30 Nisan 2020 Perşembe


16. Son gün, yazı yazdığın, aynı sorulara birbirinden farklı cevaplar okuduğun günler nasıl geçti, sana iyi geldi mi? Meydan okuma nasıldı merak ettim. 

Güzeldi tabii, çok takip edip, çok yorum yazamasam da. Ve hatta maalesef günü gününe yazamasam da, en azından 16 yazı var ortada :)
Eyvallah Ezgi, ne iyi ettin de başlattın bu meydan okumayı.. Devamını da bekliyoruz heyecanla ;) 
Katılan tüm arkadaşlara da teşekkürler, sevgiler pek çok.. 

MEYDAN OKUMA-15

15. Distopik hikayeleri aratmayacak günlerdeyiz. Biraz bu ruh halinden sıyrılmak gerek. Senin ütopik hikayen ya da  dünyan nasıl olurdu bilmek isterim. 

İstemiyorum ütopik bir dünya. 2 ay önceki dünyamı istiyorum. Çocuklar okulda, ben işte, hafta sonları kafamıza göre, canımız nerede istiyorsa orada. Maskesiz, eldivensiz. Hafta sonları Ali Deniz yine baskette istiyorum. Yalova'ya, köye gitmek istiyorum. Eminönü'nden malzeme almaya gitmek istiyorum. Markette sakince, stressiz alışveriş yapmak istiyorum. 
Bir an önce 2 ay önceki dünyama dönmek istiyorum. Rutin iyidir derdim hep ama şimdi daha da.. 

28 Nisan 2020 Salı

MEYDAN OKUMA-14

14. Bugün bir robot tasarlıyor olsan, tasarım robotunun hangi özellikleri olsun isterdin?

Benim üzerimdeki tüm lüzumsuz yükleri alsın isterdim. Ev işlerini, bilhassa mutfak olayını komple devralsın benden. Ne istiyorsa o pişirsin, kendi karar versin. Çocuklara da o pişirdiklerini (bilhassa ıspanaktır, pırasadır, lahanadır, karnıbahardır) yedirsin de görelim lütfen :) 
Sonra bu robotçum bana her gün arkası yarın gibi yeni ve güzel hikayeler anlatsın uyku öncesi. Biraz yarenlik etsin, tatlı tatlı konuşalım.. Misal her gün bana yeni ve ilginç bir bilgi versin. Bazen teselli etsin, "boşver şekerim" desin, "aldırma, yalan dünyanın dertleri" işte desin.. 
İlham da verdi mi, bırak dünyalığı, ahiretlik oluruz kendisiyle valla :) 

MEYDAN OKUMA-13

13. Öğrenmek çok kıymetli, bilgiye giden yol ise herkes için farklı. Senin öğrenme yolların nedir, çok merak ediyorum.

Öğrenme yollarım, 80'ler çocuğu olarak daha çok ansiklopedilerdi. Okumak babamdan miras. Çok ama pek çok okurdu. Çeşitli alanlarda, belki binlerce kitap okumuştur. Zaten hep okurken ve yazarken hatırlıyorum babamı..
Ansiklopedi karıştırmayı çok severdim, sonraları da gazete, dergi, ne olsa okudum. Kitap da çok okudum ama şimdilerde epey az maalesef..
Öğrenme yollarım, internet daha çok şimdilerde ama geçenlerde diğer meydan okuma sorusunda da yazdığım üzere, güvenmeyip, başka başka kaynaklardan da okuyorum. 
Bir de şu aralar, televizyondan değişik kanallar bulmaya çalışıyorum. TRT belgesel ilgimi çekiyor mesela. 
Üniversitede çalışıyorum uzun yıllardır. Ondan önce de kolejde. Dolayısıyla akademik dünyada olunca, ister istemez bilgi önüne geliyor bir şekilde. Mail grubundan, web sayfasından, hocaların paylaştıklarından.. 
Elişlerine gelecek olursak, görerek öğrenemediğim için illa birinin bana tarif etmesi lazım yanımda. Örnek çıkaramam mesela, aklım da almıyor pek öyle kağıt üzerinde gördüğünün aynısını motife dökenleri, kıskandığımdan sebep belki de :)
Youtube öğrenme konusunda iyi bir araç aslında. Benim de videolarım var yaptığım işlerle ilgili ve hep çok güzel yorumlar geliyor. Pek çok kişiye faydalı oldu. Yani ben de zaman zaman youtube dan öğrenebiliyorum yapmak istediklerimi.. 
Ama bazı şeyler var ki, teorik de olsa, pratik de olsa öğrenme yöntemi, yine de öğrenemiyor insan. Misal araba kullanmak gibi :( 10 ders direksiyon dersi aldım yahu! Kullanmaya kulandım da, Allaha emanet, hem ben, hem siz ve cümle alem :)) 

Bunlar geldi aklıma ilk anda bu başlıkla ilgili.. 

MEYDAN OKUMA-12

12. İşte cevapları ile ağız sulandıracak bir soru; eğer günleri bir yemeğe benzetseydin, haftanın günleri hangi yemekler olurdu? 


Pazartesi: Pazardan yapılmış güzel bir etli dolma (yaprak sarma ve kabak karışık)Pazartesi sendromum yok genelin aksine, dolasıyla en sevdiğim yemekler olur genelde..

Salı: E dünkü dolmadan var daha :) 

Çarşamba: İki gün ev yemeği yeyince, Çarşamba, ev mantısı (yok ben yapmadım ama nefistir Evce'nin mantısı)

Perşembe: Etli Nohut ya da kuru fasulye 

Cuma: Tava böreği ya da pizza (ben yapıyorum pizzayı :)

Cumartesi: Normal şartlarda dışarda yeriz Cumartesileri, şimdilerde ortaya karışık, misal paçanga böreği, peynirli-kıymalı börek, kek ve mercimek köftesi en çok yaptıklarımdan.. 

Pazar: Balık (fiks) Yaz ayları hariç tabii..

Gördüğünüz gibi, öyle çok da mutfak insanı değilim, idare ederek, uydurarak, çoğunlukla da kaytararak geçiyor günler ama çok şükür yine de ;) 

25 Nisan 2020 Cumartesi

MEYDAN OKUMA-11


11. Sosyal medyanın 3 iyi 3 kötü özelliği hakkında konuşalım mı bugün ?

Olur, konuşalım tabii..

Sosyal medya olmasaydı, ki bu "Sosyal Medya" tanımına, pinterest, youtube, instagram ve en başta da blogları katıyorum, çok eksik olurdu sanki hayatım.. 
Hiç inkar edemem, bu saydığım mecraların bana kattıkları pek çok.. Blog arkadaşlıklarım (ig den çok önce) çok kıymetli, hala görüşürüz, yazışırız. Birbirimize güç veriyoruz, motive ediyoruz, destek oluyoruz. Demek ki 1. sırada, "Kıymetli dostluklar" geliyor. Bir fotoğrafımızı paylaşayım, eski blogger lar da var içlerinde, ig'de tanıştığım güzel kadınlar da. Grubumuz, kahvaltı grubu. Düzenli buluşuyoruz ama bu kez uzun sürdü. Çok özledim arkadaşlarımı Co yüzünden ara epey uzayınca. 
Ferayım eksik fotoğrafta, 7 kişilik Çelik Manolyalar 

Sonrasında, yaptığım işleri ve bilhassa da nazarlıklarımı, benim hayal bile edemeyeceğim kadar büyük bir kitleye duyurması nedeniyle, en çok da instagram'ın bu özelliğini 2. sırada sayabilirim, "Geniş kitlelere ulaşmak" 
3. sırada da, özellikle ilk yıllarda, sık sık sayfalarında dolandığım pinlerinden ilham aldığım pinterest'i başa koyarak "İlham vermesi"ni sayabilirim sosyal medyanın iyi özelliklerine. Ve tabii pek çok güzel kadın tanıdım, cömert, iyi kalpli, motive eden, elindekini paylaşmaktan -karşılıksız- hiç çekinmeyen, yüzlerce kadını başka nasıl tanıyabilirdim ki sosyal medya olmasa..

Kötü özelliklerine gelince; zaman zaman acımasız insanların varlığı insanı incitebiliyor. Kötü niyetli kişiler var ve pek fütursuz, fazlasıyla da cesurlar. O zaman, kalbi nasırlaşmış, dilleri zehirli "kötü niyetli kişiler" 1. sırada dursun. 
Sonra, yapılanları taklit edenler çok fazla.Zaman zaman blogda ya da ig'de bu konuyla ilgili yazdım ama bir süredir çok takılmıyorum çünkü açık mecralarda paylaşıyorsam, taklit edilmesini de kabullenmek gerek. Kabullenemediğim emeğe yapılan saygısızlık. Zaten en baştan yaptıklarımı herkesin yapmasına izin verdim, ilham almasına, yapabiliyorsa aynı modeli yapmasına ve hatta satarak para kazanmasına da hiç itiraz etmedim. Lakin, bu benim her bir modelimi, kendi tasarımıymış gibi sergileme hakkı vermemeli. Tasarım sahibinin adını analı. Dolayısıyla "taklit" değil de "Emeğe Saygısızlık" olsun 2. sırada.. 
Son olarak da, sürekli senden ilgi bekliyor sosyal medya, "Esencan hanım yeni video yok mu?" ya da birkaç gün paylaşım yapmazsan ya da sayfanın geneline aykırı paylaşım yaparsan, misal özel hayattan fotoğraf vs. paylaşırsan, bu sefer de "Ne durucam burada, gideyim ben!" diyen bir grup insan modeli de mevcut. Tamam, 3. sıraya da bunu koyalım "Sürekli bir dinamizm ve özel çaba gerektirmesi"
Bilmiyorum yani tam da, bunlar ilk aklıma gelenler ama illa ki, başka başka güzellikleri ve sakıncaları da vardır tabii. Benim açımdan bakınca ilk aklıma gelenler bunlar ama çok zaman kaybettirmesi (ki Allahtan ben çok uzun saatler geçirmiyorum!) istismara, tehdite, şantaja (bilhassa çocuklar için) söz konusu olması da mühim sakıncalar elbette..




24 Nisan 2020 Cuma

MEYDAN OKUMA-10


10. Bugün bir şarkı listesi yapalım. En sevdiğin film müziklerinden oluşan bir liste şahane olur. 

Ezgi bu soruyu çok anlayamadım çünkü çok film şarkısı bilmiyorum ama film müzikleri diye algılayarak cevaplamaya çalışayım.

- Selvi Boylum Al Yazmalım filminin müziklerini çok severim.  Cahit Berkay'ın yaptığı tüm film müzikleri çok güzel zaten, misal Devlerin Aşkı..
- Hababam Sınıfı'nın tüm müzikleri, söylenen tüm şarkılarını bayılarak dinlerim.
- Top Gun filminden, Take My Breath Away şarkısı geldi bak şimdi aklıma, nasıl güzel, nasıl nasıl coşturucu, heyecanlandırıcı :)
- Film değil de, Hatırla Sevgili dizisinin müziklerini hala dinlerim. Şarkıları da çok çok güzeldi.
- Unutursam Fısılda filminin de şarkıları ve müziği çok güzel bir de..
- Ve son olarak yakın zamanda ilk kez Kurşun dizisinde duyduğum, Timur Selçuk'un Caddeden Sokaklara şarkısına bayılıyorum :)
İlk aklıma gelenler bunlar oldu! Oldu mu????



MEYDAN OKUMA 9


9. Sandviç sevenlerden misin? Kendi uydurmuş olduğun efsane sandviç tarifini vermek ister misin? Ne de olsa sandviç candır! Ama senin efsane yemeğin başkaysa, onun tarifini ver. Nasıl olsa tarif deneyecek bol bol vaktimiz var.

Gene geride kaldım :(
Her öğünü çeşit çeşit sandviçle geçirebilirim, o kadar çok seviyorum. Çocuklar olduğu için yemek yapıyorum ama her fırsatta kendim için sandviç hazırlarım. Bilhassa da işyeri kahvaltılarım için..

Kendi tarifimi değil de, Nehirciğimin pizza tost tarifini vereyim.
Tost ekmeğine salça ve/veya varsa acuka/çemen sür, üstüne kaşar, üstüne sucuk, üstüne domates, zeytin, üstüne mısır, diğer tost dilimine de ve/veya varsa acuka/çemen sür, bas tost makinasında, miss :)
Başka bir  tarifimin linkini de koyayım buraya: http://www.hobicigeldihanim.com/2012/09/nakisli-dolma.html
2012 den beri bu tarifle yapıyorum ve şahane oluyor :)
Ramazan hayırlara vesile olsun, bereketiyle, sağlıkla gelsin, geçsin dilerim.

21 Nisan 2020 Salı

MEYDAN OKUMA-8


8. 24 saatini bir çizgi film kahramanı ile geçirecek olsan bu hangi kahraman olurdu? Onunla neler yapmak isterdin ? Maceralarını çok merak ediyorum. 

Vallahi Sevgili Ezgi, çocukluğuma dönecek olursam, Heidi, Vikingler, Şeker Kız Candy, Polyanna ilk aklıma gelenler ama bu çizgi filmlerdeki kahramanlarla değil de, ben 24 saatimi Alice Harikalar Diyarında'daki Alice'le geçirmek isterdim. Bu yaşa geldim (tam olarak 48,5) hala bilmiyorum o nasıl bir masaldır? Yerin altına bir giriyorlar, garip görünümlü, köstekli saatli bir tavşanla ne yapıyorlar, nerden nereye koşturuyorlar hala benim için muamma. O nasıl bir dünyadır, o nasıl bir hayalgücüdür, varıp yanlarında bir 24 saat geçirsem de anlasam. 
Yok, bi şey yapmak istemiyorum, öylece kenardan kenardan izlesem sadece yetecek sanki ;)



20 Nisan 2020 Pazartesi

MEYDAN OKUMA-6

6. Son günlerde sana ilham veren ne okudun, izledin, gördün ya da dinledin? İster listele, ister tek tek anlat. Senin yaratıcılığına kalmış. 

Bu co günlerinde, haber izlemekten vazgeçeli beri tivibu filmlerine, değişik kanallara falan bakıyorum. 24kitchen kanalında Ala Şerife'nin o şahane bahçe içinden yaptığı yayınlar, bana mutfak ve doğal beslenme konusunda ilham oldu bir parça.. Ne geldi şimdi aklıma, Tunceli'den yani baba memleketimden doğal kuru meyveler ve bakliyat siparişi verdim. Şimdi o kuru meyvelerle güzel güzel kompostolar, kekler yapacağım inşallah..
Sosyal medyadan şikayet eder insanlar, çok vakit geçirildiğinden, boşa vakit harcandığından vs. ama beni hep besledi en başlarda pinterest, bloglar, şimdilerde de ig ve youtube kanalları. Çok ve güzel arkadaşlıklar sağladı hep.. Gördüğüm fotoğraftan (ki bu dekorasyonla ilgili de olabilir, moda ile de) çok ilham almışlığım vardır. Bu anlattığım son günlerle sınırlı değil ama yadsınamaz benim için bu mecralar..
Başka? Hep söylüyorum, dekorasyon dergilerinden çok ilham alıyorum. Dergileri de hızlı hızlı bakmıyorum, keyfini çıkara çıkara, uzuun zamana yaya yaya, kahveler, çaylar eşliğinde ;)
Ve esasen, baharken mevsim, ilham en çok doğada, doğanın o eşsiz uyumdaki renklerinde..
Hamdolsun..

Resim yazısı ekle

MEYDAN OKUMA 7

7. Hangisini tercih edersin? Gün doğumu ya da gün batımı ? 

Net ve zerre tereddütsüz gün batımı :)
Zira uykuya meftun biri olarak, sabah insanı değilim. Sabahın ilk saatlerinde dışarı çıkmak bana göre değil. Sabah çok erken kalkmak zorunda kalırsam "Uyku, biraz uyku, bütün isteğim buydu" der dururum. Çoğu insanın aksine uykuyu ziyanlık olarak değil şifa olarak görürüm..
Yazmış mevsim, denize gitmişsin, miss.. Akşama kadar da kalmışsın, denizde batırmışsın güneşi, kumsal da boşalmış, sakin, hafif esintili, hafif dalgalı, martılar, karabataklar, günbatımı..
Evet evet, lütfen günbatımı :)

MEYDAN OKUMA-5

5. En son ne zaman kayboldun? Hikayesini anlatsana? 

Tam olarak kaybolmak denemez ama Bakırköy'de canım arkadaşım Meleğin evini çok aradım. Yok,  arabayla değil, yürüyerek, Elimde de telefonun haritası beni sesli sesli yönlendirdi ama yön duygum o kadar berbat ki, inatla navigasyonun ters tarafında olduğuna inandım evin. Dolandım dolandım, en az 5 kez telefonla  da Melek'ten tarif alarak, biraz da navigasyon yardımıyla, kısacık yolu epey uzatarak buldum sonunda.

Kaybolmak bir yana, ben insanları kaybolmasına sebep oluyorum daha çok sanırım :) Yer sorarlar, kolumla solu işaret ederken, "Şu sağdaki sokaktan gireceksiniz" derim. İlla ters tarafı gösterir, sağsa, sol, solsa sağ derim. Yer tarif edemem vs.

Sağlık olsun diyelim :) Sağımı solumu öyle çok karıştırırım ki, daha çok kaybolmadığıma şükrediyorum..
Ve yeter ki, ruhumuzun karanlık köşelerinde kaybolmayalım,  hep feraha çıksın yollarımız  diyerek, kaybolma postumu geç de olsa tamamlıyorum...



18 Nisan 2020 Cumartesi

MEYDAN OKUMA 4

4- Evindeki nostaljik ya da antika bir objenin fotoğrafını hikayesi ile bizimle paylaşmak ister misin? 
Kahveyi daha doğrusu kahve keyfini, o süre boyunca kendime ayırdığım o kıymetli zamanı çok sevdiğim için, kayınvalidemden kalan çok eski ama değeri paha biçilemez bir kahve fincanının resmini paylaşayım. Takım değiller, olmasınlar da zaten, takım olan şeyleri pek sevemiyorum. Fincanlardan birkaç tane gelebilmiş bugüne. Öyle incecik ki porseleni, öyle kırılgan.. Hikayesini bilmiyorum ama kimler kimler kahvesini yudumladı bu fincanlarla merak ediyorum. Ve tabii kahve içerken konuşulanları da ;)
Zaman zaman kullanıyorum, bugün de size göstermek için sabah kahvemi bu fincanda içtim..

Başka başka çok şey var aslında sayabileceğim, misal annemin verdiği gümüş şekerlik, çeyizinden karranfilli porselen servis tabağı, eski bir radyo ve daha pek çok hatırası olan eşya..
Babamdan kalan dolmakalemler de çok kıymetli.. Bir de çantamda, ara ara, onca curcuna içinde bir şey ararken, yumuşacık dokunup, mutlu olduğum  belki 30 yıllık tespihi var ki babamın, benim nazarımda bildiğin kaşıkçı elması kıymetinde..

17 Nisan 2020 Cuma

MEYDAN OKUMA-3

3. Bugün kendini hangi renk hissediyorsun? 

Bugün sabah biraz griydi. Alerjim son 1 ayda çok iyi olmasına rağmen, kullandığım ilaç etkisini azalttığından sanırım. Bu sabah ondan sebep ve dün akşamki boğaz ağrımdan sebep griydim ama kahvaltı ve kahve sonrası griden açık maviye döndüm. Balkonda kahve içtikten sonra işe geldim, baktım rengim kıpkırmızı zira yetişecek işler pek çoktu. Şimdi, ofisten çıkmadan hemen önce ise, tüm işleri tamamlamış olmanın verdiği duyguyla, pespembeyim :) 
Eve giderken, kapalı dükkanları ve hatta boşaltılmış, tamamen kapanmış dükkanları ve maskeli insanları gördükçe siyaha yakın olacağım yine.. Lakin akşam yemeğinden sonra beni kimse alamaz morun en güzel tonuna bürünmekten çünkü bu akşamki yapacağım nazarlık mor :) Ve hatta daha önceden yaptığım benzer mor nazarlığı paylaşayım :)
Uykuya varana kadar böyle ama uykuda da bembeyaz olacağım yine, huzurlu, sakin, dünyadan bi haber, Co yu da tamamen çıkararak aklımdan, misler gibi bembeyaz :) 
Gördüğünüz üzere, griden beyaza uzanan bir renk skalasında hayatım. Renkten renge girmemin en büyük sebebi de canım nazarlıklarım ;)
Rengimiz, ışığımız hep bol olsun..


Not: 2 gündür ofise geldiğimden, çok yoğun geçen günler nedeniyle doğru düzgün bakamadım bloglara, yorumlara da yanıt veremedim :( Umarım hızlıca kapatabilirim açığı, affola..

16 Nisan 2020 Perşembe

MEYDAN OKUMA-2

2. Şu sıralar evde en sevdiğin köşen neresi? Orayı özel kılan nedir? 

Hava güneşliyse balkon, değilse evde cam kenarındaki berjer koltuk. İkisinin de ortak özelliği güneşin en çok olduğu yerler evde. 
Balkondaysam elimde dergim Maison Francaise ve kahvem ve varsa bi küçük tatlı yanında. İçerdeysem, yan sehpada çayım ve nazarlık malzemelerim. 
Yalnız bir zamandır bayılıyorum dekorasyon dergilerine, ig'de hesaplarına. Nasıl zevkli bakması. Bi alakam da yok aslında dekorasyonla aslına bakarsan, çok bilmem, anlamam, ev dekore edeyim, eşyaların yerlerini değiştireyim falan da değil ama beni çok besliyor dekorasyonla ilgili şeyler. Özellikle de aksesuar, tekstil büyük ilham benim için.. 

Her yeri seviyorum aslında evde, bütün güzel köşeler benim :) Ev dediğin, bu Co sayesinde daha da iyi anladık ki, koruyan, kollayan, sakınan bir yuva nihayetinde. Dört duvardan fazlası..
Balkon dediğin de çok küçük ama olsun, nihayetinde balkon işte. D vitamini çok lazım olduğundan, az da olsa direk güneşi aldığımız yer..
Dur bir de resim atayım size birkaç tane..





Kahve hep bahane ama Co günlerinde daha da.. 

;)



15 Nisan 2020 Çarşamba

MEYDAN OKUMA 1

1 . Belki aramıza yeni katılanlar vardır ya da olacaktır. Önce birbirimizi tanıyalım. 
Karantina döneminden önce neredeydin nasıl bir yaşam şeklin vardı, şimdi neredesin ne yapıyorsun, günlerini nasıl geçiriyorsun, neler değişti hayatında bu süreçte? 

Karantinadan önce, haftanın 5 günü işe giden, yine haftanın 5 günü biri lise, biri ilkokula giden iki çocuklu, rutin hayatı olan, akşamları yemek sonrası nazarlıklarıma gömülen bir kadındım. 
Yine İstanbul'dayım ama bu kez, evde kalan çocukları ile meşgul, uzaktan eğitimin nasıl da zor olduğunu tecrübeleyen, bilhassa Ali Deniz'i ödev yapması konusunda bir türlü motive edemeyen, bir yandan da, haftanın 2 günü ofiste (ev-iş arası yürüyerek 15 dakika) diğer günler evde çalışan biriyim artık.. 
Mutfak biraz daha fazla zaman alıyor, "kahvaltıya değişik ne yapalım"lardan, "akşama ne pişirsek" ler aklımın bir köşesinde hep. Bir de ilk kez ekmek denedim, çok da güzel oldu ama çok çabuk bitiyor, sıcak sıcak, tereyağla :) 
Dilerim çok kilo almadan atlatırız. Nehir spor yaptırıyor bazen bana da zorla, youtube videoları ile ama çok insafsız o sinir bozucu derecede zayıf kadın ;) 
Evi arındırdık biraz bir sürü fuzuli eşya ve giyecekten.. Çekmeceler, raflar temizlendi, düzenlendi ve çok şükür bunların pek çoğunu güzel kızım Nehir yaptı.. Evi hep sevdim, benim için bu konuda herhangi bir sıkıntı yok, hobilerim var çok şükür, malzemelerim bitene kadar devam inşallah ama kayıplar çok üzüyor.. Çok fazla haber izlememeye çalışıyorum artık. Döne döne aynı şeylerin söylenmesi içimi şişiriyor. 
Hiçbir zaman titiz bir kadın olmadım ve işin gerçeği bi tık daha iyiyim belki ama yine de o çamaşır suyu bana uzak bir malzeme halen.. Ellerimi sık sık, hatta pek çok sık yıkamak, dışardan gelenleri çocuklara dokundurtmamak, sabunlu sudan geçirmek, kıyafetlerimi hemen çıkarmak vs.. Hepsi bu yaptıklarımın..
Bir de tabii boya zamanı geçmiş, dibi çıkmış saçlarım var ki, onlara sinir oluyorum. Sprey aldım ama o da saçımı kazık gibi yapıyor. Dur bakalım, Nehir'den söz aldım, saçımı boyamayı deneyecek. Önce biraz saç boyama videoları seyrederek tabii ;) 
Şükür iyiyiz ama kısıtlanmak, dar alana sıkışmak zor, insanı biraz depresif yapan bir durum.. Geçecek, bitecek diye diye avutuyoruz kendimizi..

Dipnot: Yine Sevgili Ezgi başlattı bu meydan okumayı da, bloğu şurada, bakın siz de ve bence katılın yine bu güzel eyleme ;)
İlk ekmek denemem :) 

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.