6 Şubat 2019 Çarşamba

MEYDAN OKUMA 7

7. En çok neyi özlüyorsun bu hayatta hiç düşündün mü ?



Babam gittikten sonra, geçmişle ilgili yazdığım yazıyı paylaşayım ama şu kadarını söyleyeyim insan en çok ailesinin, yakınlarının genç ve sağlıklı olduğu zamanları özlüyor. 

ESKİDENDİ ÇOK ESKİDEN.. 

Eskiden ama sahi ne kadar eskiden? Dün kadar yakın değil mi?
Misal;
Annemin, Elif'le bana, aynı çiçek desenli koyu yeşil kadifeden jile elbise dikip de, herkesin bizi ikiz sandığı zamanlar,
Köyde, çocukken,dedemin kapısının önündeki sedirde, Atilla eniştemin bankadan yeni çıkmış en gıcır paraları bize bayram harçlığı verdiği, dört gözle beklediğimiz o bayram sabahları,
Dedemin evinde, köye bakan cumbada oturduğumuz, dedemin  radyodan TRT4 de şarkı, türkü dinlediği o ağır ağır akan geniş vakitlerin üstünden ne geçti ki?
Dalı kırılıp, aşağı yuvarlandığım o dut ağacından düştüğüm zaman ne zamandı sahi?
Ya şimdilerde bizim evin olduğu bahçede, yaşları yakın en az 10 çocuk sıralanıp, çektirdiğimiz fotoğraf. Siyah beyaz fotoğraftaki, Burda dergilerinden fırlamış gibi görünen, o çok şık, başında geniş kenarlı şapkasıyla poz veren Nil abla. Yıl kaç kim bilir, belki 1975, bilemedin 1976..
Hani şu aşağıdaki fotoğraf var ya, sıralanmışız güzelce, Elif, Nagi, Aslı, ben ve Uğur. Yine siyah beyaz, yine köyde. Oyunu bırakıp nasıl güzel poz vermişiz. Belki sanayağlı, reçelli ekmekten hemen sonra..


Düğün olur, annem güzelce giyinir, ayağında incecik topuklu, sivri burunlu arkası açık gri ayakkabıları, elinde aynı deriden portmeni :) Portmen derken? Siz şimdi onlara clutch diyorsunuz ya hani, işte ondan.

Babama göndermek içindi bu fotoğraf da, yıl 1981 sanırım.  Bak yine Elif'le bir örnek giyinmişiz. Elif'in saçları hep belindeydi böyle. Ayakkabılar dersen, deme..


Emine yenge bayramda, mendil içinde harçlıkla birlikte, bir de kuşlu tokalar verirdi. Nerde şimdi o kenarı nakışlı, zarif kumaş mendiller...
Dün gibi aklımda halbuki, Nesibe yengelerin apartmanında oturuyoruz, annem komşuya gitmiş. Biz de, Elif'le kırtasiyelerde kağıt Şebnem bebek arıyoruz. Hani kıyafetleri kesip kesip, giydirdiğimiz karton bebekler. Bulamamışız bir türlü de, Eski Bursa Caddesine gitmişiz. Karşıdan karşıya geçerken caddenin en başındaki araba ne uzaktı halbuki. Nasıl o kadar çabuk gelip çarptı ki bana.. Üzerinden bin yıl mı geçmiş..
Ve elbette, kızılderili bebeğim. Saçları iki yandan örgülü, püsküllü elbisesi. Merdivenli'nin vitrininde görüp de o çok beğendiğim, alsın diye anneme yalvardığım. Almayınca, hasta olayım da, annem üzülsün diye çıplak ayak taşlara bastığım. Aradan kısacık zaman geçip de, babamın arkadaşı Sevinç ablanın bana aynısının tıpkısı bebeği hediye getirmesi. Mucize değilse neydi??
Araştırma'ya denize gitmelerimiz, bir de Esenköy'e. Dayımlar, teyzemler, biz çocuklar doluşmuşuz kamyonetin arkasına, rüzgarı yiye yiye denize..
Sonra ıhlamura gitmelerimiz. Çocuğuz daha ama söz vermişler, herkes kendi topladığı ıhlamurun parasını kendisi alacak. Bi gayret toplarız biz de... Annem sahiden de verdi bana tüccardan aldığı paradan payıma düşeni. Ben de altın küpe ile o zamanlar çok moda olan ismimin yazılı olduğu o kalın gümüş künyelerden almıştım. 9 bilemedin 10 yaşındaydım muhtemel.
Termal'de lojmanda geçirdiğimiz zamanlar, ormanda, ağaçlar arasında, çitlenbik, kocayemiş, böğürtlen, mevsim ne sunduysa işte, onlarla, dünya nimetle geçen zamanlar..
Kuzenler, kuzen ne ki, amca kızı, dayı, teyze kızı, oğlu bildiğin kardeş..
Babam her gün Cumhuriyet gazetesi alırdı, ben de çocuk aklımla o çok zor bulmacasını çözmeye uğraşırdım.
Babam İstanbul'da çalışırken her gün vapurla gider gelirdi Yalova'ya. Gelirken de çekmeceli çikolatalar getirirdi bize..
Küçük yerlerde çocuk olmak daha büyük şans sanki. Kasaba idi Yalova. Hem köyde hem Termal'de, hem Yalova'da ne güzel zamanlar geçirdik. Çocuk kelimesinin karşılığı olan her ne varsa, hem eylem, hem duygu olarak, dibine kadar yaşadık..
Çocuktuk büyüdük, büyüdük de, teee 47 oluverdik. Milenyumdaki yaşımızı hesabederdik de, 40'lı  yaşlar hiç aklımızın ucundan dahi geçmezdi.
Çocukluk ne güzel şey(di)
Bu da böyle bi post olsun sevgili okur.
Muhabbetle...



18 yorum:

  1. Güzel soruya harika cevap... Evet yıllar yıllar.. Zaman su gibi...Herşey gönlünce olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah tariflimutfak hem de nasıl su! Zalim zaman..
      Aminn, hepimizin inşallah.

      Sil
  2. aynen yaa..büyümesek hep anamızın babamızın dizinin dibinde kalabilsek...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel olurdu di mi, ama o zaman da çocuklarımızı göremezdik.. Zaman işliyor, tam da olması gerektiği şekilde, bizler bazen buna ayak uydurmakta zorlansak da..

      Sil
  3. Meydan okumada bugüne kadar okuduğum her şeyden en çok keyif aldığım konu bu oldu sanırım. Eskiden her şeyin şimdiye oranla nasıl çok daha güzel olduğu şöylece geçti gitti gözümün önünden. Bambaşka insanların çoğunlukla aynı şeylere özlem duyduğunu aslında ortak bir hayat yaşadığımızı gördüm. Çok güzel anlatmışsınız, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok teşekkürler Şeyma Fraser, anlattıklarım keyif verdiyse ne mutlu bana. ve sanki biz bloggerlar belli bir yaşa erişmiş, aynı ya da yakın jenerasyonlar olduğumuz için benzer dili, kültürü, duyguları paylaşıyoruz, ne dersin?

      Sil
  4. Çocukluk herkesin en özel özlemi galiba.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esasen, çocuklukla birlikte o sağ, salim ve esen olma hali etrafımızdakilerin. En büyük özlem bu. En azından benim için. Düşünsene, etrafında şekeri, kolesterolü, tansiyonu çıkmış kimse yok, herkes genç, güzel, yakışıklı, sağlıklı.. mis..

      Sil
  5. Tanışmak böyle bir yazıya denk gelecekmiş demek ki. Yorumunuzu okuyunca yayınlamış ama şu ana kadar ne blogunuza bakabilmiş ne de geri bir cevap yazabilmiştim. Eve gelince önce bir şeyler atıştırdım, sonra oğlum dersini yaparken ben de blog yazımı yazayım dedim. Ben yazımı yazıp sütlü kahvemi alana dek bu saat oldu işte. Yorumlara cevap yazayım dedim yazımı bitirip kahvemi elime alınca. Sonra size uğradım ve yazdığım yazının üstüne yazdıklarınızla aynı şeyleri, farklı sözcüklerle yazdığımızı fark ettim. Gecenin en büyük sürpriziydi. Tıpkı Sevinç Abla'nın size istediğiniz bebeği getirmesi gibi. En çok özlediğim zamana babam dedim de devamını getiremedim. Oysa siz öyle başlamışsınız söze. Ardından Yalova geldi. Çocukluktan gençliğe dönüşüm orası benim. Hep yuva hissi veren ama babamı da bu dünyadan yolcu ettiğim yer. Çok seviyor, çok kızıyorum oraya. Ah, içim sızladı yine.
    Neyse, daha fazla duygulanmadan şunu söyleyeyim kısaca. (Çok kısa oldu yazdıklarım sahiden :)
    Tanıştığımıza çok sevindim. Ne güzel bir vesile oldu bu meydan okuma.
    İçten sevgilerimi yolluyorum size.
    Ne güzel anlatmışsınız özlemi, sevgiyi, kardeş, can olmayı.
    tekrar sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Özlem, ilk okuduğumda da çok duygulanmıştım, şimdi yeniden okuduğumda da ürperdim, burnumun direği sızladı. Hem bu yorumla hem kendi sayfana yazdığın yazı ve yorumunla.. Biraz yukarıda yazdım, bilmem okudun mu, bir kez daha yazayım, benzer yaşlar benzer hayatları, benzer duyguları getiriyor sanki. Ortak zevkler, mekanlar bizi bir şekilde biraraya illa ki getiriyor, tıpkı bizim gibi..
      Ben de pek çok mutlu oldum Özlem :)
      Yalova benim doğma büyüme memleketim ama hiç görmediğim baba memleketim de Tunceli.
      Dilerim ki kırgın ayrıldığın Yalova'da bir gün seninle karşılıklı kahve içip, sohbet edebilelim. Ve böylece sen de benim güzel memleketimle yeniden barış..

      Sil
  6. Keyifle okudum, gözümde canlandırdım.. Farklı çocuklukları özlüyoruz ama aslında aynı şeyi özlüyoruz o dönemlerdeki masumiyet.
    Büyümeyi sevemedik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Ezgi, çok haklısın, aslında özlediğimiz çocukluğumuzdan ziyade tam olarak bu..

      Sil
  7. ahh...ne güzel yazı!dünden beri bu etkinliğin bu tarihli yazılarını okuduğumda hep çocuklukluğa dair özlem ve eski ilişkiler vs var.giderek değerlerimizi yitirdiğimiz zamanlarda o dönemlerin çocukları olarak özlememek mümkün değil...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel gerçekten de bu geçmişe özlem yazıları, ben de büyük heyecan ve keyifle okudum..

      Sil
  8. Kocaman sarıldım sana ♥ Ahhh o özlediklerimiz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sana kocaman sarıldım Şebocum, canım güzel arkadaşım....

      Sil
  9. Hayranım sana. Neredeyse yazdığın her yazıda kendimi buluyorum hatta her cümlede. Nasıl güzel anlatıp aktarıyorsun duygularını... yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım benim, hislerimiz karşılıklı, keşke daha yakın olabilsek, daha çok görüşebilsek..
      Senin de güzel yüreğine sağlık

      Sil

Yazın bi, lütfen yazın yaaa, merak ediyorum ne düşünüyosunuz ;)
Yorumunuz çıksın istiyorsanız eğer:
Blog sahibi değilseniz adı/url seçeneğini seçip ad kısmına adınızı yazın url kısmını boş bırakın, yorumunuzu postalayın, aksi takdirde, çok istememe rağmen gelemiyor yorumlarınız :)

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.