7 Aralık 2022 Çarşamba

SABIR, ŞÜKÜR ve TESLİMİYET ÜZERİNE

O zaman da diyorsun ki Şebocum "Evet, bu benim başıma geldi, zor da çok içinde bulunduğum durum lakin ne farkım var benim bu derdi çeken diğer insanlardan". Böyle dediğin anda da, derdinin biricik olmadığını fark ediyorsun. Dahası, fazlası, başka türlüsü, envai çeşidi, belki çok daha çetrefilli ve içinden zor çıkılası türde olanını pek çok kişinin yaşadığını görüp şahit oldukça da yatışıp, sakinleşip geçmesini bekliyorum ben. Daha önce de yazdım, bir kez daha söyleyeyim "Bu da geçer yaHu!" şahane bir bakış açısı. Geçiyor çünkü. Bir de şu var Şebocum, geçti dediğin anda gerçekten geçmesine, daha da sürmemesine, sürdürmemeye, geriye dönüp dönüp, ah- vah etmemeye gayret etmek. Olanı orada bırakmak, yaşadım bitti, sen şimdi kal burada, ben yalnız yürüyeceğim, gelme benimle demek. Sanki benim de iyi becerdiğim bir şey bu. Oldu, bitti, önümüze bakalım. Bunu yapmazsam ve sürdürürsem kederimi, benimle birlikte çocuklarım da üzülecek ve iyice depresif bir hale bürüneceğiz. Huzur ve esenlikle geçen şu son bir seneyi saymazsam,  yaşadıklarım az buz şeyler değil biliyorsun. O oldu, bu oldu, tüh yaa, bak bu da oldu, ne yapacağız derken, her seferinde Hızır'ın eli değdi bize ve "bak ne de güzel halloldu her şey" dediğim zamanlar çok oldu. Olmayana değil olana çeviriyorum yönümü. Bazen zor oluyor yalan yok, olması gereken, hakkım olan bana hak görülmediğinde, benim olmadığında, olsun çok ısrar etmek ve kendimi paralamak yerine "Mahşere kalsın hesabı" diyorum. Bu da teslimiyetle birlikte bir rahatlama getiriyor. "Evet evet diyorsun, varsın öte tarafta görülsün hesap, Hak sorsun hesabını. Kimin hakkı kimde ne kadar kaldıysa teslim edilsin sahibine.." 

Bir de canım benim şu var ki şahane! Sen ve senin gibi kıymetli dostlarla dertleşmek, üzüntünü, sıkıntını paylaşarak azaltmak ve sağaltmak, "İnsan insanın ağusunu alır" sözünün manasını bilerek, buna yaslanmak da azaltıyor sanki dertlerin hacmini.. 

Hayat kısacık, Aşık Veysel'in dediği gibi iki kapılı handa gidiyoruz gündüz gece. Bu kısacık hayatı yaşanır, zevk alır kılmak da elimizde, ahlanıp, vahlanarak, gidene yasımızı bin yıl tutarak hayatı zindana çevirmek de bizim elimizde.. Her manada hafif yaşamaya gayret etmek, sen hafifledikçe etrafına serin bir meltemle ferahlık vermek! Misss ;) 






Ve elbette küçük ama küçücük şeylerden zevk almak, onlarla motive olmayı bilmek de mühim. Benim için çok kıymetli en küçük bi mutluluk kaynağı bile. Nasıl mutlu olunur, dipteyken bir hamleyle nasıl yukarıya, aydınlığa, bol oksijene nasıl çıkılır iyi biliyorum sanırım. 

Son olarak sanıyorum rol modelim annem. Ne gelirse gelsin başına, isyan etmeyen, kimseyi suçlamayan, darlamayan annemden sebep ben de böyle olana, başıma gelene "Eyvallah" deyip geçiyorum. 




Not: Instagramda hikayede "Hangi konuyla ilgili yazayım?" dediğimde gelen cevaplardan birine canım Şebnem'in "Olanı kabul etme, şükretmek ya da anı yaşamak ile ilgili bir yazı seni çok iyi anlatır ve çok iyi yazarsın diye düşünüyorum" mesajıdır bu yazının ilhamı. Şebocuğuma anlattım ama siz de okuyun ve varsa fikriniz yazın e mi? Farklı bi fikir ilham olur bize de, deyin ki, ben de şöyle şöyle yapıyorum bu hayatı yaşanır kılmak için.. Bir de küçük rica, beni uzun zamandır okuyan izleyen ama hiç yorum yapmayanlar sessiz takipçilerim de yazabilir mi iki satır ;) 



4 yorum:

  1. Yazdıklarınıza yürekten katılıyorum.
    Yaşanılanları geride bırakıp ileriye pozitif olarak bakmak çok iyi
    Sonuçta hayat kısa ve her şey gelip geçici.


    Bloğunuzu beğeniyle takipteyiz.
    Sessiz takipçiniz Zehra :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sessiz takipçim Zehra :) Böylesi iyi ve hayatı yaşanabilir kılan. Öbür türlüsü ızdırapla geçen bir hayat olurdu. Aynı fikirde olmamız süper, çok olsun bizim gibiler ;) İyi ki yazdın...

      Sil
  2. Bazı hesaplar mahşere kalır doğru ama ben bu taraftada hesaplaşma olsun diyorum bazı konularda. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hülya, vallahi ben de çok istiyorum alacaklarımızın tamamını bu tarafta alabilmeyi, hesabın mahşere kalmamasını lakin çok mümkün değil. Bak çok basitini söyleyeyim, eski çalıştığım (22 yıl) işyeri hakkım olan tazminatı eksik verdi. Tam 4,5 yıl bekledim mahkemenin sonuçlanmasını. Sonuçta aldım ama bi yerde de geç gelen adalet adalet değildir e geldim. Başka başka alamadıklarım da var ama almaya çabalamaktan vazgeçtim artık. Ve gördüm ki, vazgeçtiğim anda başka bi yerden fazlası geldi. Diyeceğim o ki, ben de senin gibi diyorum da, olmayınca bi yerde pes ediyorum ki iç huzuruna erişeyim, çabalamaktan vazgeçeyim..
      Sevgiler

      Sil

Yazın bi, lütfen yazın yaaa, merak ediyorum ne düşünüyosunuz ;)
Yorumunuz çıksın istiyorsanız eğer:
Blog sahibi değilseniz adı/url seçeneğini seçip ad kısmına adınızı yazın url kısmını boş bırakın, yorumunuzu postalayın, aksi takdirde, çok istememe rağmen gelemiyor yorumlarınız :)

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.