Giderken 20.15 olan sefer saatinin son saniyesine kadar değerlendirdik vaktimizi, İstanbul trafiğinde geçirelim, napıcaz erkenden iskeleye gidip, heyecan olsun biraz dedik, kapakların kaldırılmasına 30 saniye kala yetiştik ve feribota bindik şükürler olsun! Yerimize yerleşiyoruz ki, Nehir: "Anne saat kaç?" "Kızım dur bi yerleşelim, geberdim zaten koşturmaktan, napıcaksın saati" şeklinde agresif anne modunda, Nehir elinde yaklaşık bir aydır sımsıkı tuttuğu, asla ve kat'a ayrılmak istemediği, minicik ayığını göstererek, "Yemek saati gelmiş mi diye ayıcığın" :)))))) Güldüm tabii, bırak şimdi ayıcığı da bi kendimize gelelim, yedirirsin sonra :))) Yedirdi de nitekim, amma benim bücür oğlum yemeklerden birini kaybedince, bir kriz de orda yaşadık, aradık, taradık, uçtu mu bu meret! Bulduk sonunda, minicik yemeği (kemik şeklinde iki santimlik bir oyuncak ama Nehir bisküvi diyor :) ) kotumun kıvrık paçasına gizlenmiş :)))
Gittik, güzel güzel geçirdik tatilimizi, Cumartesi Ali Deniz'i uyutup, Nehir'i de kankası Şevval'le oynarken bırakıp, firar ettim :)))
Hava çok güzeldi, çocuklar bahçede oynadı, payımıza düşen son incirleri yedik, asmadaki siyah güzelim kokulu üzümlerden yedik, en çok da Ali Deniz yedi, minicik elleriyle, alçak dallardan kopardı ve götürdü :) (Evet evet yıkamadan!) Resimledim ben de bu anları, güzel oldu bu tatil, taaa ki dönüşe kadar!
Kocam olmadığı için, iki çocukla birazcık eziyet oldu :( Lakin kendimi hazırlamıştım dönüş yoluna çıkmadan, dedim ki, "Zor olacak, baştan kabulllen, bu güzelim iki günün hatrına da sık dişini, mıymıylanma hiç boşuna Esen" dedim ama beklediğimden bir parça daha zor oldu Ali Deniz sayesinde :( Feribota binerken, Ali Deniz kucağımda, koca çanta omzumda; Nehir'in elinden tutarken ve insanüstü bir çaba içerisindeyden, Ali Deniz'in bir çocuğun elinde gördüğü cips paketi felaketimiz oldu, çocuk kalabalığa karışıp kayboldu ama hasarı fena oldu bizim için, o andan itibaren Ali Deniz krize girdi, güç bela çıktık salona ama Ali Deniz'i tutmak ne mümkün, ille aşağı inecek, ne dediysem kar etmedi, susmadı, ortalığı birbirine kattı, bütün salon bizi dinledi ve izledi :( Muhtemelen (ki bakışlara yansıyan buydu!) "Bu ne yahu, bütün yol senin çocuğunun ağlamasını mı dinliycez, cık cık cık... Bak çocuğuna bi terbiye verememiş kadın" dediler içlerinden...
Duymazdan ve görmezden geldim tabii etrafı ;) Ve bu yaşımda şunu anladım ki çocuklarla inatlaşmayacaksın (hele 2 yaş bunalımındaki bir çocukla asla!) orta yol bulmaya çalışacaksın, kesinlikle uzlaşacaksın... Gönül ister ki hep bizim dediğimiz olsun :)))) ama çocuklarımız da oyuncak bebek olmadıklarına göre, bir karakter geliştirdiklerine göre, koyun gibi yetişen çocuklarımız olsun istemediğimize göre, yapılabilir şeylerse, çok saçma sapan değilse istekleri uzlaşmak en iyisi... Yemek konusunda çok işe yaradığını söyleyebilirim bu tavrın, misal Nehir yemek konusunda çok mızmız olduğundan ve genelde tabağındakileri bitiremediğinden, "Anne doydum, yemek istemiyorum artık" dediğinde "Tamam bitirme ama iki kaşık daha ye" dediğimde, söz dinliyor... Bunca açıklamadan sonra demek istediğim ben Ali Deniz'i onca merdiveni indirip- yanımda Nehir'le elbette, arabaların arasında bir müddet elinde cips olan çocuğu aradık, bulamadık ama yine de çıkmak istemedi oğlum, yine ağladı, yine kıyameti kopardı, sonra sakinleşti, ablasıyla tost yedi, denize baktı, kenardaki demirde sallandı, oynadı... Ecnebilerin "Terrible Two" diye çok güzel ifade ettiği İlk "2 yaş krizimiz" böylece geçti gitti, dilerim devamı gelmez...
4 saatlik yolculuk sonrasında güzel evimize kavuştuk ve anladık ki biz evimizde çooook mesuduz ;)
Biraz eziyetli olsa da güzel bir gün geçirmişsin arkadaşlarınla:)
YanıtlaSilÇocukla yolculuk zor, ben de çoğu zaman iki oğlanla seyahat halindeyim. Çok inatçı değil benimkiler, hayır dersem hayır oluyor:)) Ama aralarında itişip kakışmaları yetiyor zaten bana:)
Haklısın, süperdi valla :) Bütün eziyetlere de değdi çok şükür, kızlarla 3 saat değil 13 saat birlikte olsak yetmezdi o ayrı :)
Silİki oğlan mııı, yoooooooğğğğğğ :)) Bir kız bir oğlan bile zorken! Allah kolaylık versin sana, bir de kendim için dileyeyim "Hayır" dediğim !"Hayır" olsun, Nehir için geçerli ama Ali Deniz bu kelimeye çok uzak :))
Sen bi de yurtdışına gidip geliyosun di mi? Bir kez daha kolaylıklar diliyorum sana Semicim :)
Esen hanım,
YanıtlaSilBugün yayınladığım yazının içine sizin blogunuzun linkini de koydum (birkaç link daha var)
Linklere uğrasınlar, beğenen üye de olsun diye!
Umarım küçük bir katkım olur sizede! Haber vermeye geldim di :))
Yazıya yine çok güldüm :)
Bloğunuza yazdım şükranlarımı, bir kez de burdan teşekkür edeyim, çok sağolun Nurdan hanımcım, çok incesiniz...
SilÜye sayım artmasa bile bana yeni yeni takip edilecek bloglar gösterdiğiniz için de bir teşekkür :)
Bu tür yazılarıma (özellikle çocuklarla ilgiliyse) ben de çok gülüyorum hem içimden yazarken hem klavyeye dökerken-yaşarken olmasa da- :))
sevgiler çok...