31 Ekim 2012 Çarşamba

BAYRAM NOTLARI ;)

Kestane kurdunu biliyo musunuz, beyaz bembeyaz, yumuk yumuk, sevilesi :) Kestane kurdunun girdiği kestaneler en lezzetli, bizzat denedim, denemeye de devam ediyorum, size de şiddetle tavsiye ediyorum. Yoksa siz kurt olan kestaneleri "Iyyy" deyip, atıyo musunuz, atmayın, kurt olan kısmı ayırın (dikkat edin e mi zarar görmesin hayvancık), kalanını çürük olmayan kısmını yani yeyin :))) Ben öyle yapıyorum ;) Kurtlar ağzının tadını biliyolar ;) Bi de kestaneleri haşlamak ya da kebap yapmak suretiyle yemekten başka bir de güneşte bir müddet bekletip, yumuşamalarını bekleyin, Seçerken biraz daha yassı olanlar, azcık yumuşak olanlar, bir de rengi tam kestane olanlar yani daha açık renkliler daha tatlı oluyo :)) mis oluyo misss :)
Kestane zamanıydı bayramda bol bol yedim, Ayşe yenge toplamış (çok da zahmetli toplaması!), her dakika döne döne, çoluk çocuk kestane partisi yaptık balkonda :)

*********
Yoldayız, gidiyoruz, ben lise arkadaşlarımla buluşmaya, kocam da İstanbul'a gitmek üzere köy yolunda aheste beste yürümekteyiz. Tam soğuk suya yaklaşmışken, hiç konuşmuyoken (kocam sinirden elimi henüz tutmamışken) dedi ki: "Verdik çocuklara şurubu ama nolcak bakalım halleri, ikisini de hasta ettik" en bet sesiyle... Ben (içimden ama) "Napalım yani, hasta oldular işte, çocuk bu hasta olmadan olur mu, sanki evde olmuyolar, buraya denk geldi bu sefer, ben miyim sorumlusu" e bu içimdekileri kocam duymadığı için "Hiçbişey demiyosun!" demek suretiyle beni tahrik etmekte :( Ben - dışımdan "Ya susar mısın lütfen, komşular geçiyo!" Susmadı :))) Komşular duydu mu bilmem, bahçe kapısını açınca fişek gibi fırlayan ve bize refakat eden Bahtiyar (köpeğimiz olur kendisi!) şahit hepsine diye düşünürken duyan biri daha varmış meğersem :( 1 km kadar önümüzde yürüyen-hala kim olduğunu çıkaramadığım bizim köyden bir kadın... Biz, komşu geçti nasılsa, boşver bahtiyarı diye birbirimizi yerken, kadın için de "Ohooo, bir kilometre var aramızda, nerden duyacak" diye rahat rahat yerken hatta birbirimizi... Bahtiyar kadına yetişince kadın bize dönerek "Kavga etmeyin hastalık için, grip salgını var her yerde!" deyiverdi :( Bizde ses yok, kadın "Ben de diyorum Bahtiyar ne arıyo burda, demek ki sizinle gelmiş, sen Rabiye Abla'nın gelini misin?" Ben suratım beş karış "Değilim, kızıyım" Keşke deseydim geliniyim, hatta deseydim ki, uzak akrabasıyım da bayram ziyaretine geldim, hatta keşke Kayseri'den geldik deseydim (arabanın plakası Kayseri :))) Kimlere anlattı acaba kadın bunları bilmem :( Gördün mü sen Rabiye Abla'nın kızıyla damadını, çocuklar hasta oldu diye nasılda kapışmışlar bayram günü :))"

*********
Arabadayım, şoför koltuğunda, arkada Elif ve uyuyan bir bücürle! Teyzemin kurban etlerinin kıyma yapılması için gittiğimiz Yenimahalle'den dönüyoruz. Eve çıkan yokuşun en ama en bi bayır yerindeyim (ki burda bizim köyü bilenler bir "Voymeeeee" diyeceklerdir :) ) tam Cemile yengelerin evinin önündeki yerde, karşımdan kocaman bir otobüs (ben diyim 50 siz deyin 100 kişiliklerden) bizim evin aradaki yoldan bir Termal minübüsü, bir de özel oto çıkmakta ve hayal edin bunların hepsi üstüme üstüme gelmekte, ben yokuşta el frenini çekmek suretiyle bekliyorum, Elif içinden kimbilir ne dualar ediyor :) Ve bu aciz kulunuz, arabaların geçmesini beklemek suretiyle o yokuşun tepesinde, arabayı bir milim kaydırmadan, bir gram panik yapmadan seyahati sonlandırıyor :) Acemi şoföre bir "Alkış" istiyorum sayın seyirciler :)


Yazı Bonusu:
"Ey aşık ! Korkma sev. Öldüğün yerde değil, dirildiğin yerde sev. Sana mânâ katanı sev. İki iken bir olabileceğini sev. Ona sahip çıkamam diye korkma; ikinize de sahip çıkan var nasıl olsa ! ” Mevlana....

27 yorum:

  1. ahahahaa :) çok merak ettim şu komşuyu. Ben sana diyim köy çalkalanıyordur şimdi :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))))))) Dur bi annemi arıyim bakalım var mı kulağına gelen bişeyler :)
      Boşveeeer, unuturlar bi dahaki bayrama kadar :)

      Sil
  2. Kestaneye Azerbaycan' da şabalık derler ve pilavın yanındaki ikram edilen her tür etli yemeğin için (bu etli yemeğe de Aş' ın karası derler) Kestanenin farklı yeme türlerini denedim özetle ama güneşte kurumuş olanı denemediydim :) Acık ayırın bize de bari; bi taraflarımız şişmesin demi?

    Bayram kavgası için hiç bişe demem; bana "karı-koca kavgasına girilmez" deyü öğrettiler...

    Acemi şoföre ki acemi olmadığı ve iltifat beklediği hissim var - bravo! Yokuşta paniksiz ve kaydırmadan çıktıysa tamamdır ama bir de park edişinizi görelim....

    Sevgiler ve iyi hafta ortaları :)
    Başını sonunu kutladığımız haftanın ortasını habire atlıyoruz; haksızlık oluyor zannımca!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E güzelmiş "şabalık" :) Et yemeklerinde kullanıldığını ben de duymuştum ama hiç denemişliğim yok. Geçen kurban bayramı ertesi kavurma yaparken ayva koymuşmuş etlerin arasına minik minik :)) Güzel de olmuştu...
      Kestaneleri köyde yedik buraya getirmeye kalmadı :)
      :)) Kavga konusunda haklısınız :)
      Valla hep söylüyorum Nurdan hanım ben Yalova şoförüyüm, bana bir güven bir cesaret geliyor orda sormayın, İstanbul'da yok yalnız bunların hiçbiri :( Park konusunda halaa pek kırık notum, sağda solda kimi görürsem ona parkettiriyorum :)
      Haklısınız hafta ortasını da kutsamalı :)
      iyi hafta ortaları size de öyleyse :)
      sevgiler çoook...

      Sil
    2. Düzeltme var düzeltme!!!

      Şabalık değil yauw, Şabalıt. Rusçası Kaştan. Hatta Kiev'in resmi sembolu Kestane ve yaprağıdır. Ingilizcesi!!!!İngilizcesini unuttum anaaam, hakketten unuttum, neydi?

      Sil
    3. Aaa, yeğenim Ömer'in kitabı vardı "Kaştankaya" diye, çok güzel resimli bi hikaye kitabıydı :) Bilmem bu kaştanla ilgisi var mıydı...
      Şabalıt deriz biz de bundan gayrı Rusçasını söylemek gerekirse, bilmem Nurdan hanım da mutabık mıdır :)
      İngilizcesi de cestnut mış, google amca söyledi :)
      Teşekkürler düzeltme için, mahçup olmuycam artık Ruslara karşı, (ama önce sizden bir "onay" bekliyorum Nurdan hanımcım :) )

      Sil
    4. Yaslaniyoruz unutkanlik basladi. Evet Chesnut postu yolladiktan sonra benimde aklima geldi, cok da kullandigimiz bir kelimedir aslinda, neyse.

      Kastankaya muhtemelen o manalari iceriyordur. Turkiye'de Rusya, Kafkasya, Kirim'dan goc etmis cok insan var, o dillerden kelimeleri hala kullaniyor olmalari beni sasirtmaz.

      Nurdan zaten icinden lahavle cekmistir burada yazilanlari gorunce. Hata yapmayi severde yazim hatalarina tahammulu yoktur, bana icinde giydirir simdi. He he.

      Sil
    5. Yoooo, yaşlanmak demeyelim bence, yaş almaksa mesele, hepimiz alıyoruz, keşke ben de sizler gibi yaş alsam :))
      Bizimkiler de Kafkasya kökenli, Batum kökenli, kestaneye düşkünlük genlerden midir yoksa diye düşündüm şimdi siz bunları yazınca...
      Biliyo musunuz benim de yazım hatalarına çok tahammülüm yok malesef, de -da, ki eklerinin yanlış yazılmasına, herkezzzz, yanlızzzz yazılmasına ben de bozuluyorum açıkcası, pek fena belki çoğu için bu titizlik ama özen istiyorum Türkçemize... Diyeceksiniz ki sen de yapıyosun yanlış, benimki bile isteye, "bir" yerine "bi" yazmak "r" leri çoğu zaman atmak kasten yaptığım şeyler, konuşur gibi yazıyorum ki samimiyetim karşı tarafa geçsin, bilmem becerebiliyo muyum :)
      Teşekkürler ve size ve Nurdan hanıma çoook selamla...

      Sil
    6. Bir once yazdigim uzun destan yazim kayboldu, amaaan.

      Yaslanmak distan olmasa dahi beyinde oluyor. Ceviz, meviz hikaye. Kitlenip kalmaya baslamak ilk oncu.

      Bacim kendisini iyi hissetsin ve duzeltecek bir yer bulsun deyu kestanenin Ingilizcesinde hata duzeltmeyi ona birakiyorum :)))

      Valla benim isimcumleleri ez - buz - parcala - katlet ve en iyi fikri 3 kelimeye sikistir dusturlu reklamcilik oldugundan zaten duzgun konusma ve yazma yetimi fi tarihinde yitirdim, artik hukumsuz. Nurdan yazma Gestaposu olarak, acayip dikkat eder.

      He Kafkas kokenli oldugunuzu tahmin etmistim, bebelerin koca goz ve kirpiklerinden, sizin goz ve elmacik kemiklerinizde, ve hatta gormesemde muhtemelen uzun boyunuzdan. Kestane severlik de genetik olmali zaten.

      Sil
    7. Uzayda dolaşıyodur sizin yorum Nursun Hanımcım :) yok olmuyo hiçbişey diyolar ya hani :)
      Gestapo :))) amaninnnnn duymasın Nurdan hanım ;)
      Annemin annesi Dağıstanlı, gürcü yani, babası ise Batum göçmeni, safi laz yani, benim babam da Tuncelili, zaza yani, ortaya karışık bir durum bizimki, benim çooook hoşlandığım bir melezlik var bizde, çocuklarımda ise bunlara ek olarak Yunanistan ve Bulgaristan menşeyli bir göçmenlik mevcut ;)
      Çocuklarımın gözleri bana çekmiş, diğer herşeyleri babaları ;)
      Boyuma gelince standartlara göre azcık uzun, zayıfken daha uzun gözüyodum laf aramızda, yani çoook daha zayıfken :) Tespitleriniz gayet yerinde yani :)

      Sil
    8. Evrene yolladik geri donsun fikrini tuttum bu arada :0

      da yazdim bayira, mevlam kayira; benim yorumlar zaten fazla olmaz. Olanda kaybolmasa iyi olur.

      Sil
    9. Evet hatalı sollamışım!
      Şabalık olmaz Şabalıt olmalı idi bu bir!
      Chestnut tam İngilizce yazılışı bu iki!
      Kaştan ve kelime gestapoluğu konusunda özellikle cümledeki kullanımları konusundaki hassasiyetimde Dudu (Nursun' un indimdeki takma adı oluyor) haklı! Bana bak hata var mı diye verdiği metinlerin hepsini yeniden yazarım ve de çok gıcık olur.

      Kendini bilmek gibi üstün bir meziyet daha olmadığı konusunda israrcıyım bu da üç!

      Herkes yerine kullanılan herkez ve yalnız ile yanlız arasındaki farkın sürekli karıştırılmasından da hoşlanmıyorum.

      Batum göçmenlerinin Gürcü değil Acara' lı yani Acar Türk'ü olduklarını biliyorum. Gürcü' lükten kastınız Acara' lık olmasın ?

      Bu kadar yetmez mi? Yeter şimdilik...

      Sil
    10. Mesajım evrene: "Lütfen Nursun hanımın yorumlarına özel bir özen! Kaybolmasın hiçbiri, yerlerine ulaşsın tezelden :)"
      Nurdan hanımın mesajına ise bir kocaman "Voymeeeee" (Lazcada hayret ünlemi, şaşkınlık anlarında çıkıveren "Aman yarabbim" gibi bir nida diyelim :)
      Yetti bana, ziyadesiyle, yeni yeni şeyler öğreniyorum sizin yazı ve yorumlarınızdan, teşekkürler bir kez daha ikinize de ;)
      Gürcü diye Batum göçmenleri için dememiştim, ananem için demiştim, Dağıstanlı-gürcü diye :) Ama Acar Türk'ü olduklarını bilmiyodum Batum göçmenlerinin, bizimkiler de bilmiyo sanırım ki "Mohti Lazlardanız" deyip duruyolar :)

      Sil
    11. He he... Tesekkur ederim'in lazcasini koymamissiniz o nedenle iyi niyetli dileginizee tesekkur edeciz. Incir agaci sopasina bile yer varken, tesekkurun olmamasi niyeki?

      Sil
    12. :))) Yok valla, düşündüm düşündüm yetmedi annemi aradım ona sordum yok :) Bazı kelimelerin karşılığı olmadığı Türkçesi kullanılıyor lazca konuşurken, sağol ve teşekkür ederim yok ama "Allarazı olasın" (Evet evet telaffuzu aynen böyle :) diyolar en çok konuşurken
      Buna mukabil kestanenin güneşte kurutulmuş ve yumuşamış halinin kelime olarak lazca bir karşılığı var, ilginç di mi :)

      Sil
    13. Anlasilan Laz'lar lafa degil fonksiyona onem veriyorlar :D. Belki de dialekt olarak kalmasi, dil ailesine donusememesi bu yuzdendir.

      Sil
    14. Şimdi değişen eğitim sisteminde lazcanın seçmeli ders olması gündemdeydi, çok da isterim anadilimin yokolmamasını, daha çok kitlelere ulaşmasını ama istemekten ziyade çalışmak lazım, farkındayım...

      Sil
  3. Komşuya çok güldüm, kulağı oldukça iyi duyuyormuş:)Geliniyim, hatta uzaktan akrabasıyım fikrine daha çok güldüm:)))
    Paniksiz ve kaydırmasız bir sürüş için kocaman alkış:)
    Bu arada az önce eşime telefon ettim, kestane al demek için:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi asıl gülmen gereken kısım bütün bunları benim bloğa yazıp da köyden takip edenlere bizzat duyurmuş olmam kavgamızı :)))
      Teşekkürler alkış için çok ihtiyacım var zira araba konusunda :)
      Kestaneyi dediğim gibi dene bi, yay gazeteye, koy balkona, iki gün bekle de bak nasıl bal!!!
      Teşekkürler ÇokoPrensin Annesi

      Sil
  4. esen cımm bayıldım gulmekten cok hos tu yaaa :))) kavgalarda tadı tuzudur evlılıgın tatlımm...o yokusta arabayı kaydırmadan kalkmış olmanı ayrıca tebrık edıyorum her sürücüünün kabusu bu sanırım:)) bu arada blogumda ödulun var tatlım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) Teşekkürler Serpil Hanımcım, ben de yazarken gülüyorum ama yaşarken aslaaaaa :))
      Araba için sahiden de tebrik istiyorum, aferin bana hatta :)
      Ödülüm kaldı di mi orda :( Napmam lazım halen tam bilemiyorum, alayım yeni bir postta yazayım olur mu :)
      Teşekkürler güzel yorumunuza :)

      Sil
  5. ben tesekkur ederım esen cım ..evet hala bende senın tarafından alınmayı beklıyorr..usta şoförrr:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam Serpil Hanımcım, en kısa zamanda ödülümü alıp bloğuma koyucam ;) Usta şoförlük bana uzak valla, çook uzak hem de, hayal şimdilik ;)

      Sil
  6. Tüh bak kestane toplamıştım unuttum pişrmeyiii :( Bu saatte de üşenirim artık :)
    Duymaz dediklerin duyar işte böyle, hele küçük yerlerde ne kadar dikkat edersen et olmuyor işte :))
    Şöförlüğünü alkışlayayım mıııı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pişirmeden ye bence bu sefer Banu Abla, daha lezzetli :)
      Duysunlar, duymayanlara da ben ilan etmiş oldum zaten blog aracılığıyla, söyleyeyim şimdi duyanlara duymayanlara biz en çok çocukların hastalıklarında kavga ederiz kocamla, zanneder ki kendisi, çocuklar her hasta olduğunda dünyanın sonu gelecek!
      Alkışla valla, hatta Solmaz teyzeye anlat, bi alkış da ondan alayım, ne kadar çok alkış o kadar çok cesaret :)
      Sevgiler...

      Sil
  7. Kestane canavarıyım, çok severim, her türlüsünü de yerim:)
    Kadına bittim yalnız, baştan duymuş herşeyi ve sana da kocaman bir bravo şekerim, araba kullanmak yalnızken ve başın derde girince öğrenilen bir iş:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kestane yenmez mi yaaa, soğuk havalarda kebap da çok severim ama dünyanın parası bir avuç kestane kebap sokaklarda...
      Kadına ben de bittim, normal zamanda iyi bayramlar derdim, çıkaramadım sizi derdim, başka başka bi sürü şey de derdim ama o anda içimden geçen yukardakiler :)
      Araba kullanmayı yalnız sevmiyorum, korkuyorum çünkü, muavin istiyorum yanımda, sağ tarafa o baksın hep, o uyarsın istiyorum, mümkünse muavin sensörlü bi araba istiyorum :))))
      Teşekkürler baharcım...

      Sil

Yazın bi, lütfen yazın yaaa, merak ediyorum ne düşünüyosunuz ;)
Yorumunuz çıksın istiyorsanız eğer:
Blog sahibi değilseniz adı/url seçeneğini seçip ad kısmına adınızı yazın url kısmını boş bırakın, yorumunuzu postalayın, aksi takdirde, çok istememe rağmen gelemiyor yorumlarınız :)

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.