"E asılmasaydın keşke o kadar parkta demirlere, sallanmasaydın o kadar"
"Anne teyzeme söyle de bana reyki göndersin"
:)) "Olur, arar söylerim birazdan"
Söyledik netekim, reyki siparişimizi acil notuyla bildirdik teyzeye...
Bakalım faydası görülmüş mü?
Yüzünü yıkayan Nehir'e
"Söyledim teyzene, akşam gönderdi sana reyki, geçti mi kollarının ağrısı"
"Geçmedi anne, galiba bu ağrılara reyki olmuyo" :(
Nehir komik kız, çok komik hem de, hayvanlarıyla, onların yatak-döşekleriyle, yeme içme faaliyetleriyle, ara ara gönderdiği seyahatleriyle kendine yarattığı bir dünya var, bizim de şahit olduğumuz tatlı-komik bir dünya ;)
"Anne ben yüzümü yıkamaya gidiyorum, sen Köpüş'ü tut, konuş ama onunla olur mu, öp bi de"
Kahvaltı ederken Köpüş masada, o da yemek yemeli, suyu asla eksik edilmemeli ;) Okuldan çıkarken hava soğuk diye mutlaka eşofmanla sarmalı, asla çantaya koymamalı, Allah korusun nefessiz kalır :(
Şimdi böyle bir çocuğum varken, hayal dünyası bu kadar geniş, ben kendi çocukluğuma gidiyorum zaman zaman... Hiç böyle bağlılığım (bağımlılık demiyorum dikkatinizi çekerim ;) olmadı oyuncaklara, oyuncaklar derken de aslında yanlış söylüyorum belki de, oyuncaklarım(ız) çok ama çok azdı. Daha çok köyde, Termal'de ormanda, sokakta, dağda bayırda geçtiği için çocukluğumuz oyuncağa çok da ihtiyaç yoktu belki, alacak imkanlar da maalesef... Çamurdan tencere-tava yaptığımızı çok net hatırlıyorum mesela, ne zevkli ne güzel bişeydi yarabbim, Nehir'le yapsak diycem ama çamurlar da mı bozuldu bilmem, hiç öyle güzel çamur görmüyorum ben, yumuşak, kopmayan, dağılmayan, azcık ıslak :))
Dedemin evinin karşısında bir musluk, bizim elimizde sokaktan toplama eskimiş emzik uçları, onlara su doldurmaca, kocaman balon yapana kadar doldurmaca ve birbirimizi ıslatmaca, e bu da süperdi ;)
Sonra Yalova'ya taşındığımızda, bilenler bilir Merdivenli Tuhafiye'de bana göz kırpan o güzelim kızıldereli (o zamanlar "kızılderili" değildi ki ama!) güzel bebek, saçları iki yandan örgülü, kahverengi püsküllü kıyafetli, ayakkabıları çarpraz bağcıklarla bağlanmış ;) Yarabbim o nasıl güzel bir bebekti, ne olurdu annem onu bana alsaydı. Ne çok ağlamış, yalvarmıştım ama başarılı olamamıştım, o andan yani anneme yalvardığım anlardan bunca yıl sonra aklımda bugünmüş gibi kalan, çıplak ayaklarla taşa basıp, annemi protesto etmekti, hasta etmek istemiştim kendimi, kime cezaysa artık ;) Ama sonra ne oldu?? :))) Bir mucize oluverdi, babamın iş arkadaşlarından çok sevdiğim Sevinç abla bana o bebeği hediye getirdi, bugün bile bilmiyorum nasıl oldu, nerden bildi, buldu da aynı bebeği bana verdi... Hayatımdaki ilk mucize buydu ;) Hiç unutmadım ben o günü ;) Dedim ki kendi kendime "Evet, mucize diye bir şey varmış!" Çok istemek, gönülden istemek lazımmış ;)
BEŞİKTAŞ'LI DOSTLARA BONUS ;) |
FİLİZ'E...
BİR KIZIL GONCAYA BENZER DUDAĞIN....
BİR KIZIL GONCAYA BENZER DUDAĞIN....
seni okuyunca ben de döndüm o günlere.. çamurdan tabaklar, kaşıklar yapardık.. tabakların içini zeytinle doldururduk.. bir de illaki kağıt bebekler.. ay ne değerliydiler bizim için.. ne güzel çocuk olmuşuz biz ya..
YanıtlaSil:) Kağıt bebekler dedin ya :) Bi gün de onları anlatmam lazım, Şebnem bebekleri, ne kıymetliydiler bizim için, nasıl zevkle giydirirdik onları :)
YanıtlaSilÇok güzeldi sahiden de, şimdiki çocuklukların tersine az oyuncak çok oyunlu günlerdi :)
Teşekkürler Sevgi...
Kıyamam yaa,ne kadar da çok istemişsin o bebeği:)Çok doğru söylüyorsun,birşeyi gönülden istemek ve inanmak çok önemli,kesinlikle oluyor,şükürler olsun:)Nehir'in anç ruhunu da takdir ettim,çok iyi bir dost ,eş ve anne olacak inşallah güzel kızın:)
YanıtlaSil:) Sahiden de çok istemiştim Tubacım ve hediye gelince de çok ama çok sevinmiştim :) Az olan kıymetliydi çünkü :)
SilÇocukların duası daha çabuk mu kabul oluyor bilmem :)
Nehir ilerde nasıl bir genç kız ve kadın olacak ben de çok merak ediyorum, Allah o günleri görmeyi nasip etsin inşallah ;)
Ve aminnn tabii, inşallah dediğin gibi olsun :)
Nehir in seninlede ,sizin dışınızdaki ailesiyle kurduğu diyalogları çok komik gerçekten ...)
YanıtlaSilNasılda koruyor kolluyor,sevgisini ,ilgisini eksik etmiyor maşallah anaç ruhlu çocuk ...)
Oyuncaklar benimde sayılıydı,hayal gücünü olan oyuncaklar üzerine değil nelerde oyun çıkarabiliriz üzerie kurardık sanki ...
Mucizelere inanıyorum bende umutları sağlam tutmak adına inanmalıda sanki ...
GökALPer'in annesi :)) Bizim dışımızdaki ailesi sahiden de, çok güzel söylemişsin şekerim :)
SilHayvancıklarına karşı çok hem de, sanırsın ki sahici anneleri, o kadar ilgili :))
Evet aynen dediğin gibi oyuncaktan çok oyun önemliydi bizim için ve mucizeler elbette var, hep inandım, hep oldu çok şükür :)
öperim şekerim...
müzikli yazılar da ayrı hoş oluyor canım :) çocukluğumuzun anıları ne kadar da benzer. çamurla oynamak ne de zevkliydi. özellikle kırmızı çamur bulduk mu sevinirdik, çünkü o çamur testi yapımında kullanılan çamura benzerdi. kolay şekil alırdı. o çamuru bulduk mu hazine bulmuş gibi sevinirdik. beni çocukluğuma götüren bu tatlı yazı için çok teşekkürler. :) bu şarkıyı da çok severim canım :)
YanıtlaSilhayal dünyası zengin Nehir ve de tatlı annesine sevgiler :)
Müzikli yaparız öyleyse bundan böyle hep :)
SilBizde kırmızı çamur yoktu ama kına yapılacak kayalar vardı, sizde?
Ben teşekkür ederim Filizcim, şarkı sana olsun öyleyse...
Hayal dünyamızı biz de çocuklardan aldığımız feyzle zenginleştirsek keşke ;)
Sevgiler...
çok teşekkürler bu güzel şarkı için :)
Silevet kına yapılacak kayaları da biliyorum, çocukluğumun demirbaş hatırasıdır. bir de en çok kimin kınası güzel olmuş yarışı olurdu. kimi arkadaşımın kınası tıpkı gelin kınası gibi ne kadar güzel olurdu. benimki niye öyle olmuyor yaa deyip kaya kaya dolaşmışlığım vardır. :)
SilŞarkı için rica ederim ;)
SilKına kayalarının tepesinde biz de az oturmadık kına aşkına, bizimkiler de olurdu ama azcık tutardı, çok iyi değilmiş demek ki bizim köyün kayaları ;)
Of biz çamurla mutluyduk şimdiki veletler rengarenk oyun hamurlarıyla bile mutlu olamıyor:)) biiz her yaz Trabzon'a giderdik ve malum Rus pazarı diye bi şey vardı o zamanlar. Ordan sarı saçlı, mavi saçlı, kızıl saçlı bebekler alırdı annem:)) ama ben de hep lahana bebek istemiştim almamıştı annem. Geçen gün hatırlattım alayım mı dedi:))
YanıtlaSilAlsamı ki acaba??
Yaa, biz bilmeden, ince kas gelişimimizi tamamlamışız çamurlar vasıtasıyla, üstelik kendi kendimize :)
SilŞimdilerde herşeyi anne babalar düşünüp, en faydalısını sunuyorlar ya çocuklara, bizimkiler çoğunlukla içgüdüseldi...
Lahana bebekleri ben de çok sevdim hep, bi de güzel çilek kokarlardı :)
Aldırsana, koysana evin en baş köşesine ;) Kızın da yok senin, sana kalır bebek, arada çaktırmadan oynarsın da ;)
Sağol moriçem....
Yeşil saçlı, kocaman kafalı lahana bebeğim...:)
SilKocaman kız olmuştum neredeyse ama baş ucumda tutuyodum.Allah rahmet eylesin, dedemler bir geldiğinde benim yatağımda yatmıştı ve gece onu görünce korkmuş, kaldırtmıştı oradan.Sonra oradan oraya sürüklendi ama atmadım onu FATOŞ' umdu benim:)) halâ duruyo.Sena yüzüne bile bakmıyo :) zaten Ankara'ya getirmedim bile.Düzce'de bekler öööle...
:)) Lahana bebekler çıktığında ben bebekle oynayacak zamanı geçmiştim ama ona rağmen Elif üniversite okurken İzmir'de, yanına gittiğimde ona aldırmıştım çok güzel bir lahana bebek :) Yokoldu gitti o da Kızıldereli bebek her nereye gittiyse oraya :)) Sen Fatoş'una iyi bak, boşver Sena'lar Nehir'ler uyuz barbileriyle oynamaya devam etsinler :)
SilNe kadarda haklisin,zaman cok degistigi icin bizlerle onlar arasinda epey fark olustu,fakat bundan sonraki nesil belki bunu anlamayacak,bir seyi gönülden istemek kazanmanin yarisidir benim icin,sevgiyle öptüm seni ve kizini!
YanıtlaSilBiz daha şanslıydık, bütün sokaklar bizimdi, evlere tıkılmadık hiç... Çocuklarımız bu konuda şanssız, dar alanlarda daha çok oyuncağa dayalı oyunlarla avunuyorlar...
SilHaklısın canı gönülden isteyince bir şekilde, bir zaman gerçek oluyor, hep de olsun inşallah :)
Sevgiyle öperiz biz de Bir Terazi Kızı...
Evt ya şimdi yazınızı okuyunca gerçekten bende kızımla sanki çocukluğumu onunla tekrar yaşıyor gibi oluyorum.İnsan geçmişe dönüyor sanki.Tabi onun zamanıyla benim zamanım çok farklı.Biz özgürdük.Ama onlar bizim kadar sokaklarda olamıyorlar.Malesef.Kızınızla hep mutlu olmanız dileğiyle:)
YanıtlaSil:) Tekrar tekrar yaşayıp da şaşırıyorum ben kendime, kızım ne kadar farklı, duygularını ifade edebilen, sosyal yönü gelişmişken, biz ne kadar da pasifmişiz diye :(
SilBenim de en çok üzüldüğüm büyükşehirde yaşıyor olmak, isterdim ki çocuklarım daha özgür olsunlar, daha çok dışarda vakit geçirsinler, oyunlar oynasınlar oyuncaktan çok ama buna da şükür ;)
teşekkürler Esra Dizmen ve hoşgeldiniz, size de kızınızla çok mutlu bir ömür olsun inşallah...
Çamurdan oda takımları pastalar yapardık okurken duygulandım. Çabuk mu büyüdük ne biz ne dersin. Apartmanlarda oturdum hep babamın mesleği yüzünden lojmanlarda o merdiven boşluklarına paspas serer bebeklerimize elbise dikerdik. Hey gidi günler hey :)Allah sağlık sıhhat versin ağız tadıyla büyüt kızını inşallah.
YanıtlaSil:)) Gülümsetti beni yorumun, ah o paspasların dili olsa da konuşsa, yuvarlak kocaman paspas evciliklerimizin baş oyuncusuydu :) Üstüne yayılıp oynardık evciliklerimizi bulduğumuz merdiven altlarında... Elbise biz de diktirirdik anneme, bazen de tığla yapardı :) Ne güzel günlerdi sahiden de, şükür bugünümüze ama benim kızın köyde geçirdiğimiz zamanlar dışında pek sokak bilmiyor, köyde de arkadaşlarıyla her fırsatta bahçede piknikte, evcilikte ;) Nispeten şanslıyız yani yine de ;)
SilAminnn, çok sağol Pınarcım ;)
Evet, biz çok şanslıydık ama senin ve benim çocuklarım gibi şanslı bir grup daha var.Gidebileceği köyü olan ve kısa bir süreliğinede olsa yaşadıklarımızın bir kısmını yaşayabilecek şanslı çocuklar....
YanıtlaSilYüreğine sağlık, güzel arkadaşım.
Yaa, ne büyük bi nimet di mi, bi de laf aramızda ben bayramlarda büyükşehirlerde kalanlara, köyü, memleketi olmayanlara üzülürüm ;)
SilKöye her gittiğimizde Nehir hanım bayılır kalmaya, arkadaşları da var orda, oyunlar, piknikler, bahçede salıncak keyfi, deymeyin keyfine ;) "Maşallah" diyim ben, sen de de e mi?
;) Sağol şekerim, öperim... (bakayım yeni post koydun mu? Koymadıysan "E hadi!"
Ancak bloglara gözatma fırsatım oluyor. Hepsine bu akşam bakamam ama buraya uğramadan geceyi noktalamam :))
YanıtlaSilEmel Sayın dinletisi ve BJK' nin en güzel kızı fotosu için çok teşekkürler;))) Şahane iyi geldi bana hepsi
Çamur deyince şöyle bir durup 5 dakika saygı duruşunda bulunmak lazım. O bizim küçük parmaklarımızın ilk heykellerini, oyuncaklarını yaparak, kendini geliştirdiği değişmez oyun arkadaşımızdır. Ondan öğrendiklerimizi bize bir de ilkokul öğretmenimiz öğretmiştir sabırla....
Hey gidi günler de bu sohbetler yaşlılığın bir numaralı emareleri yau :((((
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun :)
;) Hoşgeldiniz Nurdan hanımcım, nerelerdesiniz yahu :) Özlettiniz kendinizi, Nursun hanım burda mı, hafiflemiştir inşallah işleriniz ;)
SilRica ederim efenim, o küçük BJK'lı kızı sizi düşünerek koymuştur, harbi BJK'lıları bir de :)
Niye yapmıyolar ki avm'lerde çamur köşesi çocuklara, sahici çamur ama ne büyük sevkli yarabbim :) İlkokul öğretmeni mühim, canım öğretmenimi ben de çok severdim... Bizim çamurla muhabbetimiz başka oyuncaklara ihtiyaç bırakmayacak düzeydeydi...
Hey gidi günler diyelim ama yaşlılığın emaresi olmasınlar lütfen ;) Çocukluğumuza övgü deyip geçelim, hem şunun şurasında kaçsınız ki sizi sandığım 60 yaş üstüne kıyasla :)
Mühim gün yarın, sizin de kutlu olsun, bütün emekçi kadınların da, dileyelim yıldan yıla artsın değerimiz, hem devlet baba gözünde, hem tüm adem ve havva kızlarının gözünde...
Öperim çok, selamlar, sevgiler (Nursun hanımcım, sizin de gününüzü kutluyorum ikiziniz vasıtasıyla)
Nehircigin hayal dunyasi hep acik olsun bu acimasiz hayatta hayallerimiz ve umutlarimiz bize.guc veriyor.
YanıtlaSilÇok teşekkürler Özgür Tatlar, çocuklar pes etmeyi-henüz- bilmedikleri için, hayal dünyaları bu kadar geniş olduğu için bize de bulaştırıyorlar bir şekilde umudu ve hayal kurmayı, dediğiniz gibi çocuklarımızın hayalleri hiç tükenmesin inşallah...
SilSevgiler ve hoşgeldiniz...