* Dekorasyon dergilerine bakmaya bayılırım da, bir türlü onlardan ilhamla güzel güzel döşeyemem evimi. Evin modelini sürekli değiştiren kadınlardan değilim. Deli gibi ağır gardrobun, koltukların altına koyduğu paspas marifetiyle yerlerini değiştiren bir annenin kızıyım üstelik.
* İlhamın ne zaman geleceği belli olmaz ama genellikle baktığım dergiden, gazeteden, vitrinde gördügüm bir kıyafet ya da takıdan aniden gelir de, o andaki kalbimin çarpmasını nasıl tarif edebilirim size bilmem.
* Kul hakkından ölesiye korkarım. Benden geçsin de kimsenin hakkı bana geçmesin isterim.
* Uzun yıllar gerçek sendikacılık yapmış, işçilerin hakkını korumak için sonsuz fedakarlık göstermiş bir babanın kızı olarak, çalıştığım tüm kurumlarda beyaz yakalıdan çok mavi yakalılara yakın oldum, "İşçisin sen işçi kal" diyen Cem Karaca'nın şarkılarını da hep çok sevdim.
* Hayatımın hiçbir döneminde ne hırslı ne de azimli olmadım,. Çok zaman da -ergenler gibi söyleyeceğim- ezikledim kendimi. Yapamazmışım gibi hissettim. Halbuki ne mühim insanın kendine inanması, güvenmesi. Diyelim ki yapamadı bunu, ailesinin bu konuda destek olması.. Çocuklarıma yapmaya çalıştığım bu, motive etmeye çalışmak. Bilmem ne kadar başarıyorum ama bu.
* Çok merak ediyorum misal ağrı eşiği nedir? Ne kadar yüksek olabilir ya da bana çok ağır gelen acılar, sancılar başkasına vız mı gelir? Acı, ama ne kadar? Migren ağrım hafif mi aslında, ben mi abartıyorum mesela? Ölçmek nasıl olur ki? Bilmiyorum..
* Güneşli günleri seviyorum tabii ama hava kapalı, sisli, puslu da, hani yağmur deli gibi ya da diyelim gece, şimşekler çakıyor sürekli, gök gürlüyor. İşte öyle havaları da çok seviyorum.
* "Akşam 6'dan sonra bir şey yemeyin." diyen diyetisyenler duymasın ama, 9'a kadar uzayan akşam yemeğini bırak, sonrasında, çocukların uyumasıyla benim uyumam arasındaki o 1 saatlik kısa sürede çayın yanına katık edeceğim güzel ama kalorili yiyeceklerin hayali bile kalbimi çarptırıyor.
* Eskiler eskide kaldı tabii ama ne güzeldi bak annem, ne yakışıklıydı babam. Gür saçları, o yüzüne çok yakışan beni, gür sesiyle, şakalarıyla, gencecik ve yakışıklı babam, düğüne giderken eşarbını çıkarıp, saçlarını illa ki güzelce apartman topuz yaptırmış, dizde etekleri, illa topuklu ayakkabısı portföy çantasıyla bir örnek güzel annem bir de..
* Hani küçücüktük de bir örnek kadife çiçekli elbisemizle, Elif'le beni ikiz zannedenler...
* Doluşurduk da dayımın skodasının arkasına, Araştırma'ya, Esenköy'e denize giderdik hani kuzenler, teyzeler, hem piknik, hem deniz olayı, tadı başkaydı.
* "Zaman" diyorlar "geçer" diyorlar. Geçiyor, zaman ilaç oluyor da bir nebze. Oldu ve hep de olacak inşallah. Unutmuyor insan ama başka başka şeyler düşüyor aklına, azalıyor gidenlerin kederi biraz biraz. Buna mukabil, her aklına geldiğinde burnunun direğinin sızlaması hiç azalmıyor...
* Zülfü Livaneli'nin "Doğdukları Yerde Ölenler" diye bir şiiri var, bilir misiniz? Hüzünlü bir müzik eşliğinde söyler içli içli. Zaman zaman kendimi o şiirdeki insanlardan biri gibi hissederim. Buna sebep, çok az şehir dışına çıkmam, yurt dışını hiç gitmemem. 21 sene Yalova'da yaşadım, çok az il sınırları dışına çıktım. Şimdilerde de çok istememe rağmen ne bi Mardin görebildim, ne bi Adana, ne bi Konya, ne de babamın memleketi Tunceli'yi.. Yuh olsun bana..
* Yalnız şu hayatta kendimi en takdir ettiğim hususlardan biri, hiç sigara içmemiş olmak. Denedim Allah için. Ortaokuldaydım. Denedim ve denediğim anda başıma gelen felaketten ötürü, bunun bana Allah'tan bir mesaj olduğunu kabul ettim ve o dakika bıraktım sigarayla olan muhabbetimi. Çok şükür aramız hiç olmadı bir daha da..
* Ortaokulda kız meslekte okudum ben. Çocuk elbisesi ve gecelik dikmiştik ama ben değil annem dikmişti benim ödevlerimi. Çok yeteneksiz(d)im dikiş konusunda ama geçen hafta sonu şeytanın bacağını kırdım galiba. Nihayet dikiş makinasını açtım ve youtube daki yardımsever kadınların videoları sayesinde iplik takmadır, masura sarmadır, düz dikiştir öğrendim ve hızımı alamayıp, aynı gün 20 kese diktim. Anahtarlıkların keseleri çok da güzel oldu caanım pazenlerimle :)
Devam edeceğim ama sadece kese dikeceğim sanki. Şimdilik niyetim bu yönde. Soranlara öyle söyleyin, "Hediye pakedi niyetine kese dikebilir yalnızca." deyin.Dikişi daha doğrusu kesimi kolaylaştırmak için Singer kesim matı, makası ve cetveli de aldım. Gerçekten de büyük rahatlık. Fotoğrafını hikayede paylaşmıştım ama buraya da ekleyeyim. Sevgili Pembe hanıma teşekkürler tavsiyeleri için.
*Organ bağışını ve kan bağışını önemsiyorum. Bir kez daha yazayım, belki birilerinin aklına düşürür. 21 yaşında Çapa'dan geçerken, bir başıma gittim bağışladım tüm organlarımı. Rabbim ömrümü kısa yazdıysa, organlarım da işlevlerini koruyorsa, birilerine faydası olsun istedim. Maalesef sadece organ bağış kartı ve hatta ehliyete bunu yazdırmış olmak yetmiyor. Yakınlarınızın izni gerekiyor. Bunu da sözlü olarak hep söyledim yakınlarıma. Kan bağışını da, senede iki kez düzenli yapıyorum. Ne güzel kelime "bağış" gönülden yapılan vazgeçiş. Hem bağış yapana, hem de yapılana sonsuz huzur ve mutluluk sebebi..
Araba Nazarlıkları |
Yılbaşı Hediyelikleri |
Sevgili Singer Promise dikiş makinam Gülistan'la diktiğim anahtarlık keseleri.. |
Bunlar da arkadaşlarıma yılbaşı hediyesi olarak aldığım aşağıdaki ajandalar için hazırladığım hediye paketleri. Pazen keseler.. |
Keselerin içindeki ajandalar |
Ve Singer kesim matı, bıçağı ve cetveli.. Çok kullanışlı, tavsiye ederim. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bi, lütfen yazın yaaa, merak ediyorum ne düşünüyosunuz ;)
Yorumunuz çıksın istiyorsanız eğer:
Blog sahibi değilseniz adı/url seçeneğini seçip ad kısmına adınızı yazın url kısmını boş bırakın, yorumunuzu postalayın, aksi takdirde, çok istememe rağmen gelemiyor yorumlarınız :)