26 Ağustos 2022 Cuma

ESNAF DEDİĞİN..

Zaman zaman içinde esnaf geçen hikayelerimi okuyorsunuz. Esnafın nasıl mühim olduğunu, korunup, kollanması, yaşatılması gerektiğini, bakkalların, küçük esnafın AVM’lere kurban edilmemesi gerektiğini benim kadar sizler de biliyorsunuz. Misal hep alışveriş Zaman zaman içinde esnaf geçen hikayelerimi okuyorsunuz. Esnafın nasıl mühim olduğunu, korunup, kollanması, yaşatılması gerektiğini, bakkalların, küçük esnafın AVM’lere kurban edilmemesi gerektiğini benim kadar sizler de biliyorsunuz. Misal hep alışveriş yaptığın manav/balıkçı sana istediğiniz vermez ve der ki “abla sana onu vermeyeyim, sen yarın gel tazesini vereyim” olur, ben yarın geleyim.. Sabah erkenden uğrarım bazen işe giderken. Bakarım aradığım yok, o zaman derim ki “Siftah yaptınız mı?” derse ki “Yok” o zaman bozuk para bırakırım ki ilk müşteri siftahsız çıkmasın dükkandan. Sen daha pazarlığa niyetlenmemişken küsuratı almaz, “Paran yoksa sonra verirsin” der. Diyelim çıkışmadı da az bi şey eksik kaldı, çantanın dipsiz kuyusundaki bozukları ararken, “Bırak abla arama, helali hoş olsun.” der. Sen de “Eyvallah” dersin, hayırlı işler dilersin.. Kapanıyorlar bir bir. Dayanamıyorlar ve ben her kapanan dükkanda çok, pek çok üzülüyorum. Gözbebeğimiz onlar bizim. Yufkacı kapanırsa ne yaparım ben. Anneme her gidişte götürdüğüm yufkayı, Yalova’daki evin karşısındaki yufkacıdan değil de marketten mi alayım? Marketin paketli yufkasıyla, yufkacının günlük, tazecik yufkası bir mi? Gönül bağım var ki hem nasıl… Demiştim ya, aşureyi Yalova’daki apartmanın altındaki berbere, karşısındaki bakkala, yufkacıya dağıttım. Alışveriş eder, etmeyeceksem de sabahları günaydını, hayırlı işleri, kolay gelsini hiç esirgemem. Terzileri severim, ayakkabı tamircilerini, balıkçımı, kahvaltıcımı, yufkacımı, bakkalımı, cümle alışveriş yaptığım küçük esnafı sever, ayakta kalmaları için dua ederim. Bunu söylemekten çekiniyorum ama şöyle ki söylersem iyilik yayılır belki, bir belki iki kişi bile bunu yaparsa, dolaylı olarak da olsa iyiliğe vesile olurum belki… Üsküdar’da ara sokakta bir bakkal, görece dar gelirlilerin oturduğu bir mahalle, semtte. Diyelim bir şekilde sürpriz bi kazanç ya da gelir elde ettim, gidip diyorum ki “Kimin veresiye borcunu ödeyeyim?” “Ağrı’dan bi aile taşındı, kadın ve çocukları zor durumda” “Olur, ödeyeyim, biraz ferahlık olsun” adını bilmem, tanımam. Ağrı’lı kadın da beni bilmeyecek, tanımayacak” Şahane bir his. Köyde Cavit Bakkal’dan alışveriş ediyoruz Ramazan ayında. Çocuklar abur cubur alıyor. Dur dedim sorayım. Ki o Cavit Bakkal çocukluğumun bakkalı ve hep veresiye aldık yıllarca. Babamın- canım babamın- zaman zaman veresiye yazdırıp emekli maaşında kapattığı bakkal. Dedi ki “Suriyeli bi aile var!” Dedim “tamam”.. Çocuklarım da şahittir bu yardımlarıma ve hep tembihlerim “Siz de ilerde böyle böyle yardım edin etrafınıza e mi?” Veresiye defterini severiz, babamın, çocuklarıma “Yazdırın Cavit’e benim hesabıma” demesini nasıl özledim, nasıl…. Diliyorum ki, Rabbim gelirimi bereketlendirsin ki, elim hep başkalarına uzansın, buna fırsat olsun. Hayat dediğin bunca kısayken, varsın bizim gelirimiz, hayır için eksilsin. Ki esasen verdiğimden fazlası hep bir şekilde geldi, zenginleştim ki hem nasıl.. Gönül zenginliğimi ise hiiiç sormayın  yaptığın manav/balıkçı sana istediğiniz vermez ve der ki “abla sana onu vermeyeyim, sen yarın gel tazesini vereyim” olur, ben yarın geleyim.. Sabah erkenden uğrarım bazen işe giderken. Bakarım aradığım yok, o zaman derim ki “Siftah yaptınız mı?” derse ki “Yok” o zaman bozuk para bırakırım ki ilk müşteri siftahsız çıkmasın dükkandan. Sen daha pazarlığa niyetlenmemişken küsuratı almaz, “Paran yoksa sonra verirsin” der. Diyelim çıkışmadı da az bi şey eksik kaldı, çantanın dipsiz kuyusundaki bozukları ararken, “Bırak abla arama, helali hoş olsun.” der. Sen de “Eyvallah” dersin, hayırlı işler dilersin.. Kapanıyorlar bir bir. Dayanamıyorlar ve ben her kapanan dükkanda çok, pek çok üzülüyorum. Gözbebeğimiz onlar bizim. Yufkacı kapanırsa ne yaparım ben. Anneme her gidişte götürdüğüm yufkayı, Yalova’daki evin karşısındaki yufkacıdan değil de marketten mi alayım? Marketin paketli yufkasıyla, yufkacının günlük, tazecik yufkası bir mi? Gönül bağım var ki hem nasıl… Demiştim ya, aşureyi Yalova’daki apartmanın altındaki berbere, karşısındaki bakkala, yufkacıya dağıttım. Alışveriş eder, etmeyeceksem de sabahları günaydını, hayırlı işleri, kolay gelsini hiç esirgemem. Terzileri severim, ayakkabı tamircilerini, balıkçımı, kahvaltıcımı, yufkacımı, bakkalımı, cümle alışveriş yaptığım küçük esnafı sever, ayakta kalmaları için dua ederim. Bunu söylemekten çekiniyorum ama şöyle ki söylersem iyilik yayılır belki, bir belki iki kişi bile bunu yaparsa, dolaylı olarak da olsa iyiliğe vesile olurum belki… Üsküdar’da ara sokakta bir bakkal, görece dar gelirlilerin oturduğu bir mahalle, semtte. Diyelim bir şekilde sürpriz bi kazanç ya da gelir elde ettim, gidip diyorum ki “Kimin veresiye borcunu ödeyeyim?” “Ağrı’dan bi aile taşındı, kadın ve çocukları zor durumda” “Olur, ödeyeyim, biraz ferahlık olsun” adını bilmem, tanımam. Ağrı’lı kadın da beni bilmeyecek, tanımayacak” Şahane bir his. Köyde Cavit Bakkal’dan alışveriş ediyoruz Ramazan ayında. Çocuklar abur cubur alıyor. Dur dedim sorayım. Ki o Cavit Bakkal çocukluğumun bakkalı ve hep veresiye aldık yıllarca. Babamın- canım babamın- zaman zaman veresiye yazdırıp emekli maaşında kapattığı bakkal. Dedi ki “Suriyeli bi aile var!” Dedim “tamam”.. Çocuklarım da şahittir bu yardımlarıma ve hep tembihlerim “Siz de ilerde böyle böyle yardım edin etrafınıza e mi?” Veresiye defterini severiz, babamın, çocuklarıma “Yazdırın Cavit’e benim hesabıma” demesini nasıl özledim, nasıl…. Diliyorum ki, Rabbim gelirimi bereketlendirsin ki, elim hep başkalarına uzansın, buna fırsat olsun. Hayat dediğin bunca kısayken, varsın bizim gelirimiz, hayır için eksilsin. Ki esasen verdiğimden fazlası hep bir şekilde geldi, zenginleştim ki hem nasıl.. Gönül zenginliğimi ise hiiiç sormayın.. Muhabbetle..

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.