Bu sefer kafa karıştırmak yok, tepe sersemi yapmak da yok
(ki yaptım sanırım, yazının sonunda, tekrar gelip bu notu buraya koymak zorunda kaldım, özür dilerim ;( Usul usul anlatacağım, şöhretin parıltılı giysisinden çabucak arınıp, kendi güzel kılığımla, olduğum gibi anlatacağım, bir kulak verin bakalım, pişman olmazsınız umarım ;)
Beni bloğumu açtığım Kasım 2011'den beri (peki, düzeltiyorum ilk 6 ay dinlemedin beni pek, kendim işittim kendim dinledim ama olsun :) sevgiyle dinleyen, 3000/2= 1500 yorumunda hep ama hep destekleyici, motive edici yorumunla beni büyüten sevgili okur, sözüm sanadır...
Çocuklara hatıra olsun bu güzel günler, yaptıklarımız, ettiklerimiz hafızamızdan uçup gitmesin diye, kaydedeyim diye, uçan sözün aksine, "Yazı kalsın" diye açıldı bu blog... Sonra baktım ki, insan tabiatı gereği, takdir edilmek istermiş, okunmak, bilinmek istermiş, blog dünyası diye bir dünya varmış, orda da ortak zevkleri olan pek çok güzel dost beni beklermiş. Yazmakla birlikte, te ortaokuldan beri ruhumda olan el işleri, terzi bir annenin kızı olmanın da payı ile elbette, birden bire içimden dışarı taşmaya başlamasın mı? Çocuklar küçük, nasıl yaparım derken, bi parça etamin, bi küçük pano, sonra daha büyüğü, etaminin başka rengi, bir de fransız keteni, ardından keçe, kurdele, düğme, fisto, tığ işi (kroşet :) daha bi havalı oldu gibi) yarabbim, bir minik kutudan, bir baza dolusu malzeme gözümün içine bakar durur, "Beni seç, beni seç" diye haykırır durur...
Şaşkınım sevgili okur, çok şaşkın, nasıl yapar ederim bilmiyorum ama anlatayım yapmak istediklerimi şimdi:
* Şu minik kuşun arkadaşını da ekleyip çabucak, bir güzel mesaj da yazıp etaminle, ayın 28'ine yetiştirmek istiyorum.
|
Filiz TÜRKOCAĞI deseni-YUMAK DERGİSİ-ÖZEL SAYI |
* Minik bir altın takı yastığı yapmak istiyorum, şöyle ki; mavili, beyazlı puanlı bir kumaş üstüne etamin marifetiyle bir güzel mavi bulut işleyip, bulutun içine de bir güzel minicik nazar boncuğu olsun istiyorum.
* Buzdolabımızın üstündeki güzel minik evlerimizin keçe versiyonunu acilen yapmak istiyorum. (Ki kalıplarını çıkardım :)
* Yanı sıra şu keçe magnetlerimin değişik versiyonlarını denemek, pek çok ama pek çok yapıp, güzelce hediye etmek istiyorum, misal Gülden hanıma, misal Bahar'a, misal başka başka güzel dostlara :)
* Aklıma bugün durup dururken gelen bir şeyi daha acilen yapmak istiyorum-ki o da şu; Nehir'e yaptığım motifli yastık var ya (Evet haklısın Reyyan, seninle iddiaya girmiştim onu yatak örtüsü yapabileceğim konusunda ama caydım, ne kaybettiysem razıyım :) işte o yastığın motiflerinden ya da benzeri başka bir motiften, çok ama çok pastel tonlarda bir şömendötabıl yapmak istiyorum.
* Onca keçe isimlik yaptım yaptım yaptım ve son zamanlarda yaptıklarımda nirvanaya ulaştım zannımca ama gel gör ki kendi sâbileriminki pek bir zavallı, pek bir uyduruk kaldı ilk yaptıklarım olduğundan mütevellit. O bakımdan acilen çocuklarımın isimliklerini şahane bir şekilde yenilemek istiyorum.
* Keçeden bir nazarlık yapmak istiyorum ama akıllara zarar, o kadar yani! İçimden içimden her gün yapıp yeni bir parçasını ekliyorum, gerçeğini hemen yapmak istiyorum :)
* Nurcan'a yaptığım anahtarlığın aynısının tıpkısından-yok vazgeçtim daha şahanesinden- kendime de yapmak istiyorum.
* Sevgili Moriçe'nin fikri olan, Nehir'in odasına keçe kalplerle süslü ayna yapmak istiyorum.
* Sevgili Filiz Türkocağı'nın kaneviçe desenlerinin hepsinden yapıp yapıp, evin duvarlarını bir milim yer kalmayana kadar doldurmak istiyorum. Nurdan hanımı davet edip, sergi gezer gibi gezdirip, "Aferin Esen" bekliyorum :)
* Bütün bunların yanında hiç mi hiç ders çalışmak istemiyorum. (Evet çalıştığım yegane dersten 90 aldım amma bu bile beni çalışmak için gaza getiremiyor maalesef :( )
* Sonraaa, Nehir'den İnciler kitabım kadar amatörce bir
"Blog! Seni Severim" (Evet, ismini bile buldum :) diye bir kitap bastırmak istiyorum, bizim şu Beşiktaş'taki Kopi Merkezi'ne :) En çok sevdiğiniz (ki elbette onlar benim de en çok sevdiklerim) postlarımı, fotoğraflarıyla birlikte koyacağım kitabıma. O tek baskı kitabımı kendime imzalamak istiyorum, "Sevgili Esen'e; Hep Böyle Kal!" diye... Hep böyle kal derken, böyle çatlak, böyle maymun iştahlı, el işlerine karşı hep böyle arsız vs. manasında :)
Hani siz sevgili okurlarımın bazıları ısrarla "Bunları kitap yap" dediniz ya, hani kanıma girdiniz ya, hani edebiyat bizim ailede bir gelenek ya :) (İnanmazsanız
Kerem YILDIZ mahlaslı
Uğur AKTAŞ kardeşimdir :) Bir de şair bir babam var ki benim, çok ama çok güzel şiirlerini aynen kızı gibi amatörce bastırıp teee bin yıl önce sevdiklerine dağıtmıştır) yani günü geldiğinde ben de genlerime karşı koyamam belki kim bilir :) O gün gelirse kitaplarımı ilkin sizin için imzalayıp (Evet, evet siz 203'e :) tek tek postalayacağım, söz :)
Bunları size yazmama sebep ise Ablam Elif :) Geçen hafta durup dururken, benim doğum günüm değilken, abla-kardeş günü de değilken, birden bana upuzun bir mesaj atmış cep telefonumdan :) Öyle güzel, öyle duygulu bir mesajdı ki, mest oldum :)
Belki blogla birlikte, belki de blogdan da az önce, Ali Deniz'in doğumuyla birlikte, azcık değiştim ben, daha başka bir insan oldum, daha pozitif, daha duygulu, duyarlı vs. Diyeceğim o ki, neyse sizi mutlu eden ona sarılın, kah keçe, kah etamin, kah başka başka işler, sarılın ki, başka lüzumsuz işlere vakit kalmasın, mutsuzluklara dertlenecek vaktiniz de...
Böyleyken böyle arkadaşlar, anlattım rahatladım, bunları siz de bilin istedim...
Öperim hepinizi ayrı ayrı :)