27 Şubat 2012 Pazartesi

HAFTA SONU GEZMELERİ...

Tamam, bitti, defettik kalbimizin üstüne çöreklenen fili, gitti, hem de taaaaa Afrika'ya ;) Şimdi hayata dönme zamanı, bir sonraki krize kadar (dilerim çooook uzun bi zaman sonra) başka başka şeylerden konuşalım ama ben anlatayım, paylaşayım siz sadece dinleyin olur mu, sakın yorum yazayım demeyin, cızzzzz..... Çok kızıyorum ben yorumlara, dinleyin sadece ;) (Ya yazın azcık yaaa, nolur, face yerine şuraya yazın işte, altta desin ki, 100 yorum mesela :)))))

Hafta sonu çoook yoğun geçti, cumartesi kızımın anaokulundan kankası Sena'yı görmeye gittik ailecek, yemek yedik birlikte, çok güzel vakit geçirdik,  gece geç döndük...
Nehir Sena'yı çok özlüyo, sömestr için söz vermiştim ama alçak bilek sözümü tutmama engel oldu, kısmet geçen cumartesiyeymiş. 
Sömestr tatilinde tutamadığım sözlerden biri de Nehir'in kulağını deldirme sözüydü ama en kısa zamanda halledicez onu da, Nehir hanım her gün tekrar tekrar soruyo, "Ne zaman deldiricez kulağımı anne, Şimal'e her gün, yarın deldiricem diyorum ama olmuyo"  diyo...


Nehir'in saçları kesildi tatilde, kısacık artık ama bence çook yakıştı kızıma...
Kızlar düzgün poz vermediler hiç, bunlar yakalayabildiklerim, Ali Deniz de ağzına tıktığı oyuncağı çıkarmayı reddedince, pek de güzel fotoğraflar çekemedim....

Pazar günü Geleneksel Altın Günü için Emel'de toplandık, çocuğunu kapan geldi, Nehir ve İpek arasında son anda çıkan büyük krizi iyi yönetemedik galiba :)))))) kıyametler koptu evde. Nehir'in pek kıymetli kraliçe tacını vermemesi yüzünden İpek kuzum çok ağladı... Tez zamanda aynısını bulup, bir dahaki güne yetiştirmeli İpeğe...



Sevim'le Çınar, Nurcan'la Nehir, Esen, Emel'le Ali Deniz, İpek'le Şebnem
 Emel'in güzelim krem rengi koltuğuna, elimin tersiyle çarptığım Nurcan'ın kahvesini döküverdim istemeden, hem koltuğa hem yastığa geldi, anlamadım yahu, bir damlacık fincandan o kadar kahve nasıl çıktı. Kahve döküldüğü anda film koptu Nurcan'la bende, donduk kaldık ikimiz de, sonra Emel'e baktık doğal olarak, canım arkadaşım, koslasıyla bir güzel temizledi, leke meke kalmadı :)) Biz çıkarken elimdeki telefonu tutsunlar diye kızlardan birine  vermiştim kapıda, ammaaa işim bitince almamışım, indim aşağı çocuklarla, arabaya binince anladım unuttuğumu, çaldırdık telefonu, yukarda! Tekrar çıktım ama bu arada İpek kusmuş ağlamaktan, Emel de yazık halaaa elinde kosla ve leğen, telefonu indiren  Nurcan anlattı bunları merdivende, koptuk gülmekten, sonra  yukardan Emel'in kahkahası, "Eseeeeennnn, bekle geliyorum, bak halime, halaa, siliyorum :)))" Kaçar mı bu fırsat, işte bu da o anın tarihe düşülen fotoğrafı :)))


Emelllll, yazık sanaaa :))

Neşemiz bol olsun kızlar...

2 yorum:

  1. nesenin gerçekten bol olsun ne guzel kahkahalarla temizlik yapiliyor ! vay beee ! banada buyur gelin ^^ ;))

    YanıtlaSil
  2. E davete icabet gerek ;))) geliriz tabii de tam kadro ama :))) Kosla var mı koslaaa :)))

    YanıtlaSil

Yazın bi, lütfen yazın yaaa, merak ediyorum ne düşünüyosunuz ;)
Yorumunuz çıksın istiyorsanız eğer:
Blog sahibi değilseniz adı/url seçeneğini seçip ad kısmına adınızı yazın url kısmını boş bırakın, yorumunuzu postalayın, aksi takdirde, çok istememe rağmen gelemiyor yorumlarınız :)

Bunlar da var...

İlginizi çekebilecek bağlantılar.