Var mı sahi hiç ruh ikiziyle evlenen sizin aranızda ya da çevrenizde... İnsanın ruh ikizi olur mu, olursa da onunla evlenmesi iyi olur mu? Olmaz gibi sanki, aynı evin içinde, senin gibi düşünen, her olayda aynı tepkileri veren, aynı hisler içinde biri daha??? Renksiz olur sanki, sıkıcı belki biraz da, tamam her ak dediğine de kara dememeli insan eşinin ama hep de ak dememeli, arada da "kırık beyaz sanki ama tam da ak değil" demeli. Her dediğini noter gibi tasdiklememeli, arada onu başka yollara çevirmeli, şaşırtmalı, bakış açısını değiştirebilmeli (bunun için kişinin kendisine de başka bir bakış açısı lazım tabii) hep kendi dediğinin doğru olmadığını göstermeli...
Acaba kıskandım mı yoksa ruh ikizimle evlenmedim diye, ruh ikizi olmadığımız gibi kocamla, adeta başka dünyalardan biraraya gelip evlenmiş gibiyiz. Neredeyse hiçbir özelliğimiz benzemiyo birbirine, hele ilk evlendiğimiz zamanlarda daha da alakasız tiplerdik ama derler ya hani, zamanla çiftler birbirine benzer, biz de yaklaştık biraz biraz, bir adım ondan bir adım benden...
Bu konuyla ilgili tek bir örnek vereyim, daha iyi anlaşılır belki... Evlendiğimizde kocam temizlik delisi , titiz ama takıntı derecesinde titiz biriydi, ben de ayıptır söylemesi hiç titiz olmayan hatta bu konularda (malesef) biraz fazla rahat bir tipim. Evliliğimizin ilk zamanlarında -diyelim ilk bir yıl kadar, ben yemek yapar, sofrayı hazırlar, beklerdim kocam sofraya otursun diye ama o mutfağı teftiş etmeden, tezgahın üstünü toplamadan, ocağı silmeden asla oturmazdı sofraya, ben de sinirlenirdim tabii...
Gelelim bugüne, şimdilerde bunların hiçbirini yapmadan oturuyo sofraya, hatta bazen yemek sonrasında kirli olduğunu görse bile silmiyo ocağı :( Hala titiz ama delilik seviyesinde değil, şükrediyorum onun şu anki haline, o zamanlarda söyleseler böyle bişey olacağına asla inanmazdım ama hayat işte olduruyo olmaz dediklerimizi..
Birbirlerine benzemeyen insanların evliliği daha mı uzun sürüyo acaba? Çekişirken, tartışırken hatta yerken bazen birbirini, rutine binmeden, küsüp, barışarak hayat daha renkli sürüp gidiyo galiba...
Bi de şuna hayret ediyorum ben en çok, hani röportajlarda falan soruyolar ya evli çiftlere "Nasıl anlaşıyosunuz?" diye, onlar da "Bizim evde birbirimize karşı sesimiz asla yükselmez" diyolar ya, kulak burun boğazcıya mı kıstırıyolar da yükselmiyo o sesleri hiç? Nasıl her zaman sütliman herşey evlerinde? Hele ki bir de çocuk varsa ses nasıl yükselmez bilmem. Tebrik ediyorum onları, ayrıca önlerinde saygıyla eğiliyorum... Ama itiraf ediyorum kocamın normal konuşma tonunun yüksekliği bir yana bizim evde sesler çokca YÜKSEK YÜKSEK...
Bu yaşımda evlilikle ilgili idrak ettiğim en önemli şey bence "AŞKLA" yapılması gerektiği evliliğin, yoksa zor ama çok zor evli kalabilmek, iki farklı karakteri aynı evin içinde yaşamaya mecbur kılan şey bence sadece "AŞK" olabilir, başka türlüsünü de başaranlar var tabii ki. adına da "MANTIK" diyenler mesela ama o zaman da perhiz yemeği gibi olur bence evlilik, tuzsuz, yağsız yani TATSIZ....
AŞK(OLSUN) SİZE, BİZE, HEPİMİZE...
Aşk imiş her ne var alemde
İlim bir kıyl ü kal imiş ancak
Fuzuli
Sakızlardan çıkan bu karikatürlere bayılırdım eskiden, artık yok sanırım. Aşkın en güzel tarifleriydi bence |
Esencim yazdıklarına aynen katılıyorum.. Aynı olan kutuplar zaten birbirini iter zıt kutuplar birbirini çeker. ama yinede orta noktada buluşmayı bilmeli.. Aşk, sevgi ve SAYGI ile yürütülen evlilikler daha uzun ömürlü oluyor...ayrıca o sakızlar halaaa var ve biz alıyoruz şimal bayılıyor her seferinde onları okutur ve sorar anne aşk gerçekten böylemi :) diye...
YanıtlaSil