetinden zerre faydalanamam bilmem, hiç mi bulaşmaz insana yahu! 

KEÇE EV
Bu ikisi benim favorilerim :) Azcık tohum işi, uyduruktan azcık bi nakış, boncuk vs. onlar yaptı bunları benim favorim :)

KEÇE EV
(Yakından yakından çektim ki, tek tek incele, ilham al diye ;) 

KEÇE KALP, KEÇE YILBAŞI SÜSLERİ
Sonra bi süslü kalp yapayım istedim, bi de biliyorum erken ama yılbaşı süsleri denemesi :) O yeşil çam yaprağını (öyle di mi, yanlış demedim!) hazır aldım, üstüne kırmızı boncuklaır ekledim, e baktım ki kırmızı fonda süper oldu, dikiverdim, etrafındaki yeşil boncuklar niye yarım dersen, tamamen tarz olarak (değil tabii, yeşil boncuklardan o kadar çıktı ;)
Sonra o yaprakları kestim kalıpla, diktim içlerindeki kumaşı, sonra da çan ve pırnal süsü versin diye kırmızı boncuklar :)  İlk yapraktaki o büyük kırmızı boncuklar kadife gibi, sen tam göremiyorsun ama çok güzel onlar, onları da o dediğim boncukçudan aldım, nasıl ucuz hatta nasıl bedavaya yakın ucuz, bi bilsen ;) Yani bunlar için öyle çok paraya da ihtiyaç yok sevgili okur, sen niyetine bi gir hele :)
Yılbaşı ağacımıza ekleyeceğiz bunları, zevkle, aşkla, heyecanla :)

KEÇE NAZARLIKLAR
Bunları da tatilde yaptım, anlatmaya ne hacet, ezberledin zaten di mi ;) 


PAMUK POĞAÇA :)


Bu da çırağım :)

Pazartesileri Ali Deniz okula hamurişi götürüyor, ben de her hafta bişeyler yapmaya çalışıyorum... Bu haftaki tarif Leyla'dan ;)

2 yumurtanın akları ile bir yemek kaşığı toz şekeri çırpıyoruz, (yumurta sarılarını üstü için saklıyoruz :)
2 su bardağı ılıtılmış sütün içine bir paket (42 gr) yaş mayayı ince ince parçalayarak ekliyoruz ve eze eze iyice karıştırıyoruz
Yumurta aklarının içine mayalı sütümüzü usulca ekliyoruz ve elle karıştırıyoruz (Leyla elle demiş, elle lütfen ;)
1 su bardağı sıvıyağ ve 1 tatlı kaşığı tuz ekliyoruz.  Sonra acele etmeden, elenmiş unumuzu yavaş yavaş ekliyoruz. Aldığı kadar ama öyle çok alıyor ki, sen unu bol tut e mi?
Yumuşak bir hamur elde ediyoruz ve birkaç kat battaniyeye sarıp, 50 dakika kadar bekletiyoruz, ben Nehir'in battaniyesine sardım ve tam süper oldu, bu vesile ile battaniyeyi hediye eden Buket'e çok teşekkür bir kez daha :))
50 dakika sonra hamurdan parçalar koparıp uzun (10-12 cm. kadar) şeritler elde ediyoruz ve doluyoruz yukardaki resimdeki gibi, 20 dakika daha bekletiyoruz tepside ve üstüne nazikçe (vallahi  dediğin gibi nazikçe sürdüm Leyla ;) ) yumurta sarılarını sürüyoruz, üstüne susam, çörek otu ya da ne dilersen o, yallah fırına, 190 derecede üstü kızarıncaya kadar (bkz. son foto) pişiriyoruz ;)
İki tepsi çıktı, ben ikinci tepsiyi peynirli poğaca yaptım, yuvarlak yuvarlak, çok güzel oldu, afiyet olsun size, sen de çok sağol Leylaaa :))

VENÜS-Şebnem İşigüzel

Bu kitaba başladım dün, çok merak ediyorum, bitirince size de anlatırım bakalım ;) 

NOT:
1- AÖFFFF dersen, dersler, sınavlar dersen, içim çok rahat sevgili okur, çünkü geçen yıldan kaldığım Finansal Yönetim 1 kitabına Yalova'ya götürdüm :) Çalışamadım (e bu kadar işin içinde çalışamazdım zaten!) ama götürdüm ya niyet ettim ya vicdanım kuşlar gibi :))))
 2- Bir de sevgili okur, hamur yoğururken, ilk başta yapışıyor ya ellerine, hani hiç gitmeyecekmiş gibi bulaşıyor ya bütün parmaklarına, o anda sana da darallar geliyor mu, sonra sonra un ekledikçe hani yavaş yavaş ayrılıyor ya parmaklarından unlar, sende de bir rahatlama oluyor mu?  Kederler de böyle değil mi sevgili okur, önce bi daraltır sonra sonra zamanla ve sabırla yavaş yavaş ayrılır bünyeden, öyle mi acaba sahiden de?

BONUS

İYİ HAFTALAR OLSUN HEPİMİZE :)


19 Ekim 2013 Cumartesi

SAHİ SEN AŞKIN HİKAYESİNİ KİMDEN DİNLEMEK İSTERSİN SEVGİLİ OKUR?

Evvela Tezcan Pide'ye şahsınızda bin teşekkür :)) Gerek yemek yediğimiz vakitler kullandığım vayfay'ları için gerekse yemek yemediğim ancak sokaklarından geçerken canım telefonumun otomatik olarak vayfay'larını çekmesi suretiyle faydalandığım için çok teşekkürler ;) Hakkını helal et Tezcan Pide ve reklam olarak addetmeyin, vayfay yüzünden yalakalık da sakın addetmeyin ama bilen bilir, bilmeyenlere diyorum, lahmacunları, pideleri süper :)
Sonra sevgili okur, Atatürk İlkokulu'nun (ki benim canım ilkokulumdur)  karşısındaki pasajdan girince sağlı sollu, boncukçu, keçeci, kurdeleci, vesairecilere mutlaka uğra (Yalova'ya bir gün yolun düşerse uğra yani, düşmeyecek gibi olursa da düşür yahu, yeminle çok seveceksin;) nasıl ucuz ucuz herşey, nasıl güzel güzel...
Memleket reklamlarından sonra, haa bak tam da şimdi aklıma geldi, Mado'ya gidersen sakın meyveli vafıl yeme, hiç güzel değil, kiviler epeşki, semsert (bak yazarken bile bi hoş oldum:(
Sen nasılsın sevgili okur, inşallah keyifte olduğun, vaktinin olduğu bir ana denk gelmiştir bloğuma ziyaretin, çünkü yeminle çok uzun yazıcam, çok resim göstericem, baygınlık getiricem sana, haberin olsun, te en baştan anlaşalım...
Ama sen de beni mazur gör çünkü tam 10 gündür yazamamışım, nasıl zor bir durum bu benim için en iyi sen bilirsin, nasıl biriktirdiğimi, anlatmaya, göstermeye nasıl can attığımı da...
İnternet yoktu, bilgisayar yoktu, ara ara yakaladığım vayfaylarla da olacak iş değildi, o bakımdan evimize vardık, azcık soluklandık, valizleri açtık, kuzulara da bir kap yemek yaptıktan sonra karşındayım sevgili okur, özlemişim seni yeminle, umarım sen de beni?? :)))
Giderken koca kişisine dedim ki, "Bu tatil upuzun, tatilin sonlarına doğru Yalova'dan dönerken Eskişehir üstünden dönelim mi İstanbul'a?" Zira çok görmek istediğim yerlerden biri Eskişehir ama bu fikrim kabul görmedi, "Hiç olur mu ?"dedi eşim, güldü bi de :(( Yani bu bayram tatilinde de bi yere gidemedik Yalova dışında, köy ve Yalova arasında mekik dokuduk ;)
Ve ben bu bayram maalesef acı bir gerçekle yüzyüze geldim sevgili okur, bizim Ali Deniz bücürü pis bir çocuk, yıkanmak istemeyen, tırnaklarını kestirmek istemeyen, üstündeki tişörtü, gece-gündüz, bayram-seyran değiştirmek istemeyen, koca bayramı iki tişörtle geçiren bir bücür :( İnsan çocuğunu her şart altında kabul ediyor ne yazık ki, ben de bu bayram bu gerçekle yüzleştim ve kederimi içime gömüp "Allah'tan gelene amenna" dedim :)))


Etamin Pano
Sevgili Filiz Türkocağı'nın deseni bu da, Yumak Dergisi'nin son sayısı çıktı demiştim ya size, ordan seçtim ve işledim ;) Bu sözü ilk okuduğumda çok etkilendim, bunu bir de etamine işlemeli dedim ;)  Malzemeleri ayarlayıp Yalova'ya götürdüm ve çok kısa zamanda da nihayete erdirdik :) Köyde Sevgili Rose da el verdi, birlikte işledik ;) Etamin işlemeyi bilmiyordu ama artık biliyor, öğrettim diyeceğim ama ayıp olacak, öğretecek birşey yok ki etaminde, heves varsa, bir de malzemeler, çarpıla gitsin di mi sevgili okur :)) Yazısı bittikten sonra sonra bir de çerçeve yapayım dedim, sonra da bir minicik gonca gül, son hali budur... Aslında yazıyı işlerken bir yandan da etrafına minik bir kuş, çiçek, kalp falan işlesem mi diye düşündüm ama sonra vazgeçtim, yazı öyle güzel ve öyle vakur ki, böyle bir panoya ancak zarif bir tomurcuk gül yakışır diye düşündüm, bazı şeyleri çok allayıp pullamadan bırakmayı bilmedi galiba....
Ne yapayım bilmiyorum şimdi bu panoyu, çerçeveletmek istemiyorum, uygun bir kumaşa monte ettirmek istiyorum, bir marifetli terzi eliyle, bakalım, Filiz Hanım'dan da bir fikir alayım önce, sonra nihai halini ilk sana gösteririm Sevgili Okur :)))

Panonun orjinali böyleydi, ben ancak yazısını yazabildim,  yeterince büyüdüğümü hissedersem bir gün, tamamını işlerim inşallah :)
Teşekkürler Filiz Türkocağı, desenlerin hiiiç bitmesin.....

Serpil yani Makasın Dansı'ndan bu güzel askı ve yanındaki çiçekler. Yalova'ya gideceğimiz gün kargo getirdi, pek mutlu oldum görünce :)) 
 Serpil  yakında yaptıklarını satışa çıkaracağı bir internet sitesi açıyor, ilk müşterisi ben olayım istedim, bu güzelim askıyı aldım ondan, yanına da bu kumaş çiçekleri eklemiş  zarif arkadaşım :) Bir kez de burdan teşekkür edeyim istedim yaptıklarını hayranlıkla izlediğim Sevgili Serpil'e :) 


Tığ İşi Motifli Yastık
Bu yastığın motiflerini yapmış, anneme vermiştim yastık haline getirmesi için, çünkü Ali Deniz'e  yaptığım motifleri de daha önce ona vermiştim ve çok güzel bir yastık haline getirmişti :) E bu da aynen öyle olmuş, bayıldık ailecek :) Aldık geldik yastığımızı, Nehir'in yatağına yerleştirdik ;)
Köyde komşunun Van kedisi ile :)
Hava kah kısa kollu giyecek kadar güzel, kah paltoları çekecek kadar soğuktu....
(Sen sen ol sevgili okur, 9 günlük tatile hem yazlık hem kışlık götür aylardan Ekim'se şayet :)
Dede'ye yardım edemesek de yarenlik ederiz :)
Sonbahar gelmiş ama bazı begonvillerin hiiiç umru olmamış,  kokulu üzümler desen onlar da öyle, nasıl güzel anlatmakla olmaz ki, gidip görmeli, tatmalı ;)
Domateslerin sonuna yetiştik çok şükür :) 

Bayramlar iyi ki var, iyi ki bayram çocukları bir araya geliyorlar....



Yalova-Termal Yolu
Mavi-Yeşil Yol
Böyle yollardan geçtik, böyle güzel, böyle yeşilin, kızılın, kahvenin her tonunu barındıran güzel yollardan...
Lise'den arkadaşlarımla buluşup, bu kez Çınarcık'a Nuray'ın yanına gittik :) Çok güzel oldu yine, yine biz liseli kızlara dönüverdik, aniden zaman tünelinden 25 yıl geriye ışınlanıverdik :)
Nuray, ben, Kader, Nurcan, Arzu, Nurten
Bu tatilin mutluluk anlarından bazıları bunlar da...
O çiçekleri bana Elif getirdi :) Yastık rahmetli teyzemin işlediği bir güzel yastık, çok kıymetli, size de göstermek istedim...
Kara Lahanaaaa, yemeklerin şahısın, o kadar diyim sana :)
Son karedeki kek de, dönmeden önceki gün köyde, sıcacık anne evinde, çayla birlikte götürülen bir nefis kek :)
(Haklısın sevgili okur, sen söyleyince farkettim ki, kek ve lahana yanyana pek estetik durmadı  :)))) İdare et, değişteremem, darlandım ki ne darlandım sorma, lüzumundan uzun bir post oldu sahiden de, Allah sana sabır versin :)))


Zeynep Abla bana kitabını yollamış Elif'le :) Ama imzalamayı unutmuş, Zeynep Abla, bir dahaki köye gelişimde getiricem, imzalar mısın ve der misin lütfen "Kardeşim Esen'e" :)
Boncuklar işte bildiğiniz kum boncuklar ama onlar da mutluluk sebebi benim için, koymasam olmazdı :)) 
BİR BAYRAM DA BÖYLE GEÇTİ...
BAYRAMLARIN, HER BAYRAMDA KALABALIKLARIN VE ELBET EL ÖPENLERİN ÇOK OLSUN SEVGİLİ OKUR :) 
Not:
1) Cümleten geçmiş olsun :))
2) Keçe elbet var ama onları da bir dahaki posta göstereyim e mi sevgili okur :) Sen şimdi merak et ben ne evler inşaa ettim tatil boyunca :))
Öperim, kah yanaklarından, kah ellerinden, tek tek, hadi kal sağlıcakla....

9 Ekim 2013 Çarşamba

HAYAT TUHAF Kİ NE TUHAF SEVGİLİ OKUR.....

Hayat tuhaf be sevgili okur, tuhaf ki hem de ne tuhaf!!! Sen kalk 40'ından sonra, yarım yamalak olan İngilizce'ni tamam etmeye niyet et, senin konuşsun diye gözünün içine baktığın çocuğun, sana "anne" (pardon "annnaaaa") demeyi 37. ayında lütfetsin  ve sonra kalkıp anaokuluna başladığının üçüncü haftası "Dog" demeyi öğrensin!!! Güler misin, ağlar mısın? E be çocuğum madem bu kadar kolaydı bu İngilizce kelimeleri söylemek senin için, bilsek sana en bi İngilizinden dadı tutardık te bebeklikten :)))
Yani ezcümle Ali Deniz'le aynı anda İngilizce eğitimine başlıyoruz :)
İŞTE SİZE "DOG" DİYEN ÇOCUK VİDEOSU :)



Sonra sevgili okur, yine bir koca kişisine kızgınlık neticesi  gidip  kırkıldım :))) (Bu koca kişisine kızıp saç kestirme mevzuunu uzatırsam, 1 numaraya kadar gidecek sanırım kafam, çünkü bu sıralar epey bi kızasım var! Saç kestirme yerine başka bişey bulmam lazım galiba)   Dedim ki bu sefer Süleyman'a (Allah onu yamacımdan eksik etmesin, Beylikdüzü'nde bir kuaföre transfer olacak diye ödüm kopuyor :) ) "Daha kısa keselim!" Kesti o da, ama beni bir pişmanlık aldı kesim bitince, kısacık oldu diye bi üzüldüm ama bu üzülme ne kadar sürdü dersin; 10 saniye :)  Dedim ki "Ne üzülüyosun kızım yaaa, kökü sende değil mi?" Sonra neticeyi beğendim, herkesler de çok beğendi, bakalım sen ne diyeceksin bu sefer?
Bence sen bu fotoğrafa iyi bak, çok da uzak olmayan bir zamanda, beni bu halimle tekrar göreceksin çünkü ;) Bu kadar diyim sana ;)) 
Merak ettin di mi elbisemi, sen göremiyorsun ama üstünde renk renk matruşkalar var :)) Koton'dan aldım, indirimden, çok ucuza, çok bayılarak, bayramlık niyetine :))) Bi dene şansını istersen, başka bir rengi daha var üstelik :) 
*****
Tezgahın altındaki 5 litrelik atık yağ şişemiz doldu :) Belediyeden gelip alacaklar bugün yarın :) Teslim töreni yapasım var o kadar gururluyum :) Ve Aysel'in dediğine göre böyle atık yağ biriktirip verenlere 1 lt.'lik sıvı yağ hediye ediyorlarmış, benden söylemesi :)))
*****
E o zaman size mutlu ÇARŞAMBALAR diyeyim, benden -şimdilik- bu kadar :)



BU DA BONUS :)

8 Ekim 2013 Salı

Teknoloji Harikası Yataklarda Büyük İndirim...

İyi uykunun, sağlıklı yaşamın olmazsa olmazlarından biri olduğuna inanan İşbir Yatak, herkes sağlıklı uyusun diye yaptığı Büyük İNDİRİM KAMPANYASI ile 2013 yılına damgasını vurdu...

Yaşamımızın 3’te birini uykuyarak geçiriyoruz…

Uyku, nefes almak, yemek yemek ve su içmek gibi sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez bir zorunluluktur. Vücudun kendisini yenilediği dönemdir. Bu yenilenmeye izin vermezseniz bedeniniz ruhunuzdan önce yaşlanır. İyi yaşamanın, huzurlu ve sağlıklı olmanın yolu, her şeyden önce iyi bir uykudan geçer. İyi bir uyku içinse doğru yatağı seçimi çok önemlidir. Doğru bir yatak, vücudun doğal omurga eğrisini korumasına yardımcı olurken, yanlış seçilmiş bir yatakta uyumak, kaslar, sinirler ve damarlar üzerinde baskı yaparak bel ve sırt ağrılarının oluşmasına neden olabilir. Yaşamımızın 3’te birini geçirdiğimiz uyku ortamı aslında en fazla yatırım yapmamız gereken alanlarından biridir.

İşbir Yatak, uyku sağlığının sağlıklı yaşamın vazgeçilmezlerinden olduğu inancıyla, yatak ve uyku konforuna dair kaliteli, sağlıklı ve teknolojik ürünler üretiyor. İlk olarak NASA tarafından geliştirilen viskoelastik malzemeyle, 5 yılı aşkın ar-ge faaliyetlerinin ardından, yatak sektöründe devrim niteliğindeki “VİSKOELASTİK AKILLI YATAK VISCOSTAR”ı üreten İşbir Yatak uyku sektörüne kazandırdığı diğer teknolojilerle de, Türkiye’de yatak sektöründe kalite ve sağlık bilincinin hızla ilerlemesinde önemli role sahip.

Güne dinlemiş, dinç, keyifli ve mutlu hissederek başlamak için kaliteli uykuyu seçin...

Son yıllarda uyku konforuyla ilgili artan sağlık bilinciyle birlikte tüketici eğilimlerinin değişim gösterdiği gözlemleniyor. Günümüzde artık tüketici yatmak için herhangi bir yatak seçmek yerine, özellikleriyle kişisel ihtiyaçlarına en doğru çözüm olacak bir ürün seçmeyi tercih ediyor. Tüketiciler, yatağın bir sağlık ürünü olduğu farkındalığı ile, tercihini, ucuz ve sağlıksız ürünlerden, özellikli ürünlere kaydırmaya başlamış durumda.

Sağlıklı bir uyku için gereken tüm teknolojiler İşbir Yatak’ta…

İşbir Yatak, misyon olarak benimsediği, “dünyada gelişen teknolojiyi sektöre adapte etme” ilkesi doğrultusunda, ürettiği üstün teknoloji yataklar ile sağlığına ve konforuna önem verenlerin birinci tercihi. Kullandığı “açık hücreli visko teknolojisi”, sadece İşbir Yatak için Türk mühendisleri tarafından üretilen patentli “polimer yay teknolojisi”, tüm yataklarda kullanılan ve ultra hijyen sağlayan lisanslı “Quallofil® Allerban®” dolgu teknolojisi, yatakların lavanta kokmasını ya da A,C ve E vitamini deposu olmasını sağlayan özel “nanoteknoloji” ile üretilmiş yatak kumaşları, anti-stres etkiye sahip yatak, at saçı yatak, hindistan cevizi özlü yatak, masaj yapan yatak, sporcular için özel nem tutmayan, dolayısıyla uykuda terleme sorunu önlemeye yardımcı olan yatak, yatak kliması gibi yeniliklerle, her anlamda ve her zaman pazarda yatak modasının öncüsü konumunda.

Teknolojik yatak denince akla ilk olarak İşbir Yatak geliyor....

İşbir Yatak, gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında konusunda uzman kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde olmaya devam ediyor ve ürünlerinde kullandığı tüm teknolojileri laboratuvarlarda test ettirip sertifikalandırıyor.

İşbir Yatak’tan “herkes sağlıklı uyusun” diye, yatak sektöründe yıla damgasını vuran büyük İNDİRİM KAMPANYASI

*VISCOSTAR Viskoelastik Akıllı Yataklarda %30 (ErgoPlas Polimer Yaylı Viskoelastik Akıllı Yatak hariç), Pocket Spring Paket Yaylı Yataklar (Elite Pocket Ergonomik Ortopedik Paket Yaylı Yatak hariç) ve Lateksit Ergonomik Yaysız Yatak grubundan CocoDream Hindistan Cevizi Lifli Organik Yatak ve Troia At Saçı Yatakta %20 indirim yapılmaktadır. Diğer tüm yataklarda (Açelya, Ekoyat ve bebek yatakları hariç) tek kişilik yataklara 1 adet, cift kişilik yataklara 2 adet Promed yastık bedelsiz olarak verilmektedir. Kampanya, 1 Eylül – 31 Ekim 2013 tarihleri arasında kampanyaya katılan İşbir Yatak Uyku Merkezleri’nden yapılan alışverişlerde geçerli olacaktır.

**Görselde, kampanya kapsamındaki  Comfort Viskoelastik Akıllı Yatak  kullanılmıştır.

***Görselde belirtilen fiyat Comfort Viskoelastik Akıllı Yatak için tavsiye edilen KDV dahil peşin fiyattır. Bu tutara baza ve başlık dahil değildir. (Görseldeki baza seti: Neruda Set – Döşeme: efes – Renk: antrasit düz )

Unutmayalım... Hayatta bize sunulmuş en güzel hediye, yeni bir güne uyanmaktır...

İşbir Yatak


Online sipariş verebileceğiniz web sitemiz: www.isbiryatak.com

Bizi takip edin, kampanyalardan ve yeni ürünlerden ilk siz haberdar olun.
www.facebook.com/isbiryatak
www.twitter.com/isbiryatak


Bir bumads advertorial içeriğidir.

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.